TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK JEOPARKI: Jeopark, yeryüzü şekilleri ve jeolojik özellikleri açısından uluslararası öneme sahip koruma, eğitim ve sürdürülebilir kalkınma faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bütüncül bakış açısıyla yönetilen sınırları belli coğrafi alanlardır. Jeoparklar, jeositlerin(Ulusal veya uluslararası düzeyde öneme sahip, doğal olay veya süreçler sonucu oluşmuş, genellikle görsel açıdan öneme sahip, kaya topluluğu) korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını amaçlayan birer koruma alanı, aynı zamanda yöre halkının sosyal ve kültürel kalkınmasını hedefleyen birer sürdürülebilir kalkınma alanıdır. Jeomirasın korunmasının yanında Jeoparklar, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanımı, iklim değişikliklerinin etkilerinin azaltılması ve doğal afetlerle ilgili risklerin azaltılması gibi konularda da toplumun bilinçlenmesini ve farkındalığının artırılmasını amaçlar.
KULA-SALİHLİ JEOPARKI: Batı Anadolu-Ege eşiğinde, Manisa İli sınırları içerisinde yer alan jeoparktır. Yaklaşık 300 km kare alanı kaplayan Kula-Salihli jeoparkı sahası, ekseriyeti Kula sınırları ile Sandal Beldesi, Gökçeören (Menye) Beldesi, Adala Beldesi ve Gökeyüp beldeleri içinde kalmaktadır.
JEOLOJİK KONUM: Batı Anadolu Alp-Himalaya dağ oluşum kuşağı içinde yer almaktadır. Alp-Himalaya dağ oluşum kuşağı, Afrika, Arabistan ve Hindistan levhalarının kuzeye doğru hareket etmesi ve Avrasya Levhası ile çarpışmaları sonucunda meydana gelmiştir. Türkiye'nin tektonik zaman aralığı Doğu Anadolu' da kabuk kalınlaşması ve kısalmasına neden olan kıtasal çarpışmayla (Avrasya-Arap Plakaları) karakterize edilmektedir.
OLUŞUMU: Arap Levhasının güneydoğudan yaptığı bindirme sonucu Anadolu Levhası batıya doğru hareket eder. Helen zonunda (Bölge, iklim kuşağı) duran batıya gidiş, doğu-batı genişlemesine sebep olmuştur. Bu genişlemeler sırasında yer kabuğunun parçalanması sonucu 300 m. Kare alanda rift volkanizması oluşmuştur. Kula çevresinden Adala ve Demirköprü Barajına kadar uzunluğu yaklaşık 36. Genişliği yer yer 14 km. yi bulan kuzey-batı, güney-doğu istikametli bir yörede arazinin en göze çarpan unsurlarını volkanik şekiller meydana getirir. Bunlardan bazıları dün oluşmuş gibi tazedir. Koniler, kraterler, vadileri takiben uzanan büyük lav kuleleri ve çok yaygın bir tefra (asidik küllerin bitki örtüsünü yok etmesi) örtüsü ile her yörenin ilgisini çeken bu saha, Türkiye'de genç volkanizmanın büyük ölçüde bulunduğu başlıca alanlardan biridir.
Antik coğrafyacı STRABON, bölgeyi incelemiş, Coğafya adlı eserinde "KATAKEKAUMEME" (Yanık Ülke) şeklinde tanımlamıştır. Bu reliyef (Yeryüzü biçimlerinin kabartılarını, çukurluklarını ilk bakışta gösterecek şekilde çizilmesi/Harita) geçen yüzyıl ortalarına doğru Hamilton ve Strrickland tarafından da araştırılmıştır. Onlara göre bu yöre tersiyerde de volkanik faaliyetlere sahne olmuş ve bu faaliyetler posttersiyerde başlıca üç aşama halinde devam etmiştir. Posttersiyer volkanizmanın ilk Aşamasında Gediz-Gömük vadisinin iki tarafındaki yaylaları örten ve üst üste iki akıntıdan meydana gelen plato bazaltları oluşmuştur. Bunu takiben vadiler yarılmış ve ondan sonra da kısa aralıklarla ikinci ve üçüncü aşamalar oluşmuştur. İkinci aşamaya ait volkanik şekiller çok aşınmıştır. Mevcut konilerin yamaçları basık, kraterler belirsizdir. Yamaçlar bitkilerle kaplıdır. Yine bu aşamaya ait lav akıntılarının yüzeyinde pedojoniz (aşınma) çok ilerlemiştir ve buralar tarla olarak kullanılmaktadır. Oysaki üçüncü aşamaya ait koniler, dik, bitkiden mahrum, lavlar tazedir. Araştırmacılara göre sahadaki volkanik konilerden ancak üçü (Kula/Devlit, Kara Devlit ve Kaplan Devlit) bu en yeni aşamaya aittir.
Manisa iline bağlı Kula ve Selendi ilçeleri arasında yer alan Kula Volkanik Jeoparkı inceleme alanı yaklaşık 1800 km kare bir yer kaplar. Kuvaterner yaşlı Kula Volkanizması, 3 ana evrede gerçekleşmiştir. 1. Evre bazalt akıntıları, 1. 1 milyon yıl önce oluşmuştur. "Burgaz Volkanitleri" olarak bilinir. 2. Evre "Elekçi Tepe Volkanitleri olarak adlandırılmıştır. 3. Ve son evre tarihsel dönemlere kadar devam eden koniler, maarlar (Püskürme veya patlamayla birlikte lav ve magmanın oluşturduğu, geniş, hafif, kabarmış bir kraterdir. Maar, tipik olarak suyla oluşan sığ krater gölü) ve lav akıntılarından oluşan en genç volkanik ürünlerin bulunduğu "DİVLİT-TEPE VOLKANİTLERİ" dir. İlk volkanik etkinlikler, Neojen sonunda başlamış, Neojen olguları arasında ve Neojen olgularını örten lav akıntıları bu evrede meydana gelmiştir. Bu evreye ait bazalt lav akıntıları ve piroklastik (Volkanların çıkış malzemelerinden yüksek enerjili püskürmelerinde toz halinde kayalar, lav ve cam parçaları açığa çıkarırlar. Püskürme ile açığa çıkan bu malzemeler, piroklastik malzeme olarak adlandırılır) malzeme örtüsü yer yer siyah, koyu gri kızıl renkli ve gözenekli olup yaklaşık 30-40 metre kalınlığa sahiptir. Volkanik malzemenin arazideki yayılışı ile yörenin fluvyal (Fluvyal depo yada sedimanla , nehir tarafından taşınan ve bir alanda depolanan sedimanı ifade eder.) aşınımı birlikte yorumlandığında bu evreye ait volkanik malzemenin yaşının 2,5 milyon yıl olduğu ve üst Ploseni(Aşınım yüzeyi) kapsadığı kestirilebilir.
TARİHÇE: Kula-Salihli jeoparkı sahası, jeolojik, kültürel ve arkeolojik zenginliğinden dolayı antik dönemlerden günümüze dek pek çok seyyahın ve araştırmacının ilgisini çekmiş ve eserlerine konu olmuştur. Keppel (1830), Hamilton ve Stricktland (1841), Texler (1862), Bresh ve Premerstein (1891), Washington (1900), Philippson (1914) bunlardan yalnızca bazılarıdır. Kula ve çevresinde peribacalarından karstik mağaralara, kanyonlardan volkanik konilere pek çok doğal miras bulunmaktadır. Üstün nitelikli jeolojik ve jeomorfolojik mirasın yanı sıra Kula, çok iyi korunmuş Osmanlı kent mimarisiyle zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir. Prehistorik insan ayak izleri ile birlikte tüm volkanik yapı ve şekiller ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel, kültürel, rekreasyonal ve turistik amaçlara hizmet edebilecek değerde doğal ve kültürel unsurlardır.
Kula'nın jeopark ilan edilme sürecinin 10 yıllık bir geçmişi vardır. Bu süreçte çeşitli araştırmacılarca pek çok değerli eser ortaya koyulmuş olsa da planlama hataları ve tecrübe yetersizliği nedeniyle bu girişimlerin tamamı sonuçsuz kalmıştır. 2011 yılında Kula Belediyesi, himayesinde ve jeopark uzmanı Dr. Erdal GÜMÜŞ koordinatörlüğünde hayata geçirilen "Kula Volkanik Jeoparkı Avrupa Jeoparklar Ağı Başvuru Eylem Planı 2012" inisiyatifi neticesinde nihayet 4 Eylül 2013 tarihinde Kula Volkanik Jeoparkı, Türkiye'nin ve Avrupa'nın ilk ve tek UNESCO Jeoparklar Ağı Üyesi ilan edilmiştir. NOT: Kula'da Peri bacaları ve Jeoprklardan sonra daha yazacağımız önemli konular var Bekleyin.