SÖKE/GÜLLÜBAHÇE' DE PRİENE ÖREN YERİ.
Değerli okurlar, geçenlerde yaptığımız batı seferinde üç antik kenti birden gezdik. Megnesia' yı geçen hafta yazmıştık. Bu hafta sıra PRİENE ANTİK KENTİ' ne geldi. Magnesia ne kadar açık alanda ve sıcak ise Priene de aksine o kadar ağaçlık, yeşillik, rüzgârlı ve serindi. Bundan neredeyse elli yıl önce 970' li yılların başında Söke Lisesi' nde okurken festivaller ve çeşitli eğlenceler nedeniyle bu ören yerine birkaç kez gelmiştik. Hatta bir keresinde birkaç arkadaşla gelmiş ve girişte bilet kesildiğini görünce yan taraftan yukarıya; yalçın tepeye tırmanmıştık. Orada da tarihi yapılar, temeller vardı. Sonra da kayanın başına doğru gelmiş, aşağıda şenliğin devam ettiğini görmüştük. Biraz daha aşağı biraz daha derken o koskoca kaya kütlesinde antik bir keçi yolunun olduğunu keşfettik. Zikzaklarla devam eden kayanın böğründeki bu yolak' ı izleyerek aşağıya inmiş, çamların arasından amfi tiyatroya doğru yaklaşıyorduk ki "Dur!" diye bir ses işittik ve baktığımızda iki jandarmanın bize doğru geldiğini gördük. Bize "burada ne işiniz var, nereden geliyorsunuz?" Gibi sorulardan sonra şenliğe gitmek istediğimizi söylemiştik. Girişte vermediğimiz bilet parasını Jandarma bizden almıştı (2/2,5 lira). Daha sonraki yıllarda da Hanıma göstermek için gelmiştik Priene' ye. Aracımızı girişte uygun bir yere bıraktıktan sonra Hanım Müze Kartını, ben de Nüfus Cüzdanımı gösterdikten sonra hemen çevresi açık hafif bir yokuşu tırmandıktan sonra çamların gölgeleriyle başlayan caddeye girerek antik alana duhul eyledik. Yine de nefes nefese kalmıştık, ama artık kocaman çamların gölgesindeydik. Şimdi daha rahattık.
Priene, Samsun Dağı' nın güney yamacında, Söke' nin 15 km. güney batısında kurulmuş önemli antik kentlerden biridir. 370 metre yükseklikte sarp bir kaya üzerinde kurulması saldırılara karşı koymakta avantaj sağlamıştır. Ayrıca yüksekte olması kentin farklı yönlerden de görülebilmesine olanak sağlamaktadır. Miletos gibi İON BİRLİĞİ' nin bir üyesi olduğu kabul edilen PRİENE hakkındaki ilk bilgilere ise M.Ö. 7. Yy ortalarında antik kaynaklarda rastlanmaktadır. Kentin en önemli yapıları arasında Demeter Tapınağı, Athena Tapınağı, Tiyatro, Agora (Pazar yeri), Zeus Tapınağı, Bouleuterion(halk meclisinin toplandığı bina, meclis binası), Yukarı Gymnasion, Aşağı Gymnasion, Mısır Tapınağı, Büyük İskender' in evi, Bizans Kilisesi, Nekropol (mezarlık) ve Konut alanları sayılabiliyor. Buradaki tiyatro beş bin kişilik bir tiyatro imiş. M.Ö. 350 yılında inşa edilmiş. Bu antik kent, Miletos antik kentine araçla yaklaşık 15 dakikalık uzaklıktadır. Kurulduğunda deniz kıyısında olduğunu bildiğimiz kent, Büyük Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlarla denizi doldurması sonucu denizden16 km kadar uzaklaşmıştır. Efes ve Miletos Antik kentlerinin de içinde bulunduğu 12 İyon kentinden biridir. Kuruluşu M.Ö. 8. Yy öncesine tarihleniyor. Bilinmeyen bir nedenle M.Ö. 4. Yy. da ilk kurulduğu yerden oldukça dik bir araziye sahip şu andaki konumuna yeniden kurulmuş. Sırasıyla Lidyalılar, Persler, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Romalılar ve Doğu Romalılar himayesine giren Priene, M.S. 13. Yy. da tamamen terk edilmiştir. Kentin adı, eski medeniyetlerden LUVİCE' de "HİSAR YURDU" anlamına geliyormuş. Zamanında 4-5 bin kişilik küçük bir şehirmiş. Sistemli ilk kazılar, 1868-1869 yıllarında bir Alman ekip tarafından yapılmış. Çıkarılan önemli eserlerden bazıları bu gün Berlin ve Britanya Müzelerinde sergilenmektedir. M.Ö. 334 yılında İskender' in kente gelmesi sırasında yapılmakta olan ATHENA TAPINAĞI' nın bitirilmesi için İskender önemli bir finansal destek sağlamış. Bunu karşılıksız bırakmak istemeyen Priene halkı da O'nun şerefine bir ev yapmışlar. Bu eve de "Büyük İskender Evi" demişler. İyi bir planlaması olan Priene' de 3,5 metre genişliğinde sokakları ve 7 metreye varan caddeleri ile arazi yapısına uygun olarak yapılan merdivenleri önem kazanıyormuş. Athena Tapınağı: Tiyatrodan çıkıp yukarıya doğra devam edildiğinde kentin en yüksek yerinde kayalık terasın üzerinde M.Ö. 4. Yy ile 2. Yy arasında yapılan bu tapınağa varılıyor. Bu tapınaktaki yazıtta kutsal alanın Tanrıça Athena' ya adanmış olduğu yazılmaktaymış. Ne yazık ki bu yazıt Britanya Müzesinde bulunuyormuş. Bu tapınağın mimarı ise dünyanın yedi harikasından biri olan ünlü Bodrum Halikarnas Mozolesi' nu inşa eden PYTHEOS imiş. Tapınağın kısa yanında 6' şar, uzun kısmında ise 11' er sütun bulunuyormuş. Günümüzde ayakta kalan beş sütun, bu kentteki en görkemli yapılardan biri olarak duruyor. Yemyeşil çam ormanları içinde, arkasındaki dik kaya kütlesinin önünde bembeyaz bu sütunlar, izleyenlere müthiş bir manzara sunuyorlar. Kentin yönetim binası olan BOULEUTERİON' un temelleri ve basamakları halen görülebilir durumdadır. Gezdiğiniz, gördüğünüz her yer oluklu sütun parçaları ve başlıklarıyla dolu. Burada anlaşılan çok az bir çalışma yapılmış ve sütunlar hemen hemen hiç ayağa kaldırılamamış. Arazinin dik, kayalık ve yola uzak olması nedeniyle anlaşılan birçok yerde olduğu gibi yerlerdeki mermerler bir başka yapı için ya da kireç ocaklarında kullanılmak üzere alıp götürülememiş. Bu açıdan şanslı bir ören yeri. Birçok yerde gördüğümüz yenileme çalışmaları burada yapılırsa birçok sütun ve bina ayağa kaldırılacak ve çok daha güzel bir ören yeri ortaya çıkacaktır diye düşünüyoruz. Bodrum-Milas yoluyla İzmir yönüne gidenler, Didim sapağından sola döner ve Akyeniköy ve Yeniköy' ü geçerek Balat' a varılır. Orada önce Miletos Ören Yerine ve Milet Müzesine varırsınız. Orayı gezip bitirince de aracınızla devam ederek güzel bir asfaltta 15-20 dakika kadar ilerleyip Priene' ye varırsınız. Orayı da gezip bitirdikten sonra İzmir yönüne devam ederek Ortaklar' a 4-5 km. kala MAGNESİA antik kentine ulaşabilirsiniz. Ancak bu sıcaklarda önermiyoruz. Çünkü önceki yıllarda olduğu gibi Ören yerleri sabahın sekizinde açılmıyor, korona nedeniyle 10.00' da açılıyorlar. Ona göre gidesiz. Bizden söylemesi. Hele de aceleniz yoksa baharı, en azından kış günlerini beklemelisiniz. Sıcaklarda çekilmiyor. AYNUR'LU Nail.