ŞADAN GÖVALI’YA GÖKOVA ŞİİRLERİ
Gökova'yı gördükten sonra
Daha bir sevdim yurdumu
Ali Yüce
Bir daha sordum kendime
Neler düşünür uçurumda bir çiçek
Gökova'yı gördükten sonra
Neler düşünür
Limon çiçeklerinin kokusuyla sarhoş
Şiire durmuş şair
Bir inansam Cennet dediklerine
Bir inansam
Tam burada durasım gelir
Biz kadın azmağı deriz
Sazlıkların arasında
Yeşil bir yılan gibi kıvrılan nehir
Üstünde birkaç yaban ördeği
Yılan balıkları
Ve kalabalık ayakları ağaçların
Karya'dan Likya'dan sesler gelir
Gökyüzünü sürükler ayaydın gecelerde
Soyunup dalaşım gelir
Aslında tertemiz, buz gibi bir sudur
Akar sessiz ve ürkek
Akar söğüt dallarını öperek
Sessizce alır yol
Deniz duymuş mudur bilinmez
Sanki bir çocuk uykusudur
Kucağıma alıp sarasım gelir
Uzaklarda Okluk koyu
İngiliz limanı Sedir
Bitkilerin yeşil çığlığı yamaçlarda
Kızıla boyanır gökyüzü
Güneş denize girmek üzeredir
Bir yanda Kıran dağları
Denizden fışkırmış hançer gibidir
Longöz koyunu hiç görmedim
Bir bilene varıp sorasım gelir
Gözümün avlusunda Gökova Körfezi
Baktıkça bakasım gelir
GÖZLERİ GÖKOVA KIZ
Uzaklardan geldim, yabancıyım
Güneşi yüzümde gezdiremem
Rüzgar rüzgar konuşmaz benim saçlarım
Gülmesini öğrenmedim, bilmem
Fakat sevmem değil
Bana öyle bakma nolur
Gözerlin kadar güzeldir bizim denizler
Ve gözlerin gibi derin
Öyle bakma bana
Bir taşı döver gibi deniz
Dövüyor beni gözlerin
GÜNEşin denize girme vakti
Güneşin denize girme vakti
Soyunur yeşilini ova
Soyunur tepeler
Deniz maviyi soyunur
Güneşin denize girme vakti
Sonra eğilir gökyüzü
Fısıltıyı duyarsınız
Eski bir yangın içinde
Birleşir dudaklar
Güneşin denize girme vakti
Ve bir dalga koşar gelir
Köpük saçları darmadağın
Birden çekiliverir
Erir türkülerin içinde
Güneşin denize girme vakti
Çeliğe su verilir gibi dalar güneş
Bir cızırtıyla erir içiniz
Susamış yıldızlar iner körfeze
Yorgun bir poyrazla üşürsünüz
Güneşin denize girme vakti
GÖKOVA
Bu deniz hiç görülmüş değil
Bir yanı birdenbire dağ
Bir yanı binbir bük, ada, koy
Yeşil ve mavi ışıktan ipliği
Böyle bir oya örülmüş değil
Bir ulu fırçada buluşmuş
Binlerce kuş, renk, koku
Billahi bir Türkmen kızı dokumuş
Bir çeyiz kilimi baştanbaşa destan
Daha durulmuş değil
Kim bestelemiş bu sessizliği
Bu ressam bildiğiniz değil
Bu sizsiniz, bu ben'im, bu doğa