KÜLTÜRPARK ATLAS PAVYONU'NDA TARİHİ BULUŞMA

İzmir'in kalbinde yer alan "Kültürpark", bu yıl ülkemizin en kıymetli mirasına ev sahipliği yapıyor. İsmini, Nazım Hikmet'in "VE MAVİ GÖZLERİ ÇAKMAK ÇAKMAKTI" dizelerinden ilham alan  "Gazi Mustafa Kemal Atatürk" sergisi, Kültürpark Atlas Pavyonu'nda, 29 Ağustos'ta Enternasyonal Fuar kapsamında bambaşka bir duyguyla açıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Folkart Gallery işbirliği ile açılan sergi, Cumhuriyetin kuruluş ruhunu, özgürlük idealini ve Atatürk'ün insani yönlerini anlatıyor. Binlerce ziyaretçisiyle büyük ilgi görünce, fuar sonunda da serginin süresi 21 Aralık 2025 tarihine kadar uzatıldı. İzmir için büyük gurur vesilesi olan bu sergiyi gezip görebilmek hayalimdi. İzmir'e dönünce hayalim gerçekleşti.

Pırıl pırıl güneşli bir sonbahar günüydü. Fuarın Basmane kapısından girip Atlas Pavyonu'na doğru giderken ince uzun palmiyeler "Hoş geldiniz" diyordu fuar gezginlerine. Direklerde dalgalanan "VE MAVİ GÖZLERİ ÇAKMAK ÇAKMAKTI" afişleri ise ziyaretçileri sergiye hazırlıyordu. Kültürpark'ın ünlü "kaskatlı havuzlarından" birine geldiğimde, karşısındaki Atlas Pavyonu 3.500 metrekarelik görkemiyle bana gülümsüyordu. Bu kadim pavyon, yalnızca bir sergi salonu değil; kapalı mekânda olmasından dolayı da tercih edilen çok yönlü bir kültür-sanat yerleşkesi olup Kültürpark'ın da göz bebeğidir.

Atlas Pavyonu'nun yüksek tavanlı salonuna adım attığımda, kalabalık bir ziyaretçi topluluğuyla karşılaştım. Mustafa Kemal Atatürk büstü, yüksek bir kaidenin üstünden duvardaki yazısıyla sesleniyor gelenlere: "Biz medeni insan olmalıyız. Fikrimiz ve zihniyetimiz tepeden tırnağa değişmelidir. Bütün Türk ve İslam âlemine bakın; fikirlerini, zihniyetlerini, medeniyetin emrettiği değişikliğe ve yüksekliğe ulaşamadıkları için ıstırap içindedirler. Artık duramayız. Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar, mahveder."

Sergi, ziyaretçileri Atatürk'ün çok yönlü kişiliğiyle karşılıyor. Bir komutan, bir devlet adamı, bir devrimci, bir düşünür ve milletiyle gönülden bağ kuran bir insan. Bu özel atmosfer, hem tarihsel belgelerle hem de dönemin ruhunu yansıtan görsel materyallerle titizlikle hazırlanmış. Devasa büyüklükteki sergi salonlarında,  476 adet eser sergileniyor ve 250'yi aşkın görülmemiş, benzersiz fotoğraf bulunuyor. Sergi, Atatürk'ün 1907'den 1938'e uzanan liderlik yolculuğunu gözler önüne sürüyor. Görseller, kronolojik bir sırayla değil, bir yaşamın duraklarını yansıtan bölümler halinde karşınıza çıkıyor. Her bölüm, Atatürk'ün bir yüzünü, bir düşüncesini, bir dönemini farklı bir bakışla anlatıyor.

Salonlardan salona geçtikçe, fark edersiniz ki Atatürk sadece bir asker değildir. O, bir annenin oğlu, çağdaşlaşmanın öncüsü, sanatın en görkemli temsilcisidir. Ve ben o koridorlarda yürürken yalnızca Atatürk'ün fotoğraflarına bakmıyorum, aynı zamanda geçmişine dair neler neler anımsıyorum. Bazen Belkahve tepelerinde esen rüzgârın kahramanımız Atatürk'ün yüzüne dokunuşunu ve bir milletin özgürlüğe kavuşmasını. Bazen de Kordonboyu'nda dalgaların "Hoş geldin Paşam" demesini. Ve Türk milletinin gamlı yüreğine huzur serpilmesini.

Sergide Öne Çıkan Eserler

Eserlerin her biri ziyaretçiyi adım adım bir zaman yolculuğuna çıkarıyor:

-Samsun'a Çıkış Belgeleri ve Haritalar: Kurtuluş mücadelesinin ilk adımını belgeleyen resmi evrakların örnekleri ile Atatürk'ün kendi el yazısı notlarını içeren haritalar.

-Cephe Günlerinde Fotoğraflar: Sakarya ve Büyük Taarruz dönemlerinde çekilmiş, Atatürk'ün kararlılığını ve liderliğini gösteren siyah-beyaz kareler, bir savaşın değil bir milletin dirilişini anlatıyor.

-Cumhuriyet Dönemi'ne Ait Fotoğraflar: Nutuk'tan sayfalar ve el yazısı notlardan tutun Atatürk'ün modern devlet adamı kimliğini, diplomasi masalarında ve yeni bir ülkenin inşasında her görüntü Cumhuriyet'in taze nefesini taşıyor.

-Halkla İç İçe Çekilmiş Fotoğraflar: Serginin bu en sıcak bölümünün duvarlarında, bir çocuğa eğilen, bir köylüyle sohbet eden, bir öğretmeni dikkatle dinleyen Atatürk kareleri, ziyaretçide içten bir yakınlık hissi uyandırıyordu.

-Kültür, Bilim ve Sanata Verdiği Önemi Gösteren Köşeler: Reformlar, sergiler ve kültürel atılımlar hakkında belgeler; Atatürk'ün sanat ve estetik üzerine sözlerini içeren panolar. Bu kareler, bir liderin düşünsel derinliğini serginin duvarlarında yeniden görünür kılıyor.

-İzmir Ziyaretlerinden Fotoğraflar: Halkı ile iç içe geçen anılarından seçilmiş kareler ile İzmir Fuar Geleneğinin temellerini simgeleyen görseller. Bu eserler, hem tarihsel hem de duygusal bir bütünlük sunarak ziyaretçiye Atatürk'ün büyük liderliğinin yanı sıra derin insanlığını da hissettiriyor.

-Sağlıkla İlgili Bölüm: İlk kez sergilenen bu eşyalardan Mustafa Kemal Atatürk'ün doktoru Prof. Dr. Ömer İrdolap'a ait tansiyon ölçme aleti ve EKG cihazı, O'nun bir birey olarak insan yönünü anlatır.

-Atatürk'ün Kişisel Eşyaları: Ata'mızın 200'ü aşkın kişisel eşyası ilk defa sergileniyor ve O'nun günlük yaşamına verdiği önemi belirtiyor. Fotoğraflar, Atatürk'ün hem özel hem resmi yaşamını, farklı dönemlerini görsel olarak yansıtıyor. Ziyaretçiye, "zaman içinde yolculuk, hissi veriyor. Kullandığı kalem, gözlük, sigara paketi tabakaları, kahve fincanları da görülüyor.

-Gazeteler-Dergiler (Döneme Ait): Bu bölümde 1915-1938 yıllarını kapsayan dönemde, Tasvir-i Efkâr Gazetesi'nden tutun zamana göre Yeni Gün, İleri, Türk Sözü ve Ata'mızı kaybettiğimiz 10 Kasım 1938 tarihli Cumhuriyet, Son Posta, TAN gibi çeşitli gazetelerde çıkan acı dolu haberler.

-Kartpostallar, Rozetler: Atatürk Rozetleri, O'nun halkla kurduğu bağlılığı ve sembolik imajını, kartpostallar ise popülerliğini gösteriyor.

-Bayraklar ve Bayraklarla İlgili Dökümanlar: Sergide bayrak ve bayrak parçaları bulunuyor. Bayrak, Cumhuriyetimizin bağımsızlığını ve Atatürk idealleri olan "Milli Ruhu" simgeleyen güçlü bir semboldür.

Annesi Zübeyde Hanım'a Ait Yazışmalar-Mektuplar:

Serginin en dokunaklı bölümlerinden biri, annesine yönelik duygusunu anlatan temsili satırlar yer alıyor. Bu satırlar, O'nun aile bağlarının ne kadar güçlü olduğunu hatırlatıyor:

"Anneciğim,

Bu milletin özgürlüğü için attığım her adımda, senin dualarının yanımda olduğunu bilmek bana güç veriyor. Bana verdiğin terbiye milletime duyduğum sevginin en sağlam temelidir.

Uğrunda mücadele ettiğim bu vatanın ışığına kavuştuğunu görmek, senin yüzüne bir nebze huzur getirmekse, bütün yorgunluklarım bana helal olsun."

Bu içten satırlar, Atatürk'ün sadece bir lider değil aynı zamanda hassas bir evlat olduğunu da gösteriyor.

Makine Rüyaları: EGE

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk" sergisini gezerken, ünlü sanatçı Refik Anadol'un kendi stüdyosunda hazırladığı "Yapay Zekâ Veri Heykelleri Serisi"nin 3. Halkasını oluşturan "Makine Rüyaları: EGE" odağına Ege Denizi'ni almış. Bu çalışma bir tablo değildi çünkü tavandan başlayıp tabana kadar uzanan muazzam büyüklükteki zeminde, Ege Denizi'nin zamansal ritmi, her seferinde şekil değiştiren dijital pigmentleri mavi ve beyaz renkleriyle yukarıdan aşağıya sürekli değişiyordu. Ege Denizi'nin zamansal ritmi Yapay Zekâ destekli bu ilginç çalışmayı, kalabalık bir izleyici topluluğu içinde hayranlıkla izledik, fotoğraflar çektik. Ege Denizi, sadece izlemeyle değil onunla yeniden duyumsal bir bağ kurmaya davet, bir düşünce ve hissetme gücü yaratıyordu.

"Şifanın Algısı" adlı diğer eserinde ise Ruh Sağlığı tedavisi gören bireylerin beyin verilerinden yola çıkarak oluşturulmuş bir "Yapay Zekâ" veri heykelidir. Sergide, empati ve şefkati tetikleyen bir deneyimsel sanat eseri olarak tanıtılıyordu.

İzmir İçin Özel Bir Anlam

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk" sergisinden ayrılmadan önce, bir İzmirli olarak, serginin "İzmir Ziyaretlerinden Fotoğraflar" bölümünü bir daha gezdim. Atatürk'ün İzmir'e duyduğu sevgisi, sergide yer alan fotoğraflardan ve belgelerden açıkça hissediliyordu. İzmir, ulusal kurtuluşun simgesiydi. 9 Eylül 1922'de Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlandığı kentti. Atatürk, " Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" emrini İzmir için vermişti. Bu nedenle İzmir, onun için hem zaferin hem de özgürlüğün kapısıydı.

İzmir'in modern, aydın ve özgür ruhunu çok severdi Atatürk. Çünkü İzmir'in halkı yenilikçi, demokratik değerlere açık ve ilerici bir yapıya sahipti. Atatürk; sanatın, kültürün, hoşgörünün ve çağdaşlığın İzmir'de güçlü olduğunu görmüştü.

İzmir, Atatürk için nefes aldığı şehirlerden biriydi. Özellikle Karşıyaka, Belkahve, Göztepe ve Alsancak'ta vakit geçirmek O'na huzur veriyordu. Çay bahçelerinde, sahilde, köşkte halkıyla buluşmayı severdi. İzmir'de gördüğü sevgiyi, "İzmirliler benim için gönlümde ayrı bir yer tutar" diye anlatıyordu.

Cumhuriyet fikrinin olgunlaştığı yıllarda İzmir'in taşıdığı özgürlük ruhu, Atatürk'ün vizyonuyla birleşerek bugün hala yaşayan bir enerjiye dönüşüyor. Serginin İzmir'de, üstelik Atlas Pavyonu gibi tarihsel bir mekânda düzenlenmesi bu yüzden çok anlamlıydı. Bu sergi, mekânın belleği ile Atatürk'ün yaşam çizgisini aynı kotada eriten bir çizgi sunuyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk sergisi, Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına adım atarken geçmişimizi yeniden düşünmemizi sağlayan; gençlere ilham, yetişkinlere hatırlatma, tüm topluma ortak bir değer sunan güçlü bir buluşma. Kültürpark Atlas Pavyonu'ndaki bu özel sergi, Atatürk'ün mirasına duyulan sevgi ve saygının en güzel yansımalarından biri olarak İzmirlileri bekliyor.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI