"KARABURUN'DAYIM. YUMUŞAK TOPRAKTAN ILGIT ILGIT ESEN NERGİS KOKUSU SICAĞA, TAŞLARA, OTLARA, AĞAÇLARA, İNSANLARA, BÖCEKLERE, KUŞLARA SİNER." Y. KEMAL
Değerli okurlar, Karaburun' daki NERGİS FESTİVALİ' ni gezip de oradan ayrılınca doğruca MORDOĞAN' a geliyoruz. Havada yavaştan bir çisenti başlamış ve renk renk şemsiyeler açılmıştır. Tur idaresi bize bir saatlik bir süre vermiştir sahili gezmemiz için. Mordoğan, küçük, şirin bir balıkçı kasabası. Rengârenk şemsiyelerimizi açarak doğruca sahildeki Balıkçı Heykeline gidiyor ve orada topluca fotoğraf çekiliyoruz. Bu heykel, kucağında orfoz balığının başı olan büyükçe bir heykeldir. Otobüste Rehberimiz soruyor; 'Mordoğan adı nereden geliyor bilen var mı?' diye. 'Güneşin doğuşu sırasında doğada oluşan renkler dolayısıyla' diyeceğim ama Mordoğan İzmir'in batısında. Burada olsa olsa güneşin batışı dağlara yansıyabilir. Oysa iş öyle değilmiş, gerçekten de Karaburun Yarımadasının burnu döne döne kuzeye doğru yönelmiş, sağ yandaki yamaçları da güneşin sabah ışıklarını görüyor. Güneşin sabah ışıkları, dağlara, yamaçlara, vadilere vurdukça doğada oluşan bin bir renkteki çiçeklerin oluşturduğu görüntü insanı sarhoş edecek bir armoni ile doğayı süslemiş. Burada önemli efsaneler var, bakın neler;
ECHO ve NARKİSSOS EFSANELERİ: Efsaneye göre EKHO adında SU PERİSİ (nympe) bir kız yaşarmış Karaburun'da. Bu su perisi bütün gün doğada Çiçekli Kırların içinde dolaşır karşısına çıkan periler, satirler, tanrılar ve tanrıçalarla konuşarak zamanını geçirirmiş. Çok konuşkan bir su perisi olan EKHO' nun yolu bir gün MORDOĞAN' a düşmüş. Burada yakışıklı mı yakışıklı, alımlı mı alımlı fani bir delikanlı ile karşılaşmış. Ekho, oracıkta bu delikanlıya birden âşık olmuş. Hemen bu delikanlıyı araştırmış ve onun hakkında bilgiler edinmiş çevredeki su perilerinden. Diğer su perileri EKHO' nun Narkissos' tan bahsettiğini anlayınca hemen uyarmışlar EKHO' yu ve demişler ki; "Ölümlülerin en yakışıklısıdır Narkissos. Tanrılar, Tanrıçalar ve bütün ölümlüler onun peşinden koşarlar fakat o kimselere dönüp de bakmaz bile. Boşuna bu umutsuz aşk ile vakit kaybetme, kendini de boşuna tüketme." Narkissos hakkında bu bilgileri edinen EKHO, temkinli davranarak her gün âşık olduğu delikanlı Narkissos' u görmeye, uzaktan da olsa onu seyretmeye başlamış. Aşkının karşılık bulmasını arzulayan EKHO, sonuç ne olursa olsun sevdiği adam Narkissos' a aşkını ilan etmeye karar vermiş. Narkissos ile buluşmaya giderken yolda Tanrıça HERA ile karşılaşmış. Hera da o sırada kocası ZEUS' un su perileriyle çapkınlık yaptığını haber almış ve onu suçüstü yakalamaya gidiyormuş. Yolda EKHO' ya rastlayınca, çok konuşkan olan EKHO, Tanrıça Hera ile uzunca bir sohbete başlayarak HERA' yı lafa tutmuş. Tanrıça' nın ne kadar güzel ve kudretli olduğunu anlatmış durmuş. Gururu okşanan HERA, ise orada uzun süre oyalanmış. Fakat sonra ZEUS' u yakalamaya gittiğinde onları bulamamış ve onları kaçırdığı için çok öfkelenmiş. Onu lafa tutup oyalamasından dolayı geriye gelerek EKHO' yu bulup cezalandırmış. HERA, EKHO' nun konuşma yetisini elinden alıp onu KEKEMELİK ile cezalandırmış, lanetlemiş. Zavallı EKHO, artık karşısındaki kişinin son sözlerini tekrar eden bir kekemeye dönüşmüş. Bu vaziyette sevdiği Narkissos' a varmış ve aşkını ilan etmek istese de bunu bir türlü başaramamış. Narkissos ise kendisine aşkını sunan EKHO' yu "Git başımdan." "Beni yalnız bırak" gibi sözlerle yanından kovmuş. Karşısındaki son sözlerini tekrarlayan EKHO' da "Git başımdan". " Beni yalnız bırak." Diyerek oradan ayrılmak zorunda kalmış. Kara sevda düğümü ile kırk düğüm olan EKHO, aşkına karşılık bulamayınca kahrolmuş ve kendisini dağlara vurmuş. O gün bu gündür EKHO, dağlarda, mağaralarda gezen ve konaklayan yolcuların son sözlerini tekrarlayıp durmuş. Dağa karşı bağıranların son sözleri, EKHO tarafından tekrar edilerek aks-i seda halinde yankılanmaktadır. Bu arada Narkissos da aşk Tanrısı Afrodit' e âşıktır. Narkissos' un bu aşkı Afrodit'i oldukça rahatsız etmektedir. Her gelen kızın kalbini kıran Narkissos' u cezalandırmaya karar verir. Bu işle de oğlu EROS' u görevlendirir. Narkissos' u en çirkin ölümlüye âşık etmesini ister. Eros, Narkissos' u izlemeye başlamıştır bile. Narkissos, uzun süren bir av takibi sonrası bir göletten su içmek için eğilir suyun üzerine (Ne olduysa o an olur). Eros, okunu yanlışlıkla atar ve Narkissos' u suda kendi yansımasını izlerken vurur. (Acaba gerçekten yanlışlıkla mı?) Narkissos, suda yansıyan siluetine/suretine deliler gibi âşık olur. Bundan sonra Narkissos' un kendini beğenmişliği saplantı derecesine dönüşmüş ve Narkissos, zamanının tamamını yansımasını izleyerek geçirmeye başlamıştır. Bu tutku öylesine onu esir etmiş ki, çok geçmeden sudaki yansımasına daha yakın olmak için suya eğildiğinde suya düşerek boğulmuş. Narkissos' u seven bütün ölümlüler, bu duruma çok üzülerek Aşk Tanrıçası Afrodit'e onu ölümsüz kılması için yalvarırlar. Afrodit ise bu isteği geri çeviremez ve Narkissos' un suya düştüğü yerde onun bedeninden Nergis Çiçekleri yaratır. Raviyan-ı ahbar, şöyle rivayet ederler kim, bu hikâye (efsane olmalı) İzmir'in Karaburun ilçesine bağlı MORDOĞAN kasabasında yaşanmıştır. Mordoğan adını kendini beğenmişliğinin kurbanı olan Narkissos' tan miras kalan çiçeğinden alır. Mordoğan 70 çeşit mor renkte çiçeğe ev sahipliği yapmaktadır. Karaburun ilkbaharda adeta bayramlık giyer gibi mavinin, sarının envaı çeşidine bürünerek görenlerin başını döndürecek güzellikte manzaralar ve hoş rayihalar(kokular) sunar gezginlerine. Bu nedenle her yıl Ocak ayında İzmir Karaburun' da NERGİS ÇİÇEĞİ FESTİVALİ düzenlenmektedir.
BİR DİĞER VARYANT: Kithairon Dağında yaşayan güzel sesli bir su perisi olan ECHO, ZEUS' un gönlü ne zaman nympelerle (genç ve güzel su perileri) vakit geçirmek istese ECHO' yu karısı HERA' nın yanına göndererek onu oyalamasını istiyordu. Ancak Hera, bu durumun farkına vardı ve Echo' yu cezalandırdı. Hera' nın lanetiyle artık karşısındaki konuşursa konuşabiliyor, karşısındakinin söylediği son kelimeleri tekrarlayabiliyordu.
YAKIŞIKLI AVCI: NARKİSSOS: Efsaneye göre doğduğunda annesi, bir kâhinden kehanette bulunmasını istedi. "Ömrü uzun olacak mı?" diye sordu ve kâhinden "Kendini bilmediği sürece oğlunun ömrü uzun olacak:" yanıtını aldı. Nymp Liriope' nin oğlu Narcissus. O kadar yakışıklı ki, ona âşık olan hiç kimseye karşılık vermiyordu. Bir nehir kıyısında avlanan Narcissus' u gören Echo, ona daha ilk görüşte âşık olur. Bir ağacın arkasına saklanan Echo, "Kim var orada?" diye soran Narcissus' a lanetinden dolayı konuşamaz ve "orada, orada:" demek zorunda kalır. Kollarını açarak aşkına koşan Echo, Narcissus' un karşılıksız tavrı ile karşılaşır ve ona peşini bırakmasını söyler. Narcissu' u aklından çıkaramayan Echo, günden güne çektiği karşılıksız acısı ile erir, tükenir ve ölür. Vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda yankılara dönüşür. Echo' nun düştüğü bu duruma sinirlenen Olympos Dağı'ndaki Tanrılar, Narcissus' u cezalandırırlar. Bir gün avlanırken dinlenmek için bir nehir kıyısına gelen Narcissus, su içmek üzere suya eğildiğinde suda kendi yansımasını görür ve o an dona kalır, kendi siluetine âşık olmuştur. Ne su içebilen, ne yemek yiyebilen Narcissus, tıpkı Echo gibi günden güne erimeye başlar ve ölene dek kendini seyreder. Olduğu yerde kendi yansımasına bakarak çaresizlik içinde can verir. Narcissus' un bedenini gömmek isteyenler, onu bulamazlar, öldüğü yerde güzel bir çiçek vardır. İşte bu çiçeğe Narcissus' un adı verilir; "NERGİS ÇİÇEĞİ:"
NOT: Bu efsaneleri anlatanlar, Echo' nun kimliğinde çok laf edip boş konuşmanın(gevezeliğin), Narkissos' un kimliğinde ise egoistliğin (kendini beğenmişliğin) zararlarını öne çıkarmaktadırlar.