YÖRÜKLERDE ÖRNEK İNSAN/"YAYLA GÜZELİ" SEÇİMİ

YÖRÜKLERDE ÖRNEK İNSAN/"YAYLA GÜZELİ" SEÇİMİ

                Değerli okurlar, yine bana göre çok güzel ve ilginç bir konuyla karşınıza çıkmaya çalışıyorum: Kütüphaneden aldığım kitaplar içerisinde Mustafa ERTAŞ' ın Orta Toroslar' da yıllarca gezip/dolaşıp, derlemeler/incelemeler yapıp hazırladığı "TAŞELİ'NDE KARACA OĞLAN" adlı yapıtı bir Yörük ve Halk Şiirine düşkün bir kişi olarak çok ilgimi çekti. Ertaş, kendisi de bu yörede doğup büyüdüğü için Yörük Obalarını ve yaşlıları tek tek dolaşıp "CÖNK" leri tek tek tarayarak ve ayrıca bu konuda yazılmış bilimsel eserleri inceleyerek araştırmış ve yazmış kitabını. Kitabını oluştururken de Karaca Oğlan' ın şiirlerini konular arasına serpiştirerek çok güzel bir mozaik oluşturmuş. Yörüklerde gelenek haline gelen ve her yıl seçilen "YAYLA GÜZELİ" seçimi ve sonrasında gelişen olaylar Karaca Oğlan' ın kaderini belirler. Sözü uzatmadan "ÖRNEK İNSAN" seçimi konusuna gelelim:

                "ÖRNEK İNSAN" seçimi zamanımızdan yüzlerce yıl önce Orta Toroslar' da (Taşeli) yapılmıştır. Bu yörenin insanları Selçuklu ve Karaman Türkler' idir.  Selçuklalar ve Karamanoğulları, Oğuz Türkler' inin "Türkmenler" kollarından biridir. 11. Yy. Orta Asya' da Oğuzlar' a ait Türk şehirleri olduğu bilinir. Cent, Şehirkent, Sığnak, Aşnas, Barçınlığ Kent bu şehirlerden birkaçıdır. Asya'dan batıya doğru göç eden Oğuz Türkleri (1071) Malazgirt Savaşı'ndan sonra Konya' da Anadolu Selçuklu Devletini kurmuşlardır. Hükümdar Alaattin Keykubat, 1115 yılında Mübarizüddin Ertokuş kumandasında kuvvetler göndererek Orta Toroslar (Taşeli): (1225)' da Alanya, Manavgat, Gazipaşa ve Anamur' u fethetmiştir. Daha sonra da Orta Asya' dan gelen Karaman Oymağını Alaattin Keykubat Taşeli yöresine Sarıveliler ilçesi , Başyayla, Ermenek' te Kamışlık ile Varsak yöresine 1218-1228 yılları arasında yerleştirmiştir. Yöreye gelenler bir yandan taştan evler yapıp yerleşik hayata geçmişlerse de bir yandan da göçebeliği sürdürmüşlerdir. Hala da bu yörede 'konar/göçerler' vardır. Emirler, Bahşiş, Sarıkeçili, Yaylalı, Eski Yörük ve Tırılar gibi. Gelenek/görenek, örf ve adetlerine bağlı olduklarından Asya'daki birçok isimleri geldikleri bölgelere ad olarak koymuşlardır. BARÇIN DAĞI, BARÇIN YAYLASI  gibi. Bölgedeki Yörükler, ilkbahar gelince mutlaka yaylaya göçerler. Her toplumun ayrı yaylaları vardır. Geçmiş tarihlerde güzel seçimi bilindiği gibi mitolojiye göre "Paris adlı erkek, Çanakkale' nin Kaz Dağı'nda Atena, Koben, Afrodit adlı üç güzel içinden Afrodit' i birinci seçer ve altın almayı Afrodit alır." Diye anlatılır. Barçın Yaylasına ilkbaharda göçerken obalar arasından "örnek insan" bir yayla güzeli seçildiğini Taşeli yöresi halkı anlatmaktadır. Ayrıca bu ve buna benzer adetler Isparta' nın Çarıksaray Kasabası, Sarıveliler ilçesinin Başdere yöresinde yapılageldiği tespit edilmiştir."

                Türkmen dedeleri (yaşlı, deneyimli, kemale ermiş, saygı duyulan ve sevilen kişiler) eskiden yöre halkının sosyal yapısını da kısaca şöyle dile getirdiler: Aile, "horanta" içinde obalar, köyler, şehirler arasında yardım, nezaket ve saygı vardır. Bu olay anında topyekûn birlikte hareket edilir. Vatan kutsal bilindiğinden bir savaş anında şehitlik mertebesine ermek, Allah' ın cennetine ulaşılan bir yol bilinir. ÇOK YÜRÜDÜĞÜ, NAMAZ KILDIĞI, AZ YEDİĞİ İÇİN DE HASTA OLMAZLAR. Çeşitli hastalıkları da bilmezler. İşte dedelerimiz, hayatlarını yüce değerlerle sürdürmüş, o tarihlerde daha Amerika keşfedilmemiş. Avrupa ulusları birbirlerini boğazlarken bizde ise örnek insan "YAYLA GÜZELİ" seçiliyor. Yaylalar, güzel manzarası, temiz havası, buz gibi suyu, yüceliği, insanlara kuvvet verişi, uzun yaşamın sırrı, kana can veren, kanı temizleyen, kutlu, mutlu yerlerdir. Yaylaya tek çıkan çift döner. İnsanlar, yaylada çoğalır, seyilde (sahil) ise azalır. Yaylalar yüceliğinden dolayı sefa sürülen yerlerdir. Yayla insanları(Padişahın yaylaya çıkmayacaksınız) fermanına karşı koymaya yönelten aşktır. Yaylada hastalar iyileşir, çocuklar gürbüzleşir. Büyükler canlanır. Bu durumda "Yayla Güzeli" seçilmez mi?

YAYLA GÜZELİ NASIL SEÇİLİR? İlkbaharda obaların en yaşlı, güngörmüş, kemale ermiş Türkmen Dedeleri toplanır. Günümüz jürisine benzer bir seçici kurul oluşturulur. Seçiciler kurulunu oluşturan yaşlılar,  ağır ağır yürüyüp konuşarak sürülerin toplandığı vadideki büyük bir ağacın altında otururlar. Sürüdeki hayvanların sesleri yanında böcü/börtü, kuş/kelebek, arı, yılan, çıyan inlemelerinden tedirgin olur ortalık. Tüm doğa ayaktadır. Canlı, etkileyici bir tablo yürekleri titretir. Doğanın coşkusu uzaklardan bir uğultu biçiminde duyulmaktadır. Bu gün için giyinmiş, süslenmiş her yaştan kadın, kız, erkek, çocuk, ebeler, dedeler sürülerin yakınında konuşmayı keserek sessizce bekleşir. Çünkü biraz sonra "seçiciler kurulu" olan dedeler, yemin töreni yapacaklardır. Vadide toplanan halk da dedelerin yeminine koyun, kuzu, oğlak seslerinden etkilendikleri için, içten içe katılacaktır. Yayla Güzelinin hiç evlenmemiş olması birinci koşuldur. Geçmişinde en ufak bir macera olmamalıdır. "Adı çıkmamalıdır" Köyler, obalar, komşular aday olacak genç kızın gelişimini yakından bilmektedir. On sekiz yaşına gelinceye kadar bir genç kızın tutumu, davranışı, görgüsü, bilgisi, yaşamı onu aday olmaya hak kazandırmıştır. Daha sonra seçiciler kurulu, en yaşlı dedenin idaresinde geleneğe "töreye" uygun olan sayıda seçim için hazırlanır. Seçiciler kurulunun sayısı en az yedi, dokuz, en fazla on beş olduğu bilgisine başvurduğumuz kişilerce ifade edilmiştir. Şimdiye kadar her yıl bir güzel seçilmiştir. Hasan Uşağı, Ekmirler, Beyreli, Gerceli, Sarı Keçili, Küçüklü, Yaylalı gibi daha birçok obaların, köylerin içinde en çok yayla güzelinin Bahşişler, Tunalar ile Zımbıroğulları' ndan seçildiği belirtilmektedir. Bu güzel seçiminin yöre köylerinin de bildiği kaynaklarca ifade edilmektedir. Sarıveliler ilçesinde oturan 103 yaşındaki Osman Korkmaz, şunları anlatmıştır: "Orta Toroslar' ın Barçın Yaylası'nda yaylacılar arasında "örnek insan"  Yayla Güzeli seçildiği herkes tarafından bilinirdi. Ben şahsen dört güzelin seçildiğini gördüm. Bahşiş Obasından seçilmiş en son güzelin adı SUNA' dır. Sevgilisinin adı da TUNA' dır. Karaca Oğlan' ın göz koyduğu asıl sevgilisi ELİF' in de bu seçilen güzellerden birisi olduğunu dedelerimizden duyardık." Diyor. Çevrede yayılan sürünün, diğer hayvanların çevreyi şenlendiren sesleri arasında toplanan dedeler, hep bir ağızdan "Ya Rabbi,  göklere doğru dalga dalga yükselen şu günahsız sesler ile Kur-an-ı Kerim üzerine yemin ederiz ki, örnek insan yayla güzelini seçerken herhangi bir hata, yanlışlık yapmayacağımıza, doğruyu, yüce ahlaklı olanı seçeceğimize and içeriz" Derler. Seçecekleri örnek insan Yayla Güzelinde bazı ayrıcalıklar ararlar. Birinci özellik olarak en yüce ahlak aranır. Özü/sözü doğru olan, yalan bilmez, inancı tam, iyiyi kötüden ayırır. Yapıcı ve yaratıcıdır. İlim yolunda ilerler. İnsanlarda sınıf farkı gözetmez. Şefkatlidir, ümitsizliğe düşmez. Bu nedenle kuvvetlidir, huzurludur, içi ve dışı temiz, konuksever ve koruyucudur. Böyle bir insan yeryüzünün yüz akıdır. Allah'ın verdiklerinden Allah'ı can-ı gönülden sevdiği için de O'nun emirlerine uyar. Doğru bildiğinden ayrılmaz. Üşenmez, ertelemez, işi anında yapar. Davranışlarında hürdür. Bu özellikler yanında boy, bos, endam güzelliği için de şu gibi değerleri ararlar:

Üç yeri ela göze uygun olmalı: gözü        kaşı        saçı,

Üç yeri siyah olmalı                  : saçı             kaşı        kirpiği,

Üç yeri ak olmalı                       :teni             dişi         tırnağı,

Üç yeri kırmızı olmalı               : yanak        dudak   dil,

Üç yeri yuvarlak olmalı           : omuz         kalça      göğüs,

Üç yeri küçük olmalı                : burun        ağız        ayak,

Üç yeri uzun olmalı                  : parmak     bacak    boyun,

Üç yeri ince olmalı                   : beli              sesi        şekli,

Üç yeri büyük olmalı              : dizi              gözü      nazı.

                Bu özellikleri obalarda bilinen 18 yaşına basmış kızlar üzerinde kılı kırk yararcasına teker teker ararlar. Sonuca varırlar. Bu görüşmeler ancak dedelerin toplantısında yapılır. Dışardan karışılmaz. Sonunda hangi kız talihli ise o seçilir. Bu üçleme Barçın' da önceleri ünlüydü. Yaylagüzeli hangi obadan seçilmişse, o oba kutlu, o oba mutludur. Herkes güzel seçilen o obadan kız almak, oğlanlarına kız vermek isterler. Örnek insan "Yayla Güzeli" nin seçildiği duyulunca her tarafa muştucular koşar. Şenlikler başlar. Her tarafta  "Göç var" sesleri inim inim çevreyi inletir. Türüm türüm tüten yayla çiçeklerine, güzelim pınarlara, bayırlara, çayırlara, çadır kurdukları örenlere, yarenlere, ulam ulam ormanlara, harmanlara kavuşma heyecanından gözleri uyku tutmaz. Göç gününü dedeler kararlaştırır. Ala çuvallara yükler tutulur. Heybelere yayla yolunda gerekli olanlar yerleştirilir. Yiyecekler hazırlanır, Ballı börekler, kaymaklı yufka, yağlı kömbe daha neler neler bohçalanır. İş bölümü içinde her şey hazır olunca herkes en güzel elbisesini giyer. Gelinler yeni elbisenin üstüne altınlı (tıkkayı) sağ kaşları üzerine eğer. Allı morlu yazmasını da üstüne bağlar. Giysilerinden gelin mi, kız mı oldukları bilinir. Delikanlılar da nişanlısından gelen nakışlı, işlemeli, uçları pullu çevreyi omuzlarında gururla taşır. Herkes böylece bayrama gider gibi giyinirken acaba Yayla Güzeli nasıl süslenir? Yayla Güzelini, giyimi, kuşamı en iyi bilen usta kadınlar süsler. O yaz evleneceği için güzelin saçının yanağına uzanan bölümünün uçları kesilerek (zülüf) yapılır. Gözlerine sürmezenlikten sürme çekilir. Başa (tıkka) giydirilir. Ön tarafına zincir üzerine katar katar altınlar, gümüşler dizilir. Bunların arası el işlemesi iğne oyası ile süslenir. Zülüfün üstünden takıyı ve zinciri tutması için gümüşten nakışlı iki ayrı maşa sokalar. Kulaklara altın küpeler takılır. Saçları güzelin sırtını (yargınını) örtecek biçimde beliklerle örülür. Usta hanımlar bu belikleri çok ince, tüm yargınını örtecek şekilde örerler. Güzelin sırtını doyulmaz bir güzellikle süslerler. Bu melikler omuz hizasından aşağıya doğru paralel olarak üçer/dörder santim arayla kızın boyuna ve saçın uzunluğuna göre gök boncuk, setik kıymetli taşlar, inciler, mercanlarla süslenir. Melik uçları tel tel, salkım saçak sallanır. Saçlar ne kadar uzun ve bakımlı ise o kadar değerli sayılır. "Tarlanın taşlısı/kızın uzun saçlısı" deyimi buradan gelmektedir. Kızın bütün giyimi, kuşamı uzun uzun ayrıntılı olarak anlatılmakta.  Karaca Oğlan' ın birbirinden güzel koşmaları, güzellemeleri kitabın sayfaları arasına öyle güzel bir şekilde serpiştirilmiş ki, okumaya/ bilgilenmeye doyamıyorsunuz.

BARÇIN YAYLASINDA KARACA OĞLAN. Karaca Oğlan Olayını 103 yaşında ölen ERMİŞ Nine'den dinliyoruz: "Yörük göçü, Başdere' den Barçın Yaylası' na geçerken o yılın seçilmiş olan örnek insan "YAYLA GÜZELİ" Elif' i en önde süslenmiş beserek çekip giderken Karaca Oğlan ile göz göze gelir. Hemen görür görmez Elif' e âşık olur. Yani Yörük kızına tutulur. Yörük kızı Elif de Karaca Oğlan' a gönlünü kaptırır. Gel gün git gün Karaca Oğlan Barçın Yaylası'ndaki kızın obasına gider gelir. Elif o yılın Örnek İnsan "YAYLA GÜZELİ" seçildiği için bütün gençler dünürcü gönderir. Fakat Elif' in gönlünde yatan Karaca Oğlan' dır. Karaca Oğlan, atlılar yollayarak Elif' i istetir. Başdereliler' de bu örnek insan "YAYLA GÜZELİ" ni Karaca Oğlan' a almak isterler. Ve onur meselesi de yaparlar. Yörük Beyi bu dünürlük "YAYLA GÜZELİ" işini oyalar. Karaca Oğlan' a vermek istemediğini kızı da sezer. Bunun üzerine Elif, Karaca Oğlan ile kaçmayı planlar. Bohçasını gizlice hazırlar. Fakat bu taş kesilen kadın nasıl bilmişse kızın kaçacağını öğrenir. Arkasına çocuğunu sararak gizlice Yörük Beyi' ne gider.  Elif' in Karaca Oğlan' a kaçacağını haber verir. Eğer bu gizli haberi (ispiyonculuğu) verdiği bilinirse kendisinin Başdere' liler tarafından öldürüleceğinden korkar. Tam bu sırada Yörük Beyi' nin yanında arkasındaki çocuğu üstünü kirletir. Çocuğu temizlemeden bir obadan öbür obaya gitse kötü kokudan dolayı kadının nereden geldiği bilineceğinden çocuğun bezlerini, kendi ellerini süt ile yıkar. Obasına öylece döner. Döner ama obasına ulaşamadan Allah onu ÇİNDİR DAĞI' nın başına, arkasındaki çocuğu ile birlikte taş yapar. Taş kesilen bu kadın, âleme ibret için yüz yıllardan beri herkesin göreceği yerde taş olarak hala durmaktadır. Yörük Beyi de kızı Örnek İnsan Yayla Güzeli Elif'in Karaca Oğlan' a kaçacağını öğrendiği için kızını yanına alıp Barçın Yaylası' ndan kaybolur. Sırra kadem basar. İşte Karaca Oğlan da Elif' i bulmak için (Kerem misali) oba oba, köy köy, şehir şehir arar da arar. Bu olay, Yörük, köylü, şehirli herkesi yasa boğar. "İNCECİKTEN BİR KAR YAĞAR/TOZAR ELİF ELİF DİYE/DELİ GÖNÜL ABDAL OLMUŞ/GEZER ELİF ELİF DİYE."

                Sarıveliler'de Kestelli Dede'nin eşi, Âlime ARDIÇ, (97) şöyle diyor: "Ben okuma/yazma bilmem. Büyüklerimden ve Ermiş ebemden dinledim. Suluçayır' ın gerisinde oturan yayla sunası, Elif'i Karaca Oğlan'a vermemek için babası, bir gece kızını yanına alarak ortadan kaybolmuş. Karaca Oğlan da ardına düşüp aramış. Bulamayınca geri dönmüş, memleketi Başdere' ye gelmiş. Sarıveliler'in üstündeki Akpınar'dan su içmek istemiş. Pınarın başındaki yaşıtı olan kızlar sakallandığı için Karaca Oğlan' ı tanıyamamışlar. Bir tasa su koyup "buyur emmi!" demişler. Kızları tanıyan Karaca Oğlan, onlara şu yakımı söylemiş"

Değirmenden geldim beygirim yüklü/Şu kızı görenin del'olur aklı,

On beş yaşında kırbeş melikli/ Bir kız bana "emmi" dedi neyleyim.

Birem birem toplayayım odunu/Bilem dedim bilemedim adını,

Al fistan yanaklı, Türkmen kadını/Bir kız bana "emmi" dedi neyleyim.

Bizim ilde Urum olur, uç olur/Sızılaşır bozkurtları aç olur,

Bir yiğide "emmi" demek güç olur/Bir kız bana "emmi" dedi neyleyim.

Karaco'ğlan der ki, n'olup n'olayım/Akarsular ile ben de geleyim,

Sakal seni matkap ile yolayım/Bir kız bana "emmi" dedi neyleyim.

Değerli okurlar, kitaptaki bütün can alıcı kısımları buraya almam mümkün değil. En iyisi meraklı olanlar bu Karaca Oğlan kitabını alıp okusunlar. Kütüphanemizde mevcut.

YAZARIN DİĞER YAZILARI