KEKOVA ANTİK KENTİ ve PATARA'DA KUM TEPELERİ.
Değerli okurlar, Köyceğiz'imizin biricik TUR operatörü Nurican Güngör TUR ile önceden Datça ve Marmaris' e de tekne (deniz) turlarına gittiğimiz için KEKOVA adını duyunca hiç tereddüt etmeden bu tur için de hemen kendimize yer ayırttık. Günü gelince aracımıza atladığımız gibi ver elini KEKOVA... Aslında biz daha önce Kekova' ya kendi aracımızla gitmiş ve oraları fotoğraflayıp yazmıştık. Hatta Pellos, Antipellos, Demre, Myra, Limyra vb. antik kentleri de gezip yazmıştık. Ancak KEKOVA, yalnızca karada değil, çoğu kesimi deniz altında kalan antik bir kentti. Bu kez tekne ile gezip su altında kalan antik yapıları, kayaları da görüp fotoğraflayabilecektik. Sabahın 05.30' unda Köyceğiz'den kalkan aracımız, Dalyan, Ortaca, Dalaman ve Fethiye' den de yolcularını alarak doğuya doğru yol aldık. Seydikemer' de sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra yolumuza devam ettik. Tarih, Coğrafya, Deniz, Gök velhasıl kelam tüm âlem bizim mutluluğumuz için seferber olmuştu. Daha Fethiye' den çıkarken Tlos, Pınara, Letoon, Telmessos, Sdyma, Xanhos, Patara, Pellos, Antipellos. gibi Antik kentler, bize Antik bir çevrede hissettiriyordu. Akdeniz'in eski LİKYA yollarında o kıraç ve sıcak ortamında binlerce virajdan oluşan yollarının asfaltında saatlerce yol aldıktan sonra nihayet bembeyaz sera çadırlarıyla donatılmış düzlüklerdeki köyleri de geçtik ve birden kendimizi adalar ve yarım adalarla bezenmiş lacivert bir koyun karşısında buluverdik. Aracımızdan iner-inmez de hemen bizi bekleyen teknemize yerleştik. Teknemiz, 40 kişilik küçük ve şirin bir tekneydi. 10.30' da TEKNE TURUMUZ başladı. İlk önce sol yöne doğru ilerleyerek SİMENA KALESİ' nin önündeki koyda mola verdik. İsteyenler bu sıcakta 15-20 dakikalık bir tırmanışı göze alarak kaleye tırmandılar. Biz teknenin yanında kalarak yüzmeyi yeğledik. Devamla Hamidiye Koyuna girdik. Burası yüzmek için çok mükemmel bir koy idi. Ayrıca Osmanlı Döneminde Hamidiye Gemisi kış şartlarından dolayı bu koya girmiş ve kışın şiddetli geçmesinden dolayı aylarca burada kalmış. Ayrıca antik çağda kesilmiş kayaların yüzeyine TÜRK BAYRAKLARI işlenmiş. Oradan da GÖKKAYA KOYU' na geçiyoruz. Koyların denizi, denizin rengi, sıcaklığı anlatılır gibi değil. Oradan da kalkıp doğuya doğru ilerleyerek KORSAN MAĞARASI' nın önlerine geliyoruz. Burası önceden korsanların saklandığı, barındığı bir mağaraymış. Günümüzde ise AKDENİZ FOK' larının barınma ve üreme yeri olarak biliniyor. Burada yüzmek, mağaraya girmek yasak. Devam ederek ESMERALDA KOYU' na giriyoruz. Antalya'dan buralara gelen ilk MAVİ TUR gezi Teknesi ESMERALDA' nın adını almış bu koy. Her bir koyda yarım saat yüzdükten sonra demir alıp bir diğer koya geçiyoruz. Bir sonraki gördüğümüz ama yüzmediğimiz yer BATIK ŞEHİR. Burada da kıyıdaki kayalara oyulmuş antik kentin evleri, hamamları, su biriktirme kanalları, kuyuları, limanları, kayalara oyulmuş merdivenleri ve diğer kullanım yerleri açıkça görünüyor. Deniz altındaki "L" biçimindeki limanın kalıntısı bile açıkça görülebiliyor. Saat 16.00' ya doğru gelirken son koy olan AKVARYUM KOYU' da geliyoruz. Gerçekten de tam bir akvaryum, su öylesine lacivert, öylesine temiz/şeffaf ve sıcak ki, diğer tüm tur tekneleri buruya dizilmiş. İnsanlar mutlu, çocuklar/gençler cıvıl cıvıl denizde zevkle yüzüp oynuyor ve eğleniyorlar. Geçtiğimiz bütün kıyılarda antik çağın kayalara işlenmiş çalışmalarının izlerini görebiliyoruz. Yapacaksanız buraya bir gezi yapın ve tarih, coğrafya, deniz, gökyüzü, hava, su. Bütün güzellikleri bir arada görün ve yaşayın. Görmeden, yaşamadan biz ne kadar anlatmaya çalışsak nafile.
Kekova, Antalya ilinin Demre (Kekova'ya 50 km uzaklıkta) ve Kaş (Kekova'ya 35 km uzaklıkta) ilçelerinin arasında bulunur. Üçağız ve Kaleköy'e yakın olan Kekova her iki yerleşim yerinin de önünü bir duvar olarak kapatır. Kekova Antik Kenti ve Kekova Batık Şehri, birden fazla unsuru da içine alan uzun bur tarihe sahip ve şaşırtıcı görkemiyle bizi şaşırtan bir SİT ALANI' dır. Bu yüzden de Kekova'ya yapılacak geziler, günübirlik olmaktan ziyade birkaç güne yayılan planlan halinde yapılmalıdır.
KEKOVA ANTİK KENTİ TARİHİ: Bu antik kentin ismi ilk defe XIX. Yüzyılın başında CRAMER tarafından duyurulmuştur. Ancak Kekova, çoğu kez kaynaklarda KAKAVA olarak geçmektedir. Kekova adı, sadece Kekova için değil, çevresindeki bölgeler için de kullanılmıştır. Çevresinde Aperlai, Tyberissos, Apollonia, Simena ve Theimussa, Istlada gibi isimlere de denk geliriz. Bunlardan biri olan Tirmisin Ovasına bakan Tyberissos Antik Kentinde lahitler ve kaya mezarlarına rastlanır. Kalıntılardan yola çıkarak kalıntıların Helenistik ve Roma dönemlerinden gelme oldukları bilinir. Akropolün tepesindeki ve güneydeki Apollon Mabedi kalıntılarından yola çıkarak Bizans döneminde bir kilise de yapılmıştır. Çevrenin hâkim olduğu bütün yerleşim alanları herhangi bir siyasi çatışma olmadan bütün halinde Likya Birliği içinde kendilerini tespit etmişlerdir.
Kekova Adası üzerinde ve aynı zamanda da Kekova sularına gömülmüş olan birçok kilise, tersane, dükkânlar, evler gibi mimari yapıların kalıntılarına rastlamamız mümkündür. Bu bölgedeki yerleşim alanların hâkim olduğu kalıntılar, Helenistik dönemden bu yana bu çevrede bulunan birçok kentte de kullanılmış olduğundan tarihi bakımdan oldukça geniş bir yer kaplayan Kekova hakkında kalıntı ve bulguların çoğu, günümüze dek varlığını sürdürememişlerdir. Fakat hala daha birçok Kekova Antik Kenti eserleri görülebilmektedir. Kekova Adası, İtalyan işgalinden sonra 1932 yılında Türkiye' ye bırakılmıştır. 1990 yılında da Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından koruma altına alınarak SİT ALANI olarak ilan edilmiştir.
KEKOVA BATIK KENTİ TEKNE TURU NASIL YAPILIR? Kekova'ya yapacağınız tekne turları özellikle Kekova Batık Şehri hakkında bilgi toplamanız için oldukça elverişlidir. Tekneler, hem ÜÇAĞIZ, hem de Kekova' dan kalkmaktadır. Tekne turlarına tabi ki, Kekova Batık Şehri olmak üzere Tersane Koyu, Akvaryum Koyu, Kaleköy ve Hamidiye koylarına ziyaret yapılabiliyor. Dilerseniz Tersane koyunda küçük bir mola verip yüzmenin tadına varabilirsiniz. Aynı zamanda adından da anlaşılacağı üzere Akvaryum koyu da yüzmek için berrak deniziyle sizi fazlasıyla memnun edecektir. Salyangoz Koyu, Tersane Koyu ve Akvaryum Koyu gibi yüzebileceğiniz koylardan biri değildir. Daha çok saklı bir cennet havası olan ve labirenti andıran Salyangoz Koyu, yeryüzündeki cennetle tanışmak isteyenler için birebirdir. Ayrıca akşam dönüşte bir de Patara' da KUM TEPELERİ' ne uğradık. Aman ne müthiş bir manzaraydı gün batımı Kum Tepeleri. Türkiye' nin bütün çöl filmlerinin çekildiği Tepeler. Araçlardan, insanlardan geçit yok, öylesine kalabalık, öylesine cazip 18 km. lik . Patara sahili. En iyisi siz de bir gidip görün ve ne demek istediğimizi anlayın. Ama gün batımında.
NOT: "Yediğin/içtiğin senin olsun, bana gördüklerini anlat" şiarı gereğince biz genelde yiyip içtiklerimizi pek anlatmayız. Ancak buradaki durum ölye bir şey değil. Yıllardan beri Bodrum' da, Gökova' da, Marmaris' te, Köyceğiz' de, Göcek' te, Datça' da ve son olarak da KEKOVA' da (Kekik Ovası imiş yöredeki adı) TEKNE TURLARI' na katıldık. Öğle yemeğini teknede verirler ve yemekte bir parça tavuk/balık, biraz salata, biraz da makarna verirler. Doyurucu olsun diye bir parça da ekmek. Burada gördüğüm yemek menüsünü hiçbir yerde görmedim. İki çeşit salata, biri baharatlı, biri sade iki çeşit bulgur pilavı, bezelye, yoğurtlama/kızartma, kulak makarna ile yapılmış enfes bir mantı, spagetti ve mangalda tavuk, .. Bir de ekmek, etti mi on çeşit. Üstelik bunlar "AÇIK MUTFAK" olarak önünüze konuyor. İsteyen istediği kadar alıyor. Kaptan' a söylemek zorunda kaldım;" Arkadaş, bu ne mükemmel bir sofra, yemeklerin lezzeti, tadı enfes. Bunu ben yıllardır tekne gezilerine giderim hiçbir yerde görmedim. Bizim Muğla çevresinde yoktu, Bu Antalya taraflarında mı geldi. Yoksa sadece burada mı böyle?" Kaptan, " Bu bize has bir durumdur. Bunları akşamdan hanım evde yaptı, ben sadece burada ısıttım!" Dedi. Tavuklar da zaten gözümüzün önünde mangalda yapıldı. Helal olsun kaptana. NOT: Yazımıza iki de fotoğraf ekliyoruz.