ANLAMAK İSTEMEYENLER İÇİN DAHA NE YAPALIM?

ANLAMAK İSTEMEYENLER İÇİN DAHA NE YAPALIM?

İstanbul B. Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm seçmenleri adına ve sorunun birinci derecedeki yetkili kişisi olarak 25.12.2019 tarihinde güzel bir hitabetle Kanal İstanbul'un bir felaket ve cinayet projesi olduğunu maddeler halinde açıkladı.

İmamoğlu'na göre bu kanal, öncelikle bir doğa katliamına ve su kaynaklarının tümünün zarar görmesine, İstanbul'un büyük bir su sorun ile karşı karşıya kalmasına yol açacak, trafik düzeni altüst olacaktır.

Bu konuşmanın ana hatlarını sıralayalım:

Büyük rantlar (maddi çıkarlar) söz konusudur. 30 milyon metre karelik arsa satışı yapıldı, bunu yapan üç şirketin sahibi de Arap tır.

Kanal İstanbul'a harcanacak bütçe ile 150 yataklı 1650 hastane yapılabilir.

Montrö Sözleşmesi'nin 2. Maddesine ve uluslararası kurallara göre gemiler Kanal İstanbul'dan geçişe zorlanamaz.

(O zaman da yapılacak kanaldan kim para ödeyerek geçmek isteyecek de kimden, nasıl para kazanılacak? Elbette ABD'nin savaş filoları dışında.)

12 milyar M3 hafriyat çıkacak; bu miktar İstanbul'da 50 yılda çıkacak toplama denk olacak.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin sırtına 23 milyar ek maliyet yüklenecek.

200 000'den fazla ağaç kesilecek ya da yer değiştirilecek.

Devlet Su İşleri'ne göre stratejik rezerv olan yer altı sularını kaybetme riski ile karşı karşıya kalınacak. Böylelikle Terkos Gölü, Sazlıdere Barajı yok olacak; İstanbul'un su ihtiyacının %28'i karşılanamayacak. İSKİ'nin 3 su hattı devre dışı kalacak. Bunun için en az 19,5 milyar TL ile yeni tesis yapılacak. (Yani İstanbullu için sıkıntılar ve susuzluk kaçınılmaz olacak.)

Marmara Denizi, bir zamanlar Haliç'in koktuğu gibi kokacak.

(İleride Dalan gibi bir belediye başkanı gelse bile koskoca Marmara Denizi'nin bundan arındırılması mümkün olamayacak)

15 tondan fazla patlayıcı kullanılacak; deprem riski altındaki binalar etkilenecek.

İnşaat ile ortaya çıkacak yüklenmeler yeni depremleri davet edecek.

İstanbul Boğazı'nın Trakya ile kara ulaşım bağlantısı kesilecek.

(Bir yakadan öbür yakaya geçişler, köprüler yoluyla sağlanabilecek, birbirinden kopuk iki şehir oluşacak; Trakya'nın savunulması açısından da büyük bir riske girilmiş olacak)

Çıkan hafriyatın büyük bölümü Karadeniz'e dökülecek. Şu anda İstanbul'da 7200 hafriyat kamyonu varken 10.000 hafriyat kamyonu daha trafiğe katılacak.

23 milyon M2 orman alanı yok olacak. Doğal denge bozulacak, balık da balıkçılık da bitecek.

İstanbul'daki tüm okullar yeniden inşa edilecek.

İnşaatın başlamasıyla Tem ve E-5 otoyolları sık sık trafiğe kapanacak ve bu da tahmini olarak 7 yıl sürecek,

6 tane Beşiktaş büyüklüğünde bir nüfus, İstanbul nüfusuna eklenecek.

Bu yazıyla birlikte dört haftadır konu, değişik açılardan ele alındı. Mümkün olduğunca uzman görüşlerine yer verildi. Biz elimizden geldiğince gerçekleri ülke yararı ve gerçekleri açısından ele aldık.

Konuyla ilgili olarak yeterli bilgiye sahip olunmasa bile hiçbir Türk vatandaşı, Türk Dilbilgisi kurallarına aykırı olarak "Kanal İstanbul" demez. "İstanbul Kanalı" der. Demek ki kanalın adı bile yabancılardan olduğu gibi çevrilerek alınmış. Anlamak isteyenlere bu bile yeterli değil midir?

Öte yandan da anlamak istemeyenler için daha ne yapalım? 06.01.2020

Nuri Çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI