Değerli okuyucular, bir önceki yazımızda bu kale ile ilgili "BATTAL GAZİ EFSANESİ" ni anlatmıştık. Bu yazımızda da diğer efsaneleri anlatmaya çalışacağız, Şöyle:
HZ. ALİ ve DÜLDÜL EFSANESİ: Afyonkarahisar' lılar arasında oldukça yaygın olan efsaneye göre "Hazreti Ali" ve "Düldülün Ayak İzi" adlarıyla belirtilen hikâyede Hazreti Ali' nin atı Düldül' ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yaptığını inanılır. Efsaneye göre Hazreti Ali, seferlerden birini Afyonkarahisar'a düzenlediğinde Hıdırlık Dağı' na gelir ve atını sertçe yere bastırdığında Düldülün ayağının izi kaledeki bir kayada kalır. Hazreti Ali, Düldülü sulamak için su yalağına vardığında atını bağlayacak bir yer bulamaz ve dört parmağı ile yalağın yanındaki bir taşı delerek atını buraya bağlar. Hazreti Ali ile ilgili efsanelerde Düldülünün ayak izi ile bağlanıldığına inanılan kayadaki delik, hala varlığını korumaktadır.
ÇAVUŞDEDE EFSANESİ VE OLUCAK SUYU:
"Yine Kara hisar Kalesi ile ilgili bir başka efsanede ÇAVUŞDEDE EFSANESİ' nde Kara hisar Kalesi' nin Türk egemenliğine alınması amacıyla Türk Hükümdarı, en güçlü çavuş başını kaleyi fetih emriyle görevlendirir. Kale Komutanı, savunma düzenine geçip kaleye kapanınca kuşatma yaşanır. Türk birliğinin su stoku tükenince çevrede su ararlar, ancak bulamazlar. Çavuşbaşı yanına birkaç kişi alarak yağdan DENİLEN kayalıklara doğru gider ve burada dua ederek "BURADA SU OLUCAK!" diyerek kılıcını kayalara vurur. Yarılan kayadan çok güzel ve şifalı sular fışkırır. Susuzluğunu gideren ordu, bir Cuma günü kaleye saldırır ve kaleyi alır. Şehit olanlar arasında Çavuşbaşı da vardır. Bu gün Afyonkarahisar' ın Çavuşbaşı mahallesi' nde bulunan ve ismini Çavuşbaşı' nın "OLUCAK" kelimesinden alan "OLUCAK SUYU" güzel bir memba suyu olarak içilmektedir. Olucak Çeşmesi karşısındaki Çavuş Dede mezarı, dertlilerin derman aradığı, adaklar adadığı küçük bir türbe olarak varlığını korumaktadır. Afyonkarahisar'ın en eski iki mahallesinden birinin ismi ÇAVUŞBAŞI, diğerinin ismi de ÇAVUŞOĞLU Mahallesidir.
HOROZDEDE ve DEVE DEDE EFSANELERİ:
"Afyonkarahisar Kalesi çevresinde türbeleri bulunan Horoz Dede ve Deve Dede' nin Kara hisar Kalesi' nin Türkler' in fethi sırasında şehit düşen kişiler olduğu bilinmektedir. Halk arasında anlatılan hikâyeye göre Kara hisar Kalesi' ni kuşatan Türk Birliği, gece ansızın hücuma kalkacaktır ve bunun için kendi aralarında birer şifre belirlemişlerdir. Hücum emri verildiğinde Deve Dede, deve sesi çıkararak, Horoz Dede de horoz sesi çıkararak askerleri harekete geçirecektir. Her iki komutan Kalenin fethi sırasında şehit olunca türbeleri şehit oldukları yere yapılır ve Horoz Dede ve Deve Dede diye anılmaya başlanırlar.
TARİH BOYUNCA BİR ANADOLU MUHAFIZI: AFYON KALESİ:
"Tarihin izlerini sürmek için büyük bir mirastır Afyon Kalesi. Bir şehre yakından bakmak ve onu tanımak istediğinizde kendinizi bulacağınız ilk yerin kayalar üzerinde yükselen bir kale olması bir tesadüf olabilir mi?... Tarihte korunma, gözlem ve savunma inşa edilen, günümüzde yerli ve yabancıların ilgi odağı olan kaleler, ziyaretçilerine kimi zaman bir efsaneyi fısıldıyor, kimi zaman da şairlerin dizelerine ilham kaynağı oluyor. Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemlerine şahitlik eden, Selçuklular Döneminde ise büyük öneme kavuşan Afyonkarahisar'da, volkanik kayalar üzerinde tam 3359 yıldır işte böyle bir kaleyi taşıyor. Arif NİHAT Asya' nın dizelerinde " GÖKYÜZÜNDE BİR BALKON" olarak betimlediği Afyonkarahisar Kalesi, coğrafi özellikleri, tarihi ve hikâyesiyle Ege' nin İç Anadolu' yla komşuluk eden topraklarını ziyaret etme isteği uyandırıyor. Afyonkarahisar, Türkiye' nin en zengin tarihi dokusuna sahip şehirlerinden biridir ve bu tarihin kalbinde, şehrin üzerinde yükselen görkemli Afyon Kalesi bulunmaktadır. Bu kale, Anadolu' nun birlerce yıllık tarihine tanıklık etmiş, medeniyetlerin geçiş noktasında stratejik bir öneme sahip olmuştur. Afyon Kalesi, sadece bir savunma yapısı olmanın ötesinde, şehrin simgesi haline gelmiş ve ziyaretçilerine tarih boyunca bir yolculuk vaat etmektedir.
AFYON KALESİ' NİN TARİHİ:
Selçuklular Döneminde KARAHİSAR KALESİ olarak bilinen Afyon Kalesi, 1573 yılında Osmanlı padişahlarından 2. Selim' in AFYONKARAHİSAR adını vereceği güne dek pek çok medeniyete tanıklık eder. M.Ö. 1340' lı yıllarda Hitit Kralı 2. Murşil' in Arzava Krallığına düzenlediği bir sefer sırasında inşa edilen kalenin o dönemdeki ismi ise "Yüksektepe Şehri" anlamına gelen HOPANUVA. dır. Bölgeye ve kaleye sahip olan her uygarlık tarafından mimarisi ve adı değiştirilen Afyonkarahisar Kalesi, bir sonraki dönüşümü Frigler zamanında yaşayacaktır. Tepenin eteklerine yerleşen Frig halkının "AKRONİO" adını verdiği kale, Lidyalılar, Persler, Helen, Bergama Krallığı, Romalılar ve Bizanslılar' ın egemenliğinde binlerce yıl ayakta kalır. Bizans İmparatorluğu, buraya " AKROENOS" yani YÜKSEK KALE diyecektir. Afyon Kalesi' nin kaderi de ismi gibi bir kez daha değiştiğinde tarih sahnesinde bu kez İstanbul'u fethetmek üzere yola çıkan Emevi Halifeleri vardır. Anadolu' daki seferler sırasında Afyon Kalesi birkaç kez el değiştirir ve Alpaslan'ın oğlu MELİKŞAH tarafından Selçuklu topraklarına katılır.
Kale, " DEVLETİN KARAHİSARI" adını da bu dönemde alır. 1392 yılında Osmanlı topraklarına, ardından Osmanlı Türk Birliğine katılan Kara hisar Kalesi, 1651 yılından bu yana bulunduğu şehirle aynı adı taşıyor. Tarih boyunca sayısız kuşatmanın hedefi olan ve yüksekliği 226 metreye ulaşan volkanik kayalar üzerine kurulu Afyon Kalesi' ni feth etmenin zorluğu da böylece efsanelere konu olmaya devam ediyor."
NOT: 1. Bölümü yazıp Afyon' a gönderdiğimizde kalede görevli Mahmut kardeşimiz, sesli olarak mesaj göndermiş ve "Nail ağabey, kalenin fotoğrafını, Aynur Ablanın fotoğrafını koymuşsun da benim fotoğrafımı koymamışsın yaaa!!!.." diyerek bana sitem ediyordu. Ben de bu kez Mahmut'la olan fotoğrafımızı koyuyorum. Yazımıza iki fotoğraf ekliyoruz.