BEYAĞAÇ'TA ÂŞIKLAR ve BEYAĞAÇ'IN TARİHÇESİ

BEYAĞAÇ'TA ÂŞIKLAR ve BEYAĞAÇ'IN TARİHÇESİ

                Değerli okuyucular, uzun zamandır Beyağaç'ta yapılacak olan 5. ÂŞIKLAR ŞENLİĞİ' ni bekliyorduk. Günü geldi hem Başkan Mustafa AKÇAY' dan hem de Aşıkları organize eden OZAN NİHAT' dan davet gelince aracımıza atlayarak Beyağaç'ın yolunu tuttuk. Hiç durmadan çiseleyen bir yağmur altında yemyeşil karaçamların arasından yapılan yolculuk her zamanki gibi enfesti. İlçeye varınca doğruca HANAY EVLERİ' ne indik. Her buluşmada olduğu gibi Âşıklar, bu evlerden birinin hayatında(1.kat balkonu) ocak başındaki uzun masanın çevresinde oturmuş sohbet halindeydiler. Bu buluşma bizim Âşıklarla 3. Buluşmamızdı. Başta Ozan Nihat olmak üzere, Âşık Nuri ŞAHİNOĞLU, Âşık Yaşar DEMİROĞLU ve Âşık Osman FERYADİ ile üçüncü kez görüşüyorduk. Sarmaş/dolaş olduk, hoş/beş edip hasretlik giderdik. Âşık SÜPHANDERELİ, Âşık Zafer KAZANCI ve Yağız OZAN ile burada ilk kez karşılaşıyorduk. Ancak Yağız OZAN, benim askerlik arkadaşımın oğluydu ve babasıyla birlikte Köyceğiz'e gelip bizim konuğumuz olmuşlardı. Hemen kaynaşıverdik, bir yandan ocakta çam ve ardıç kütükleri harıl harıl tutuşup yanar ve çevresine şuleler ve hararet yayarken bir yandan da çay/kahve sohbetleri devam ediyordu. Âşıklarla sohbet bir başka oluyor, zaten biz asıl işin burasındaydık. Edebiyattan sanata, tarihten coğrafyaya, felsefeden tasavvufa ve güncel olaylara ve çevreye kadar hemen her konu ozanlara özgü dörtlüklerle, manilerle, deyişlerle ve sözlerle dile getiriliyordu. Sohbet öyle koyulaştı ki, ozanlar bağlamalarını bile kılıflarından çıkarmaya gerek duymadılar, işin aslı biz de böyle bir istekte bulunmadık. Hele bizim ŞAHİNOĞLU ile sohbetimiz öylesine meşk/şevk içinde geçti ki, ancak gece yarılarına doğru kendimize gelebildik. Çünkü benim D.T.C. F. Deki hocalarımın hemen hepsi Âşık Nuri'nin Konya'da derslerine giriyormuş. Hocalarımızdan Kenan AKYÜZ, Hasibe MAZIOĞLU, Gündüz AKINCI her ne kadar Hakkın rahmetine kavuşmuş olsalar da yaşayanların bol bol kulaklarını çınlattık. Ertesi sabah Başkan Sayın Mustafa AKÇAY' ın da katılımıyla bu naif ortamda ve doğal/yöresel ürünlerle enfes bir kahvaltıda Başkanın Beyağaç ile ilgili çalışmalarını ve gelecek üzerine projelerini dinledik. Bununla da yetinmedik, öğle sonu Başkanın tedarik ettiği araçlarla çevre/doğa turuna çıktık. Ozanlar, Zabıta aracına doluşurken hanımla ben ve Âşık Nuri Başkanın özel aracına bindik ve Hanaydan çıktık. Önce yol üzerindeki Yumaklı Yaylasında durduk. Başkan, burası ile ilgili projelerini anlattıktan sonra ünlü karaçam ormanlarının arasındaki KARAGÖL' e ulaştık. Bol bol fotoğraflar çekildikten sonra tekrar asfalta çıkıp TOPUKLU YAYLASI' na eriştik. Oradan yeni yapılan kestirme bir yolla ÇERÇİ GEDİĞİ' ne çıktık. Yine oradan da yine yeni yapılan kestirme bir yolla ANIT KARAÇAM ORMANLARI ve KARTAL GÖLÜ' ne yettik. Öyle bir şans ki, sisler içinde, tertemiz bir havada sanki zaman ve mekân değiştirmiş öyle bir ortamda/sonsuzlukta geziyorduk. Hele KARTAL GÖLÜ' ne indiğimizde ayaklarımız çimlere bastığı halde gölün suyunu göremiyorduk. Sis öylesine bastırmıştı. Burada da yetirince çevreyi gezip fotoğrafladıktan sonra dönüşe geçtik. HANAY EVLERİ' nde akşam yemeğinden sonra hazırlanıp merkezdeki MEHMET YÜKSEL SALONU' nda ÂŞIKLARIMIZ BİRER/İKİŞER dillerini ve tellerini konuşturmaya başladılar. 20.00'dan sonra da Ozan Nihat'ın bağlamasıyla "HOŞGELDİNİZ/MERHABALAR!" açışından sonra bilindiği üzere önce teker teker, sonra karşılıklı olarak Âşıklarımız hünerlerini göstermeye başladılar. Koçaklamalar, Güzellemeler, Karşılıklı atışmalar, Lebdeğmez sanatı gösterisi birbirini izledi. Öyle ki, Ozanlarımız Başkanın anlattığı konuları, çabaları, projeleri ve çevrede gezip gördüğümüz yerlerle ilgili izlenimlerini deyişlerle, şiirlerle, manilerle dile getirerek halkın tam da aradığı/istediği bir biçimde onlarla hemhal oldular, onların dilinden konuştular. Âşık Nuri ŞAHİNOĞLU ise bir başka âlem. Halkın arasında dolaşarak her bir kişinin adına, işine, durumuna, görünüşüne göre düzenlediği doğaçlama/şifai manileriyle halkın beğenisini kazandı, takdir topladı. Bir ara da sahneye kasketli, palabıyıklı bir vatandaş çıktı ve ceketinin ve pantolonunun her bir cebinden kredi kartları çıkartarak 25-30 kadar kartını elinde bir tomar yapıp "Kredi Kartı Mağduru!" bir vatandaşı teatral bir biçimde canlandırdı ve çok da beğeni aldı. Bıyığını ve kasketini çıkarınca meğer bu 'madurin' in de yine ozanlarımızdan SÜPHANDERELİ olduğu görüldü. Sonunda hep birlikte "TÜRKİYEM!" adlı parçayla bu geceki sözü/sohbeti bitirdiler. Toplu fotoğraflardan ve ödüllerden sonra bağlamalarını omuzlayarak araçlarına bindiler ve bir başka sevdaya doğru yelken açtılar. Biz de hanımla aracımıza binerek HANAY EVLERİ' ne döndük. Bu gece yarısı ıssız dağ başlarında yola çıkamazdık. O gece de yapayalnız orada kaldık ve ertesi günü Muğla üzerinden evimize döndük. Çevre ile ilgili izlenimlerimizi ve Başkanın projelerini bir sonraki yazıda irdelemeye çalışacağız. O enfes çevre gezisini ve gördüklerimizi buraya sıkıştırmaya gönlümüz razı olmadı.

"BEYAĞAÇ'IN TARİHÇESİ: İlçe, tarım ve hayvancılığa elverişli arazi yapısı ile eski çağlardan itibaren yerleşime açık bir yöre olmuştur. Osmanlı Padişahlarından 3. Ahmet, Kızı Mihrişah Sultana, Beyağaç ve havalisini çeyiz hediyesi olarak vermiş, buranın geliri ise Mihrişah Sultan tarafından Medine'ye vakfedilmiştir. Burası Osmanlılar döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Sazak Köyüne bağlı mahalle iken, yakınına Sarıyer adında bir köy kurulmuş, daha sonra Sarıyer ile Eskere köyleri birleşerek BEYAĞAÇ adını almıştır. 6 Haziran 1972 tarihinde belediye olarak teşkilatlanmış olan Beyağaç, 20.05.1990 tarihinde ve 3644 sayılı kanun gereğince ilçe olmuştur. 05.08.1991 tarihinde Kale ilçesinden ayrılıp fiilen ilçe olarak faaliyete geçmiştir. Beyağaç ilçesi, il merkezine 94 km uzaklıkta olup ilin güneyinde yer almaktadır. Doğusunda Acıpayam ve Çameli, batısında Kale, kuzeyinde Tavas ve güneyinde Muğla ile Köyceğiz ilçeleri ile çevrili olan Beyağaç ilçesi, ESKERE OVASI namıyla verimli bir ova üzerinde kurulmuş olup ilçenin rakımı 650 m, yüzölçümü 436 km karedir. Bu ovanın içinden geçerek Muğla sınırlarına ulaşan AKÇAY, ilçedeki tek akarsudur. İlçenin ekonomik durumu: İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa bağlıdır. En önemli geçim kaynağını tütün üreticiliği oluşturmaktadır. Tütünün yanında buğday, arpa, mısır ve karpuz da yetiştirilmektedir. İlçedeki Uzunoluk köyü sınırları içerisinde bulunan ve bir maden şirketi tarafından işletilen krom işletmesi ve Orman Ürünleri Sanayi dalında faaliyet gösteren kereste ve doğrama işletmesi bulunmaktadır. İlçede yapımı tamamlanmış olan 5 milyon metreküp su kapasiteli Eşenler Sulama Göleti bulunmaktadır. Ovada sulamaya yönelik kanalların yapımı tamamlandığında ilçede kuru tarım yerini sulu tarıma bırakacaktır.

SOSYAL DURUM: Beyağaç ve çevresinde "Yörük Kültürü" olarak da adlandırılabilecek "Toroslar Göçebe Kültürü" öne çıkmaktadır. Yaşam tarzı, örf, adet ve gelenekler, bu görüşü desteklemektedir. Beyağaç ve çevresi, hem kültürel hem de coğrafik olarak bir geçiş bölgesidir. Bu bölgenin kendine has en önemli etkinliği, "EREN GÜNÜ KUTLAMALARI" dır. ÇİÇEKBABA ile ilgili bir inanış vardır: Çiçeklerin babası veya çiçek gibi baba yahut bu isimli bir bilgenin mekânı. Kim bilir!... Rivayetler, efsaneler, hikâyeler o kadar çok ki, hangisi doğru, hangisi yanlış onu söylemek bile cesaret işi. Kimine göre ermişler, evliyalar yurdu, kimilerine göre dertlere deva, hastalara şifa dağıtılan yer, kimilerine göre tanrıların etrafı gözlediği yer. vb. Hepsi bir inanıştır, saygı duymak gerekir. Beyağaç ilçe sınırlarında gezilip görülmesi gereken oldukça cazip yerler vardır. Bunlar, EŞENLER GÖLETİ, KARAGÖL, TOPUKLU YAYLASI, ANIT KARAÇAM ORMANLARI, KARTAL GÖLÜ, ÇİÇEKBABA ZİRVESİ.

Örneğin DOĞANÇAY, henüz yolun bile girmediği doğal bir vadidir. Dağ keçilerinin doğal yaşam alanıdır. Sandal ağaçları ise ayrı bir değeridir. Yumaklı Yaylası, Akdağ bölgeleri ve Bozdağ bölgeleri de vahşi doğası ile ayrı birer değerdir. Sazak Köyü'nde kale kalıntıları ve yol açımı sırasında tesadüfen bulunan dokuz ile on dört milyon yıllık olduğu söylenen 'mamut, gergedan ve diğer hayvan fosilleri'  Kapız Köyü üzerindeki dağlarda bulunan ilkçağlarda kullanıldığı söylenen mağaralar, Yeniçeşme Köyü civarındaki diğer kale kalıntıları Beyağaç'tadır" Kaynaklar: Denizli Valiliği. BEYAĞAÇ Belediyesinin "DOĞADAN NADİDE BİR ARMAĞAN" adlı broşürü. Beyağaç Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği Kültür Yayınları'nın hazırladığı "TARİHİ KAYNAKLARDA BEYAĞAÇ" adlı çalışma.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI