SİYABENT ve XECE DESTANI.
Değerli okurlar, geçenlerde tv. de kültürel bir programı izlerken Muş ilinde MALAZGİRT SAVAŞI tarihinden bahsederken o yörede geçen bir de efsane/öykü/anlatı ( dan söz edildi. Bayılırım böyle anlatı türlerine. Genelde bir ağanın, beyin ya da paşanın kızına o beyin /paşanın kapısında çalışan bir işçi, bir çoban, bir ırgat, bir garip âşık olur. Kız da bu garibi sever, bu aşk gizliden gizliye bu gençleri sarar ve sevda harlanarak bir kara sevdaya dönüşür. Dağ başındaki dumanın gizlenemediği gibi böylesine aşklar da bir türlü gizlenemez ve açığa çıkar. Garibim, kızı babasından isteme cüretini gösterirse de (bu durum çoğu zaman mümkün olmaz) Ağa ya da beyin hışmına uğrar. Oğlan, ya intihar eder, ya öldürülür ya da ölür. Bunu gören kız da intihar eder ve bu onulmaz aşk halk arasında yayılır ve masal, efsane, öykü, destan şeklinde bir anlatıya dönüşür yıllarca anlatıla anlatıla ulusal/uluslararası bir yapıya dönüşür ve bu olayın hem türküsü yakılır hem de anlatısı yayılır. Hatta filmi de yapılır. Bizim bildiğimiz başlıca örnekler şunlardır:
1-Kerem ile Aslı.
2-Ferhat ile Şirin.
3-Leyla ile Mecnun
4-Arzu ile Kamber
5-Tahir ile Zühre
6--Mem ile Zin.
7-Siyabent ile Xece.
8-M.Antonius ile Kleopatra ve daha niceleri.
SİYABENT İLE XECE DESTANI;
Siyabend ü Xece, bir aşk destanı, Kürtlerde yüzyıllardır süregelen bir geleneğin dengbejliğin günümüze taşıdığı sözlü edebiyat kültürünün en güzel örneklerinden biridir. Destanın bir diğer adı; Siyabende Silivi ve Xece Zere' dir. Zere' nin kızı Xece ve Silivi Köyünden Siyabend' in aşk hikâyesi anlatılır burada. Siyabend, yiğit, cesur ve gözü pek bir avcıdır. Aynı zamanda çok da yakışıklıdır. Xece' nin de o bölgede güzelliği dillere destan olmuştur. Siyabend' in gönlü Xece' dedir. Ama Xece' nin babasının istediği başlık parasını verecek durumda değildir Siyabend. Fakirdir. Siyabend' in bölgenin en iyi avcısı olması ve yiğitliğinden dolayı babası Xece' yi Siyabend' e vermek ister. Fakat işin sonunda insanların diline düşmek de vardır. Onu isteyen Ağalardan, Mirlerden, Beylerden çekinir. Veremez kızını Siyabend' e.
Anasız babasız, amcasının yanında yetişen Siyabend, gözünü karatmış ve sonucu ne olursa olsun Xece ile evlenmek ister. Xece de Siyabend için aynı biçimde gözünü karartmıştır, O da Siyabend için yanıp tutuşmaktadır. Her ikisi de DENGBEJDİR. Gizli gizli buluşmalarında Siyabend, başını Xece' nin dizlerine koyar ve beraberce stran ( Kürtçe' de dengbejlerin söyledikleri türkü) söylerler. Xece, umutsuzdur ve sürekli gözyaşı döker. Bu durumun her buluşmalarında tekrar etmesi, Siyabend' i çok üzer. "Sonunda ölüm de olsa kavuşacağız" der ve Xece' nin gönlüne su serperek serinletmeye çalışır.
Eski bir Kürt geleneği olan ve kızlarla erkeklerin birbirlerini görüp beğendikleri bındarukaya (Eski Kürt geleneklerinde kızlarla erkeklerin buluştukları yer) giderler. Burada Xece' yi gören ağaların, Mirlerin oğulları, Xece' ye talip olurlar. Ancak Xece, bunların hiç birini istemez. Ancak babası da Xece' yi artık evlendirmek istemektedir. Siyabend, öfkelenir ama başlık parasını bulmak da neredeyse imkânsızdır. Siyabend ile Xece, anlaşarak Süphan Dağına kaçarlar. Çünkü başka hiçbir seçenekleri kalmamıştır. Heybetli Süphan Dağı' nın derin vadilerinde kavuşmanın tadını çıkarırlarsa da bu mutluluk üç gün sürer. Dördüncü gün vadiden çıkıp yemyeşil bir düzlükte otururlar. Siyabend yine başını Xece' nin dizlerine koyar. Sevdiğinin dizlerinde mutluluktan gözkapakları ağırlaşan Siyabend huzurlu bir uykuya dalar. Xece, Siyabend' in başını okşadığı sıra ansızın gelen bir sesle irkilir. Üç geyiğin bir dişi geyiği kovaladığını görür. Çiftleşme dönemidir ve normaldir diye düşünür. Ama bir gariplik vardır. Arkalarından koşan güzel bir erkek geyiği, öndeki iri geyik dişi geyiğe yaklaştırmaz. Bu durum Xece için Siyabend ile aralarındaki aşkın doğadaki karşılığı gibi gelir. Siyabend' i uyandırmaya kıyamaz, için için ağlar ve gözyaşları Siyabend' in yüzüne düşer. Siyabend, aniden uyanır ve Xece' nin ağladığını görünce ona "^Neden ağlıyorsun, yoksa benimle kaçtığına pişman mısın? Eğer öyleyse Süphan Dağı şahidimdir elimi sana sürmedim. İstersen seni geriye götürebilirim" der. Bu sözlerin karşılığında Xece, "Azrail göğsüme çöktüğü ana kadar seninleyim" der. Ve ağlamasına sebep olan geyikleri anlatır. Siyabend, bölgenin en usta avcısıdır ve yanından geçen geyiği fark etmediği için Xece' nin gözyaşlarından kendini sorumlu tutar. Xece' ye geyiklerin ne yana gittiklerini sorar. Kılıcını, ok ve yayını kuşanarak geyiklerin peşine düşer. Geyikleri yakalar, okunu hazırlar. Geyiği vuracağı sırada başka bir geyik, Siyabend' in sırtına boynuzunu geçirir. Siyabend, uçurumdan aşağı yuvarlanır, sırtından girip göğsünden çıkan bir dal parçasının üzerine düşer. Xece meraklanır ve Siyabend' i aramaya koyulur. Bir inleme sesi duyar ve sesin geldiği yöne doğru gidince Siyabend' in can çekişmekte olduğunu görür. İçi yanar. Dengbej Xece, Siyabend' e seslenir:
Süphan Dağının başı sislidir,
Süphan Dağı' nın altı sislidir.
Kim görmüş, kim işitmiş;
Av, avcıyı öldürsün .
Geyiğin boynuzu uzun, tıpkı boyum gibi,
Nasıl ayırdım iki sevgilinin ellerini,
Suke (sekoya)ağacı gibi uzun boynuzlu,
Nasıl yıktın gelinle damadın bahtını.
Xece' nin bu sözleri karşısında dengbej Siyabend, can havliyle cevap verir:
Xece, benim güzel Xece' m,
Nasıl da olmadı ikimizin muradı
Biz de Süphan Dağı' na
Kursaydık güzel bir çadır,
Xece' m yapma, ağıt yakma,
Al yanaktan yaş akıtma.
Siyabend, bu sözlerin sonunda daha fazla yaşayamaz ve can verir. Xece, şalıyla gözlerini bağlar ve uçurumdan aşağıya bırakır kendini. Destana göre Xece, Siyabend' in göğsüne saplanan dalın üzerine düşer ve cansız bir biçimde birbirlerine kavuşurlar. Bu destan Süphan bölgesindeki dengbejler tarafından böyle anlatılır. Bu şekildeki destan mitolojik bir öge barındırmaz. Fakat Kürdistan' ın farklı bölgelerinde dengbejlerin anlatılarına göre değişiklik gösterip bazı mitolojik ögelerle süslenmiştir.
1991 yılında destanın SİYABEND Ü XECE adıyla filmi de çekildi. Şahin GÖK' ün yönetmenliğini yaptığı filmde Siyabend' i Tarık AKAN, Xece' yi ise Mine ÇAYIROĞLU canlandırmıştı. Hüseyin ERDEM tarafından senaryolaştırılan hikâye, dengbejlerin anlatımlarına göre biraz farklılık göstermektedir. Film çekildiği dönemde 'sakıncalı' görülmüş ve gösterimleri engellenmiştir. Kürt sinemasının gelişiminde kuşkusuz bir payı olan filmin çekildiği dönemin politik koşulları ve Kürtçe konuşabilen profesyonel oyuncu sıkıntısı nedeniyle Kürtçe çekilememiş, fakat Kürtçe dublajı yapılmıştır. Film, bu özelliğiyle Kürtçe dublajı yapılan ilk filmdir.