KERİMOĞLU YÖRÜK ÇADIRLARI ÇALIŞ/FETHİYE

                Değerli okurlar, şu korona belasından ve son günlerde de benzin/mazot fiyatlarının fahiş artışından dolayı aracımıza yakıt koyup da şöyle gönlümüzce bir yerlere gidemez, yerimizden kıpırdayamaz olduk. Uzaklara gidemiyoruz, bari yakın bir yerlere gidelim de yeni konular bulup yazalım diye düşündük. Aracımıza atlayarak önce KERİMOĞLU YÖRÜK ÇADIRLARINA sonra FETHİYE BELEDİYE BAŞKANLIĞINA daha sonra da ENVER YALÇIN YÖRÜK ÇADIRINA uğradık. Gerekli materyali/ürünü toplayıp döndük. Aslında biz, bu çadırları daha önceleri gezip/görüp yazmıştık. Ancak bu kez bir başka çalışma için araştırmak amacıyla gittik. Çok da iyi oldu. Kendisinden Yörük Çadırlarının Kuruluş Öyküsünü istediğimiz İsmail UZUNOĞLU, bize özetle şu bilgileri verdi:

 " Ben 1961 doğumlu İsmail UZUNOĞLU, Seydikemer Yörük/Türkmen Kültür Derneği Başkanı. Muğla İl Bey Türk Dünyası Yörük/Türkmen Birliği Genel Başkan Yardımcısı, Toroslar Yörük/Türkmen Federasyonu ve Fethiye Dernek Başkan Yardımcısı, Toroslar Yörük/Trürkmen Federasyonu görevlerini yürütmekteyim." Uzunoğlu, kendisini kısaca tanıttıktan sonra çalışmalarını şöyle özetliyor.

 "Ben, Kerimoğlu İsmail UZUNOĞLU. Muğla Seydikemer Kayabaşı Köyü'nde doğmuşum. Köyümüzün kurucusu babamın babası Kerim UZUNOĞLU, konar/göçer hayattan yerleşik hayata obasıyla gelmiş, Yayla Kayabaşı Köyü'nü kurmuştur. Köyün kurucusu olduğu mezar taşında da yazar. Kayabaşı Köyü Batı Torosların ulu geçidi Güğü Beli berisinde ve kuzeyinde kalır. Muğla'ya bağlıdır. Güğü Beli' nin hemen arkası güney kısmındaki ilk köy de Antalya'ya bağlıdır. Güğü Köyü'nün yeni adı YAPRAKLI' dır. Anamın babası Güğü' lü Mehmet Efe dedemin köyüdür. Yörük Beyi ve Efesi olan dedelerim, bu civarlarda atları ve sürüleriyle, hayvanlarıyla, obalarıyla yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Çocukluk ve gençlik yıllarımda çobanlık yaptım, çift/çubuk, harman/derman. Akla ne gelirse çalışmakla ilgili her işi yaptım. Küçük yaşta müziğe karşı çok ilgim vardı. 13 yaşlarında üç telli bağlama çalmaya başladım. TRT'ye kazandırdığım kendi bestelerim de vardır: "OMAR DAYININ GATIRI/NEYİ SARSAN GÖTÜRÜ" gibi. 1987 yılında Ölüdeniz yolunda KERİMOĞLU RESTORANTI açtım. Daha o yıllarda atalarımızın, dedelerimizin etnografik değerlerini(ürünlerini) toplamaya başladım. Giyim/kuşam, tarım aletleri, kağnı arabası tekeri, yaba, yayık, galbır/elek, heybe/torba, halı/kili, gap/gacak ne varsa bütün Yörük yurtlarından, köylerden toplayıp 1999 yılında Fethiye Çalış Plajı kıyısında 3000 metre kare üzerine "KERİMOĞLU YÖRÜK ÇADIRLARI ve YÖRÜK KÖYÜ MÜZESİ' ni kurdum. Bu müze Türkiye' de ilk kurulan şahsi Yörük Müzesi' dir. Müzemizde takriben 17 bin civarında etnografik eser bulunmaktadır. TRT Belgesel kanalında ve birçok ulusal kanallarda ve bölgesel/yerel tv kanallarında müzemize yer verilmiş, müzemizde çekimler yapılmıştır. Üniversitelerden hocalar, öğrencilerini getirip ziyaretlerde bulunmuşlardır. Yine İlköğretim öğrencileri, ortaöğretim öğrencileri olsun öğrenciler gelir müzemizi ziyaret ederler. Yurt içinden ve yurt dışından yılda yaklaşıl 80/100 bin civarında ziyaretçi gelip müzemizi gezip bilgi edinmektedirler."

Şahsen ben bu etnografik eserlerin bulunduğu salonları gezerken çocukluğuma/köyüme döndüm. Uzunoğlu, müzesinde ekin biçen, harman döven, koyun güden, kuyudan su taşıyan, yemek pişiren, sofrada yemek yiyen, dikiş diken, örgü ören, semer/eyer yapan, ocak başında demir döven, çeyiz hazırlayan, elbise diken, insanları; kadınları, kızları maketler/minyatürler halinde hazırlayıp gösterime sunmuş. Kağnı tekerleri, çeşit çeşit radyoları, ev eşyası, oturma grupları, el işi örnekleri, giyim/kuşam, halı/kilim, şal örnekleri vb. binlerce etnografik ürünü toplayıp müzesini zenginleştirmiş. Gezmekle, görmekle, fotoğraflamakla bitiremiyorsunuz. Ayrıca hazırladığı levhalarla ziyaretçileri bilgilendirmeye de çalışmış. Şöyle:

"Yaylalarda yaşayan Atalarımız, YAYLALARIN DA YAYLASI olan Batı Toroslar' ın ünlü geçidi GÜĞÜ BELİ  ve çevresindeki yurtlarda; sürüleri, atları, develeri, koyunları, kuzuları, kedisi, köpeği, ineği, buzağısı, tosunu, düvesi, çoluğu/çocuğu ile keçi kılından Yörük ÇADIRINDA, deve tüyünden TURLUK ÇADIRI' nda, keçeden ALACAK' ta ve ardıç kabuğundan yapılmış GABAK DAM' da yaşamlarını sürdürürlermiş. Günümüzde çok az da olsa hala burularda yaşayan YÖRÜKLER vardır. DEDELERİM GÜĞÜ'LÜ MEHMET EFE ve SARI KERİM AĞA da bu yaylalarda yıllarca obalarıyla yaşamış, hüküm sürmüş ve bizlere eşsiz kültür miraslarını bırakmışlardır. Onların yurtlarını, komşu yurtları ve kültür miraslarını bu çadırlarda sergilemeye çalıştık. Kültürümüz adına tüm ziyaretçilerimize "HOŞ GELDİNİZ!" der saygılar sunarım. "

GÜĞÜ'LÜ MEHMET EFE' nin YURTLARI: 1-Çardak Yaylası, 2-Boz Belen, 3-Efe'nin Mezarı, 4-Atlı Çayır, 5-GIZILDAŞ ve İNİ, 6-Musa Dağı, 7-Akmuğar Yurdu, 8-Oluklu Sivrisi, 9-Efe' nin Ana Yurdu, 10-SARIMUĞAR YURDU, 11-ÇİÇEKLİ, 12-YEŞİLDAŞ, 13-ATARİN DÜZÜ, 14-OKUMA DAŞI, 15-CINGIRIK.

SARI KERİM AĞA' NIN YURTLARI: 1-GÜĞÜ BELİ YURDU, 2-HAVUTLU YURDU, 3-ÇİFTEMUĞARLAR YURDU, 4- BARAKBURUN TEPESİ, 5-KUŞMUĞARI YURDU, 6-BALDIRAN DÜZÜ, 7-UZUN AĞIL, 8-TORULU YURDU, 9-TOKAT DAŞI YURDU, 10-UZUN ÇAYIR.

KOMŞU YURTLAR: 1-HACI VELİ HOCA YURDU, 2-KEL TEVFİK YURDU, 3-GARA ALİ YURDU, 4-ARZİCA YURDU, 5-KÖROĞLU YURDU, 6-OKKA'CA YURDU.

MUAMMER AĞA' DAN DUYDUĞUM ATA SÖZLERİ: "Yörük Göçü Yolda Düzelir-Etrafsız İnsan, Yurtsuz Yörüğe Benzer-Gevşek Tükürüğün Sakala Zararı Vardır.-Saç Tava Gelir, Hamur Tükenir/İşler Yoluna Girer Ömür Tükenir. Asıl Azmaz, Bal Kokmaz, Kokarsa Yağ Kokar; Aslı Ayrandır. Alma Soysuzun Soylusunu, Eninde Sonunda Soyuna Çeker, Soysuz Olur-Al Soylunun Soysuzunu, Sonunda soyuna Çeker Soylu Olur-Açın Garnı Doydu mu Gözü Yolda Olur.-Para ile Çekilen Tetik, Geri Teper.-Bilmediğin Dağın Otunu Yiyip de Acı Acı Meleme- On Koyun Bi Koç, Bul Yurdunu Göç.-On Koyun Bi Teke, İster Bi Pıynarlı Tepe-N'arasın Hacı Hasan'da Gav/Çakmak-Bokla Yapılan Sidikle Yıkılır-İte Dalaşmaktansa Çalıyı Dolaşmak İyidir-   Minnetli Çeşmeden Su İçmem-Harman Gabarı İleşber Gubarı Gara Kileye Sor Habarı- Gancık Dostun Olacağına Mert Düşmanın Olsun.

                Biz araştırmalarımızı, ziyaretimizi bitirip ayrılacağımız sıra Kerimoğlu; "Hocam, sıcacık Tarhana çorbamız var, içer misiniz?" Diye soruyor. Ya Kerimoğlu! Hava da buz gibi zaten, hiç hastaya çorba sorulur mu? Hemen dönüp birlikte oturup çorbalarımızı içiyor ve Kerimoğlu Yörük Çadırlarından ayrılıp Fethiye' içine doğru yol alıyoruz. Çünkü Başkan'la görüşeceğiz. Randevumuz var.

YAZARIN DİĞER YAZILARI