DATÇA HIZIRŞAH (TAKSİARKHON KİLİSESİ)

                Datça'nın günümüze ulaşabilen önemli kültür varlıklarından birisi olan HIZIRŞAH Köy Kilisesi, 19. Yy. ın 2. Yarısında; daha eski bir kilise yapısı üzerine inşa edilmiştir. Gerek mimarisi gerekse süslemesi ile batı Anadolu Geç Dönem Kilise mimarisinin özelliklerini barındıran yapı, yakın dönem kayıtlarında TAKSIARKHON KİLİSESİ olarak geçmektedir. İsminden de anlaşıldığı kadarı ile baş melekler olan Cebrail ile Mikail'e adanan yapının benzer örnekleri dikkate alındığında bir mezarlık kilisesi olduğu düşünülmektedir. Lozan Antlaşması sonrasında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi sonrasında dini işlevini kaybeden yapı, kısmen boş kalmakla birlikte belirli bir süre farklı işlevlerde kullanılmıştır. Güney Ege Kalkınma Ajansı desteği ve Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Datça Yerel Tarih Derneği Proje ortaklığı ile Datça Belediyesi tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sayesinde koruma altına alınan kilise, farklı bir işlev kazandırılması, gelecek nesillere aktarılması sağlanmıştır.

                Kilise, kesme ve moloz taş ile birlikte tuğla malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda yerleştirilen eser, tek nefli (kilisenin ana gövdesi, salonu), dikdörtgen planlıdır. Bir duvar ile çevrelenmiş olan yapı, halkın ibadet ettiği dikdörtgen bir naos ( Tanrının heykelinin yer aldığı çevresi sütunlu alan) ile naosun doğusuna eklenmiş ayinlerin yapıldığı kutsal bölüm olan bir bema ( Kilisede halkın girmediği, özel bölüm) ve içten yarım daire, dıştan yedi cepheli bir apsisten (Yapılarda birinci eksendeki izdüşümünün işaretli ölçüsüdür) meydana gelmektedir. Hızırşah Köyü Kilisesinin planı, Bizans Döneminden itibaren sıklıkla kullanılan bir plan türü olup çoğunlukla şapellerde ve boyutlu kiliselere eklenen ek yapılarda (Paraklesionlarda) tercih edilen bir plan tipidir. Tanzimat ve Islahat Fermanı sonrası Anadolu'da başlayan kilise imar faaliyetlerinde bu plan çoğunlukla ufak boyutlu kiliselerde tercih edilmiş olmasına karşın Ege Bölgesi'nde inşa edilen bazı anıtsal Rum Kiliselerinde de kullanılmıştır.

                Cepheleri sade düzenlenmiş olan kilisenin orijinal dış duvarları koyu-turuncu, sarı renkli olup sadece batı cephe duvarı kenarları, mavi renkli kalın bir bordür şeklinde boyanarak vurgulanmıştır. Batı ve kuzey cephelerinde birer kapı bulunan kilisenin kuzey kapısı, kireç taşından yapılmış bir profilli çerçeveye sahiptir. Kuzey, güney ve doğu cephelerinde gözlemlenen diğer bir unsur ise yağmur suyunun tahliyesi için yapılmış olan tahliye kanallarıdır.

                Kilisenin ana mekanı olan naos, kuzey ve güney iç duvarlarına karşılıklı konumlandırılmış ikişer duvar payesine oturan takviye kemerli bir beşik tonoz örtüye sahiptir. Kuzey duvarına bitişik bir oturma sekisi de bulunan naosun zemini kare şeklindeki taşlarla döşelidir. Naosun doğusunda kilisedeki ayinlerin gerçekleştirildiği bema ve apsis bölümleri yer almaktadır. Bema ile naos arasındaki ayrım zemindeki kot farkı ve günümüze ulaşamamış olmasına karşın mevcut izlerden varlığı anlaşılan; üzerine ikonların da asıldığı İKONOSTASİS isimli bir paravan ile sağlanmıştır. Bema bölümünün kuzey duvarında ökaristi ayininde(Şükür ayini) kullanıldığı düşünülen kemeri profilli ve alt kısmı sekili bir niş yer almaktadır.

Roma evlerinin yanlarda üstü örtülü, ortada üstü açık olan avlusu, apsiste bulunması gereken altar (Tanrı ve Tanrıçalara sunum yapmak için kullanılan SUNAK), ne yazık ki, günümüze ulaşamamıştır. Kilisede bulunan stuko (Geçmişte tüm sıva işlerine verilen isim) kalem işi, fresk, taş silmeler ile grafitiler yapının süsleme programını oluşturmaktadır. Stilize edilmiş akanthus (Antik Yunan mimarisinde sütun başlarını süslemek için kullanılan bir bitki figürüdür) yapraklarından meydana gelen bitkisel bezemeye sahip olan stuko süslemeler, kuzey ve güney naos beden duvarlarının tonoz başlangıç hizasındaki profilli bir silme kuşağı üzerinde ve naosta karşılıklı olarak yerleştirilmiş olan ikişer duvar payesinin başlığı üzerindedir. Yapıda kullanılan kalem işi süslemeler, beşik tonoz üzerindeki daire madalyonların üst kısımları ile tonoza takviye eden takviye kemerleri üzerinde yer almaktadır. Kalıp tekniği ile mavi renkli boya ile yapılan süslemelerde çiçek ve yaprak motiflerinden oluşan bitkisel süsleme tercih edilmiştir. Kilisede günümüze ulaşamayan fresk süslemeler naosun beşik tonoz örtü başlangıcındaki daire şeklindeki madalyonlar içinde yer almaktadır. Mevcut izlerden kumaş üzerine yapıldığı düşünülen süslemelerin çiviler ile daire şeklindeki rozetler içinde yer almaktadır. Mevcut izlerden kumaş üzerine yapıldığı düşünülen süslemelerin çiviler ile daire şeklindeki rozetler içine yerleştirildiği anlaşılmaktadır. Benzer örnekler dikkate alınarak rozetler içindeki İsa ve Meryem'in hayatından sahneler ile çeşitli Peygamber, Aziz ve Melek tasvirleri olabileceği düşünülmektedir. Kilisede yer alan diğer bir süsleme unsuru ise grafititlerdir (Çoğunlukla kamusal alanlarda yer alan duvar ya da yüzeye çizilmiş, kazınmış veya püskürtülmüş yazı ve çizimlerdir). 20. Yüzyılın 2. Yarısına tarihlenen grafititler, siyah renkli bir kalem ile yapılmış olup, başında şapka bulunan birer asker ile bir kız figürü ile eşek ve öküz gibi hayvan figürlerini içermektedir.

DATÇA HIZIRŞAH KÜLTÜR EVİ: TAKSİARKHON KİLİSESİ, günümüzde modern bir kültür evi olarak işlev görmektedir. Datça'da düzenlenen hemen bütün etkinlikler burada düzenlenmektedir. Kış mevsimi ise içeride, bahar/yaz mevsimi ise hem içeride hem dışarıda yeşillikler arasında düzenlenen etkinlikler büyük katılım ve beğeni kazanmaktadır. Halk Müziği, Sanat Müziği konserleri, ud, bağlama, piyano vb. ile yapılan müzik etkinlikleri, fotoğraf, resim sergileri, şiir/öykü üzerine yapılan etkinlikler, yarışmalar, gösteriler. Aklınıza toplumsal etkinlik olarak ne gelirse hepsi burada yapılmaktadır. Kültür Evi' nin iç duvarlarındaki tablolarda Tarihi araştırmalar, Datça'daki tarihi yapılar, Kilise ile ilgili bilgiler, Çevredeki camiler, Anadolu'daki başlıca değirmenler, Seramik atölyeleri, Endemik bitkileri. Gibi bilgi hazineleri yazılı tablolarla ziyaretçilere sunulmuş. Datça' ya yolunuz düşende görmenizde yarar var. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI