AFYONKARAHİSAR MEVLEVİHANESİ.


                Değerli okurlar, Afyon' a varışımızın 2. Günü Belediye' den araç yardımını aldıktan sonra doğruca Mevlevihane'ye yöneliyoruz. Çünkü orada o kurumun Müdürü Hasan Bey var ve bize bu gün O rehberlik edecek. Daha Mevlevihane'ye girer girmez kıpkırmızı güller ve yemyeşil ağaçlar dikkatimizi ve çevremizi süslüyor. Merdivenin hemen karşısında MEVLEVİ CAMİİ dikkatimiz çekiyor. Bir de hiç beklemediğimiz bir mezar taşı. Bakın ne yazılıyor: "FATIMA ZEHRA HANIM. Doğumu:----- Vefatı: 1847 VATAN ŞAİRİ NAMIK KEMAL' in ANNESİ. KARAHİSAR-I SAHİPMUTASARRIFI ABDÜLLATİF PAŞA KIZI. Hiç beklemiyordum, benim için sürpriz oldu. Mevlevihane'yi geziyor ve birçok fotoğraf alıyoruz. Sonra da Rehberimiz Hasan Bey'i alarak Afyon sokaklarına çıkıyoruz.

KARAHİSAR MEVLEVİHANESİ: Afyonkarahisar Mevlevihane'si, günümüzde şehrin en çok ziyaretçi çeken mekânı olarak her yıl yüzbinlerce kişiyi ağırlamakta ve sinesinde Hz. Mevlana' nın mirasını barındırmaktadır. Kara hisar Kalesi' nin eteklerinde Tarihi Mevlevihane' de soluklanmak için sizleri bekliyor.

TARİHÇE: Mevlevihaneler içerisinde ilk açılanların başında, Konya' dan sonra Kara hisar-ı Sahip Sultan Divani Mevlevihane'si gelmektedir. Mevleviliğin, Kara hisar-ı Sahib' de yaygınlaşmasının Hz. Mevlana ve torunu Ulu Arif Çelebi' nin 13. Yüzyılın sonlarında buraya yaptıkları ziyaretleri sonucunda olduğu bilinir. Afyonkarahisar'ın Mevlevilik açısından önemli olmasının sebeplerinden biri de Hz. Mevlana' nın torunlarının Mutahhara Hatun'un (Sultan Veled' in kızı) Germiyanoğlu Süleyman Şah'a gelin gelmesidir. (1274)

                15. yüzyılın sonu, 16. Yüzyılın başlarında (Sultan Divani Döneminde), Afyonkarahisar Mevlevihane'si, çok önemli bir merkez olmuştur. Sultan Divani' nin teşkilatçılığı, devlet adamları ile ilişkiler içinde bulunması, onlarla sürekli diyalog içinde olması, çok seyahat etmesi, Mevleviliğin parlak bir dönem geçirmesine sebep olmuştur. Divane Mehmet Çelebi, katıldığı seferler dışında yaptığı seyahatler de dikkati çekmiş ve Burdur, Galata (İstanbul), Eğirdir, Muğla, Sandıklı, Bağdat (Irak), Cezayir, Kahire (Mısır), Lazkiye (Suriye), Midilli (Yunanistan), Sakız (Yunanistan) Mevlevihaneleri O'nun tarafından açılmıştır. Bu sebepten denilebilir ki, Mevlevilik Tarikatının Bani-i Sani'sidir (İkinci kurucusu)

                Mevlevihanelerdeki Kırk Hatimle Şifalı Aşure geleneği, O'nun İran' ın Meşhed şehrinden getirdiği ve günümüzde Mevlevihane'de sergilenen kazanla başlamış ve bu gelenek yüzlerce yıldır buradan devam etmektedir. Birçok önemli yangına maruz kalan Afyonkarahisar Mevlevihane'si, 1902' deki büyük Afyonkarahisar yangınında tamamen yanmış ve bu günkü haliyle dönemin Padişahı Sultan 2. Abdülhamit' in yardımları ile 1906-1908 yıllarında yeniden inşa edilmiştir.

                Mevlevihane'nin faaliyetleri, 1925 yılında Tekke ve Zaviyelerin çalışmalarının iptal edilmesi sonucu sona ermiştir. Uzun yıllar Müftülük, Kuran Kursu, Vakıflar Aşevi olarak hizmet veren "Derviş Hücreleri/Odaları" bölümü Afyonkarahisar Belediyesi' ne bağlı olarak "Afyonkarahisar Mevlevihane'si" olarak 30 Aralık 2008' de ziyarete açılmıştır.

                Cami içerisinde Semahane ve Mevlevi büyüklerine ait sandukalar vardır. Ayrıca Mevlevihane' nin bahçesinde önemli şairlerimizden Namık Kemal'in annesi Fatma Zehra Hanım' ın mezarı da bulunmaktadır. En son 2007 yılında restorasyona alınan Tarihi Mevlevihane'nin Derviş Odaları ve Matbah kısımları 30 Aralık 2008 tarihinde Afyonkarahisar Belediyesi tarafından ziyarete açılarak ilimiz kültürel hayatına armağan edilmiştir.

DİVANE AHMET ÇELEBİ KİMDİR? Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi' den sonra Mevlevilik Tarikatine mühim hizmetlerde bulunan önemli isimlerden olan Sultan Divani (Divane Mehmet Çelebi), Hz. Mevlana'nın 7. Kuşak torunlarındandır. Mehmet Çelebi, çok güzel sema ettiği için babası tarafından kendisine "Semai" lakabı verilmiş, kendisi de şiirlerinde "Semai" mahlasını kullanmıştır. Kendisine Divane de denmiştir. Bu Farsça sıfat, "Hak yolunda kendinden geçen, aklını kaybeden, ilahi aşkın etkisiyle hayrete düşen, şaşıp kalan" anlamına gelmektedir. Yaygın olarak kullanılan diğer lakabı "Divani" nin ise Timur tarafından Semerkand' a götürülen daha sonra da Şah İsmail'ce Tebriz'e nakledilen Haz. Mevlana' nın eseri "Divan-ı Kebir" i rüyasında gördüğü Hz. Mevlana' nın manevi işaretiyle Tebriz'e gidip getirmesinden dolayı verildiği düşüncesi hâkimdir. Sultan Divani' nin "Şiirleri" ve "Tarikatü' l Arifin" adlı tasavvuf bir risalesi mevcuttur. Divane Mehmet Çelebi' nin H. 953/M.1546 veya H. 954/M.1547 yıllarında vefat etmiş olduğu aktarılmaktadır.

MEVLEVİHANEDE ŞU BÖLÜMLER BULUNMAKTADIR:

1-Matbah(Mutfak)

2-Nevniyaz (1001 gün sürecek çile döneminin ilk mertebesindeki şahıs)

3-Aşçı Dede (Aşçı Dede, Manevi Rehberdir)

4-Postnişin (Posta oturan, post sahibi)

5-Hücrenişin (Küçük Oda)

6-Semazen Odası (Mevlevilikte sema, bir zikir şekli)

7-Mesnevihan ve Hattat Odası (Mesnevi okuyup yorumlayan- Yazı işiyle uğraşanlar)

8-Destina ve Güneş Hatunlar (Bu Hatunlar 1500'lü yılların sonunda Mevlevihane idaresinde bulunmuşlar)

KIRK HATİMLİ ŞİFALI AŞURE GELENEĞİ: Bilindiği gibi Muharrem ayında aşure pişirmek, İslam medeniyetinin önemli geleneklerindendir. Aşure geleneğinin Mevlevihanelerde farklı bir törensel hal alması, Sultan Divani Hazretlerinin 1500' lü yılların başında İran'dan getirdiği bir kazanda aşure pişirerek Mevlevihane'nin bahçesinde dağıtmasıyla başlamıştır. Afyonkarahisar Mevlevihane'sinde başlayan bu gelenek, diğer Mevlevihanelere buradan yayılmıştır. Yüzyıllar boyu devam eden gelenek, 2009 yılından itibaren "KIRK KAZANDA KIRK HATİMLİ AŞURE" şekline bürünmüştür. Bu tarihten itibaren bahçeye kurulan kırk kazanın başında birer hafız ve dualar eşliğinde Cuma namazı çıkışı halkın yoğun katılımı ile aşure dağıtımı gerçekleştirilmektedir.

NOT: Yazımıza iki de fotoğraf ekliyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI