Bugün üzerinde yaşadığımız Anadolu antik çağlarda pek çok uygarlığa beşik olmuş ve onlardan pek çok kalıntı, yazıt bugüne gelmiştir. Bu bizler için büyük bir zenginlik ve korumamız gereken bir hazinedir.
Bugün Türkiyede karmaşık dönemleri yaşıyoruz. Bazı kesimler refah içinde iken büyük bir kesim yoksullaşmış ve adeta açlığa itilmektedir. Bu üzücü durumların geçeceği düşüncesi ve inancındayım.
Buna karşı günümüzde antik kentlere ve kazılara çok önem veridiğini görüyorum bu durum Kars'tan Edirne'ye kadar bilim adamları ve üniversitelerce gerçekleş-tirilmektedir. Bu ise memnuniyet verici ve sevindiricidir. Eski eserler restore edilmektedir
Ben bunları heyecanla basından internetten takip ediyorum. Bu defada Mardin Dara antik kentinde çok büyük bir sarnış ortaya çıkarılmıştır. 18 m derinlikteki Zindan olarak isimli sarnıç temizlenmiş ortaya çıkarılmıştır.
Dara hakkında derlediğim bilgiler de şöyledir.
Ortaçağ yazarlarına göre Pers Kralı III. Darius'un (MÖ 336-330) Büyük İskender'e (MÖ 336-323) karşı yaptığı savaşta öldüğü yerin, sonrasında Dara olarak adlandırıldığı ve Dara isminin kökeninin buraya dayandığı varsayılmaktadır
Roma'nın önemli sınır kentlerinden Nisibis'in (Nusaybin) M.S. 363 yılında Sasanilerin eline geçmesi ve daha sonra diğer önemli kentlerden Amida'nın (Diyarbakır) 502 yılında Sasaniler tarafından kuşatılması nedeni ile sınır güvenliğini arttırmak isteyen Roma İmparatorluğu, topraklarını korumak için Mezopotamya sınırlarında yeni garnizon kentler oluşturulmasına karar vermiştir. Dara, Roma İmparatoru Anastasius tarafından Garnizon kent olarak seçilmiş, M.S. 503-507 yılları arasında burada inşa faaliyetlerine başlanmıştır. Anastasius (491-518) kurduğu bu şehre kendi ismini (Anastasiopolis) vermiş, Mezopotamya bölgesinin yönetim ve idare merkezi yapmıştır. Anastasius döneminde küçük bir köy yerleşkesi üzerine kurulan kentin, bu alana kurulmasında, bölgenin stratejik ve korunmaya müsait konumda olması, su kaynaklarına yakın ve ovaya hâkim bir noktada bulunması önemli olmuştur. İmparator Anastasius'un kente kendi ismini vererek kenti onurlandırmasına rağmen, bölge halkı Dara ismini hiçbir zaman unutmamış, günümüze kadar bu ismi yaşatmıştır.
Dara (Anastasiopolis), Justinianus (M.S. 527-565) döneminde Sasaniler tarafından birkaç kez kuşatılmıştır. M.S. 530'da, Doğu Roma Generali Belisarius'un Sasanilerekarşı kazandığı zafere sahne olur.
DARA KENTİ SU YAPILARI
Tarihi Su yapıları barajlar konusunda araştırma yaptığm 200'li yıllarda Dara'da mühendislik harikası su yapıları olduğunun farkına vardım o tarihlerde pek çok kaynağı araştırdım hatta Mardin Müze Müdürlüğüne yazdım cevap bile alamadım. Bu defa benim Almanya'dan hocam diyeceğim Hidrolikçi Prof. Dr. H. Fahlbuch (1945) hocası Prof. Dr Gunter Garbrect ile iletişimimi sağladı. Garbrecht bir mektup ve ekinde "Historische Talsperren 2- Tarihi Barajlar" kitabını gönderdi Ben onun kitabından özetledim ve DSİ tarafından 2004 yılında yayınlanan Tarihi Sulama Su Toplama ve Taşkın Koruma sistemlerinde yayınladım.
Orada Dara'nın bir derin vadide olduğu gelen suyun önüne kent suru yapıldığı ve suyun kontrollü girmesi için delikler açıldığı duvarın önüne koruma seddeleri yapıldığı (bazı kaynaklarda baraj olarak geçer) açıklanmıştır.
Bu defa yeni bulunan Zindan olarak bilinen Sarnıç ve diğer sarnıçlar hakkındaki bilgiler de şöyledir.
Zidan olarak bilinen Sarnııç Kafkas Üniversitesinden Doç. Dr. Hüseyin Metin tarafından gerçekleştirilmiştir. Çatı tonozu çöken ve içi tamamen toprakla dolan sarnıcın içi temizlenmiş ve gün yüzüne çıkarılmıştır. Bizans döneminde İstanbul'da İmparator Justinianus döneminde yapılmış YEREBATAN SARAYI (BASILICA CISTERN) dünyanın en büyük sarnıcıdır. Bu yeni ortaya çıkarılan Zindan Sarnıcı 6 m daha derin olup 10.000 m3 su depolamaktadır. Yerebatan sarnıcından sonra en önemli sarnıç olmaktadır. Sarnıcın bir resmi internetten yazıya eklenmiştir.
Dara antik kentte 9 adet sarnıç bulunmakta bunlar Maksem adı verilen kayaya oygu bir depodan kanallarla beslenmektedir. Maksem 10 adet gözden oluşmakta ve her bir göz 50 m uzunluğunda 4 m genişliğindedir.
Ancak bu mühendislik harikası Dara kentini çok arzu etmeme rağmen görme fırsatını yakalayamadım.