Değerli okurlar, Demre'de Myra antik kentini gezip dolaştıktan, fotoğrafladıktan sonra yola devam ediyoruz. Ancak Finike, Kumluca, Kemer yoluna devam etmiyor ve Arykanda Ören yerine ulaşıyoruz. Kendi izlenimlerimizi sona bırakarak öncelikle "ESKİ ÇAĞDA LYKİA BÖLGESİ" kitabının yazarı George E. BEAN, bundan altmış yıl kadar önce buraları gezerek burası ile ilgili neler yazmış onları özetlemeye çalışalım:
"Demre'den gelen yeni inşa edilmiş bir yol, Demre Çayı'nın ötesindeki yüksek araziye çıkarak Muskar'a dek kuzeye doğru devam eder. Bunun çevresinde dağılmış kalıntılar arasında ve komşu Gödeme Köyü'nde bulunan lahit yazıtları, buranın MYRA bölgesi olduğunu gösterir. Muskar' ın üç saat kuzeyinde Çağman Köyü yer alır. Burada küçük bir şehrin yer aldığı kesindir. Çağman Köyü'ndeki ARNEATE' nin mezar yazıtı burada Arnea bölgesinde bulunduğumuzu işaret eder. Buradan Ala Dağ'a giderken yol üzerinde iyi korunmuş bir kilise yer alır. Yol, Aykırca' nın 4 km. güneyindeki bir noktadan batıya doğru sapar ve Yazır üzerinden Ernes' e de yakın geçerek Kaş kasabaya ulaşır. Yolun durumu oldukça kötüdür.
ARYKANDA: Arneai' nin tersine ARYKANDA' ya hiçbir zorluk olmaksızın ulaşılabilmektedir. Antik kent, Aykırca' dan 15 dakikalık kolay bir yürüyüşle varılacak uzaklıktadır. Aykırca ise Elmalı'dan Finike'ye giden ana yol üzerinde bir durak noktasıdır. Aykırca, yüksek kayalardan buz gibi suların şelaleler yaparak döküldüğü çekici bir yerdir. Yolun üst kısmında bir çift Lykia mezarı görünür. Burada antik Arykanda nehri derin bir çukur yaparak akar. Burada coğrafi biçimi nedeniyle önceleri "Pruva" daha sonraları da "Savaş Gemisi" olarak isimlendirilen bir Helios kutsal alanının bulunduğunu öğreniyoruz. Ancak kutsal alan henüz bulunamamıştır. Şehrin eskiliği, ismine getirilen -anda ekinden de anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda belirtilen LYKİA kaya mezarları ve federal sikkeler üzerindeki "Lykialı" sözcüğü yanında, şehirde yerel lisana ait hiçbir yazıta rastlanamamıştır. Şehir alışılmamış özelliklere sahip olup dik bir yamaçta kurulmuştur ve askeri yönden savunulamaz durumdadır. Herhangi bir şehir duvarı ile de korunmaz. Arykanda' lılar bu durumlarıyla "savaşmayan bir toplum" olmalılar. Aykırca' dan gelen yolun sağında bir tepecikten ibaret olup üzerinde sadece bir kule bulunmaktadır. Ancak diğer kalıntılar oldukça önemlidir. Akarsu yatağının karşı tarafında 10 metre yüksekliğindeki cephesiyle hamam yapısı göze çarpa. Tiyatro, yok denecek kadar az Roma özelliği göstermekte olup, Yunan stilindedir. Caveanın orta bölümü çökmüştür. Fakat iki yandaki oturma sırlarının bir kısmı ayaktadır. Sahne binası oldukça iyi korunmuştur. Tiyatronun arkasında çok karışık bir duvar örgüsüne sahip bir teras duvarı görülür. Bunun üstünde de yakın zamanda temizlenen ve oldukça etkileyici bir stadium yer alır. Arena 16 metre genişliğindedir. Hamamın üst tarafında küçük bir tapınak yer alır. Yakın zamanda Ankara Üniversitesinden bir ekip tarafından kazılmıştır. Arykanda' nın doğusuna doğru küçük, az bilinen, bütün yollardan uzak ve ulaşmak için büyük çaba gerektiren üç şehir yer almaktadır. Bunlar; İdebassos, Akalissos ve Kormi' dir. Bu üç şehir arasında İdebessos, ziyaretçiler için en etkileyici olanıdır. Deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte, Kozağacı' ndaki Karacaören mahallesinde kurulmuştur. (Yazar, buraya 1953 yılında gitmiştir). Akalissos, İdebessos'un aşağısında ve daha doğuda "Gavuristanlık" veya "Asar Deresi" denilen iskân edilmemiş bir mevkide yer alıyor. Kalıntılar açısından son derece zengindir. Kormi, Alakır Nehri'nin diğer tarafında; doğu kıyısına yakın ve Karabük Köyü' ne yakın bir yerde kurulmuştur. (Kitabın yazarı buraya 1953' te gelmiş ve derenin suyu derin olduğu için karşıya geçmeyi göze alamamıştır.) Sahip olduğum tek tük tanımlamalardan bilindiği ve anlayabildiğimiz kadarıyla küçük bir şehirdir. Yazıtlardan ikisinde şehrin adı okunmaktadır. Bu yazıtlar olmasaydı şehrin adı bilinmeyecekti." Antalya İli Kültür Portalı' ndan da şu bilgileri ediniyoruz:
ARYKANDA ANTİK KENTİ: "Antalya İli, Finike ilçesi Arif Köyü sınırları içerisinde yer alan ARYKANDA ANTİK KENTİ' nin ismi Lykia dilinde "ARY-KA-WANDA", " yüksek kayalığın yanındaki yer" anlamına gelmektedir. Kentin adının filolojik açıdan yerli Anadolu dilini yansıtması, bölgenin en eski şehirlerden biri olduğunu göstermektedir. Arykanda' nın yanı sıra son yıllarda Limyra ve Patara' da ele geçen geç Kalkolitik-Erken Bronz Çağı baltaları genel olarak bu bölgenin, yoğun olarak iskân edildiğine işaret etmektedir. Ancak 2. Bine tarihlenen taş balta dışında, buluntulara dayanarak şehir tarihini İ.Ö. 5. Yy' dan önceye götürmek güçtür. İ.Ö. 5. Yy' a ait yerli beylerden Kuprili ve Aquwami' ye ait sikkeler izlemektedir. Bu duruma göre bir süre Limyra egemenliğinde kalmış ve İskender ile birlikte el değiştirmiş olması gerekir. İskender'in ölümünden sonra bölgenin diğer şehirleri gibi Ptolemaioslar' ın, ardından Seleukos' ların eline geçtiği, Apemea (Dinar) Barışı'ndan sonra ise Rodos'un kontrolüne geçtiği bilinmektedir. İÖ 2. YY' da Arykanda' nın Lykia Birliği'ne dâhil bir şehir olarak sikke bastığını görüyoruz. İ.S. 43' te İmparator Likya Birliği'ne son verdiği tarihte Likya Bölgesi, Pamphylia ile birlikte bir eyalet haline sokulmuş ve Roma'ya bağlanmıştır. İS 2. Yy' da Arykanda isminin çeşitli kaynaklarca çokça anıldığı bir dönemdir. İS. 240 yılında büyük depremden sonra kısmen onarılan şehir, Bizans egemenliği sırasında "AKALANDA" veya "ORYKANDA" adıyla anılır. Kalıntı ve Bizans kaynaklarına dayanarak 11. Yy' a kadar varlığını bildiğimiz Arykanda' nın bu tarihten sonra yer değiştirmiş ve bugünkü kara yolunun güneyine taşınmış olması mümkündür. Arykanda kenti, ŞAHİNKAYA diye bilinen sarp bir kaya yüzeyinin dibinden başlayan, güneye eğimli arazi üzerinde yer almaktadır. Kentte en üst seviyede yer alan yapı, Şahinkaya'nın güney batı eteğindeki gözetleme kulesidir. Kulenin güneyindeki üçgen plan veren akropolün kentin ilk yerleşim yeri olduğu düşünülmektedir. Bu alanın doğusunda Bouleuterion ve doğusunda üç dükkânın, kuzeyinde İÖ. 4. Yy' da inşa edilen Güneş tanrısı Helios adına yapılmış tapınak bulunmaktadır. Kentin gözetleme kulesinden sonra en üst seviyedeki diğer yapısı İS. 1. Yy' da inşa edilen Stadiondur. En alttaki terasta ise Agora ve Meclis Binası işlevi de veren Odeon görülür. Şehrin güney doğusunda bulunan gymnasium, bunun yanındaki yapı da hamam-gymnasium görünümü vermektedir. Nekropol (mezarlık) şehrin doğusunda yer almaktadır. Aykırçay' ın çıktığı yerde sarp kaya yüzeylerine oyulmuş dört ayrı seviyedeki kanal, şehre su getiren sistemin ana hatlarını oluşturur." Antalya Müzesi Müdürlüğü resmi web sitesi.
Arykanda Kazı Başkanı, Macit TEKİNALP, burada kazı çalışmalarının 47 yıldan bu yana devam ettiğini belirtiyor. Bey Dağları'nın yamaçlarında saklanan bu antik kent, adeta bir açık hava müzesi görünümünde. 1838 yılında Charles FELLOWS tarafından keşfedilen bu antik kent, yapılan kazılar sonucunda geç antik dönemden beri ayakta kaldığı görülüyor. Arykanda' nın bazı kaynaklarda "Zevkine düşkün insanların yaşadığı yer" olarak belirtiliyormuş. TEKİNALP, "Bu antik kentte 6 hamam bulunuyor. "Zevkine düşkün insanların yeri" ifadesi bu hamamlardan dolayı verilmiş olabilir. Ulaşımı çok zor olan bir dağın yamacındaki bu yerde çok lüks bir yaşam olduğuna dair bir kanıt yok" diyor. Arykanda' nın Büyük İskender'in rotası üzerinde olmayan ve çok fazla savaş görmemiş bir antik kent olduğunu anlatan Tekinalp, burada ana yol üzerinde bulunmanın tüm avantajlarının kullanıldığını dile getiriyor. Uzun yıllar süren kazılar sonunda; teras duvarları, tiyatro, merdivenli sokaklar, Hellos Tapınağı, bazilika, hamamlar, anıtsal mezarlar ve agoralar günümüze kadar gelen anıtlar arasında yer alıyor. Meraklıları için vaz geçilemez bir gezi yeri. Başka kentlerde buluşmak umuduyla.