Bir Çocuğun Gözlerinden.
Efes Selçuk'un bereketli topraklarında doğup büyüyen Tolga Mert, bu coğrafyanın yazarıdır. Çocukluğunda bu antik kentin sokaklarında oynamış, o yıllardan kalan eserleri görüp merak etmiş, sorular sormuş. Bu merak, onu büyüyünce önce Tarih, sonra da Kültürel Miras konusunda eğitim görmesine neden oluyor. Selçuk Efes Kent Belleği'nde tarihçi olarak çalışan Yazar Tolga Mert, bu yıl çıkardığı kitabında, kendi memleketinin en kıymetli Antik hazinelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi'ni bir çocuğun; Alinda'nın gözlerinden anlatıyor.
Yazarın çocuk edebiyatı ürünü olan "Alinda Keşifte-Celsus Kütüphanesi'nin Gizemi" adlı kitabını keyifle ve merakla okudum. Kitabın ana teması, binlerce yıl öncesinden Efes Antik kentinden günümüze kalan Celsus Kütüphanesi'dir. MS. 110-135 yılları arasında Romalı Senatör Julius Celsus anısına, oğlu Galius Julius tarafından yaptırılmış. Bir halk kütüphanesi olan Celsus, aynı zamanda "Bilim Merkezi"ydi. İnsanlar burada kitap okur, yeni şeyler öğrenirlerdi. Antik Çağ'da herkesin hayran olduğu Celsus Kütüphanesi, dünyanın en büyük üçüncü kütüphanesiydi. Böylesine önemli olan bu kütüphanenin görkemi, zaman içinde depremler, istilalar ve yangınlar yüzünden yok olmuş, geriye sadece sütunların kalıntısı kalmış. Ne yazık ki Celsus, kitaplarda ve Tarih dersinde yeterince tanıtılmamış. Çoğu kez yalnızca taşlardan, sütunlardan ve yazıtlardan ibaret gösterilmiş. Oysa Tolga Mert, yaşadığı kentin kültürel miras aktarımında Celsus Kütüphanesi'ni yazarken tarih bilincini ve kültürel mirasın korunması gerektiğini hatırlatıyor. Kitabın kahramanı Alinda'nın adımlarıyla, o taşların ardında saklı olan "yaşayan ruhu" kuru bir bilgiyle değil serüven yoluyla duyumsatıyor.
Alinda'nın meraklı adımlarının peşinden giderken, Antik Çağlardaki Celsus Kütüphanesi karşımıza çıkıyor. Üzerinde ince işlemeli görkemli sütunlar, kütüphanenin önündeki bilgelik, erdem, bilim ve muhakemeyi temsil eden heykeller, ayrıca binlerce yazıt. Bu çocuk bakış açısının masumiyeti, eserlere duyduğu merak, hayranlık ve öğrenme isteğiyle sorduğu sorular. Alinda'nın heyecanında, binlerce yıl öncesinden orada okuyan, yazan, öğrenen çocukların sesini duyuyoruz. Geçmişle bugün arasındaki bağı; bilginin zamandan bağımsız bir ışık olduğunu görüyoruz. Bugün gezen çocuk ile eski zamanlardaki çocukların ortak duygularına tanık oluyoruz. Bilime verilen önemi, geçmişle bugünün ne kadar içi içe olduğunu da!
Yazarın amacı, sadece tarih öğretmek değil, her yaştan çocuklara kültür sevgisi aşılamak, Efes'in değerini yeni nesillere tanıtmak, bilginin ve merakın kıymetini hatırlatmaktır. Tolga Mert'in yalın, içten ve canlı anlatımıyla, çocukların hayal gücünü geliştirecek sorularıyla yazdığı kitap, inanıyorum ki birçok çocuğa yaşadığı kentin geçmişini araştırma ihtiyacı doğuracaktır. İnsan yaşadığı kentlere karşı sorumludur, bu topraklarda yaşamış halklara karşı da. Tarihin sayfalarındaki yitik kentler, hayatlar, ezgiler hep hüzün verir bana. Yaşadığımız kentin tarihini, burada yaşayan halkların kültürünü, bıraktıkları eserleri, bu topraklarda doğan efsaneleri çok iyi bilmeliyiz. Geçmişimiz önsözümüzdür. Önsözümüzü bilmeden geleceğimizi nasıl kurarız? Çocuklarımıza geçmişini bilmediğimiz bir kenti nasıl bırakırız?
Celsus Kütüphanesi, Tolga Mert'in bu kitabıyla artık sadece taş duvarlarıyla değil; Alinda'nın hayal gücüyle yeniden doğuyordu. Geçmişin bilgeliği Alinda'nın kalbiyle birleşiyordu: Bilgi, merak ve sevgi; zamanın ötesinde hep yaşıyordu. Bu yüzden bu kitabı her yaşta insanın okumasını isterim. Çünkü Efes'i görmeyenlere düş kurduruyor, görenleri ise anılarını tazeleyen bir yolculuğa çıkarıyor.
Arkeoloji ve tarihle ilgili bir dergide, Celsus Kütüphanesi'yle ilgili bir şiir okumuştum. Yazımı bu güzel dizelerle sonlandırıyorum:
"Celsus Kütüphanesi
Taşlarda saklı bin yıllık sır,
Bir çocuğun gözlerinde ışığa çıkar,
Geçmiş fısıldar, gelecek dinler,
Bilgi hep yaşayan hazine der."
Eğitimci-Yazar: Firdevs Tunçay