HANGİSİNE BAKACAĞIZ?

HANGİSİNE BAKACAĞIZ?

Her nedense insanları değerlendirirken çok aceleciyiz. Yüzüne bakıp kararımızı veririz. Elbette bunun önemi büyük… Çünkü ilk görüşte birilerine ısınırız ya da o kişi bize itici gelir. Bunun için yıldızı barışmak ya da barışmamak deyimini kullanırız.

Birbiriyle ilk kez karşılaşan insanlar için bu durum fazla yadırganmaz ama bir göreve yeni başlayan birisini yüzüne bakarak kabul etmek ya da etmemek doğru olmaz. Hele bu kişi bir kamu görevlisi ise hiç doğru olmaz. Bunu da “peşin hükümlülük” ya da “yargısız infaz” biçiminde anlatırız.

Oysa göreve başlayan insana bir zaman tanınmalı, bir şans verilmeli. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” diye boşuna denmemiştir. Kişinin görünüşüne değil, yaptığı eylemlerine bakılmalıdır. Onun yaptığı işler asıl anlamda kendisini yansıtan bir aynadır.

Sanırım sözü nereye getireceğim az-çok anlaşıldı.

İstanbul belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sözü getirmek istiyorum.

Görevine yeni başlamasına karşın yapacaklarını yapabilmesi için zaman tanıyacağımıza herkes kendisini ilgilendiren konularda alacaklı gibi sıkıştırmaya başladı. Durun be kardeşim. Bir nefes alsın. Bir işbölümü yapsın. Gerekli yerlere kimleri görevlendirecekse onları görevlendirsin. Ondan sonra isteklerimizi dile getirelim. Bu denli acelecilik neden?

Öte yandan karalamalar da oldukça fazla. O kadar fazla ki İmamoğlu, ilk konuşmasında şunun ya da bunun projesi değil, Atatürk Cumhuriyetinin projesi olduğunu söylemeyi gerekli gördü. Gerçi “meyveli ağacı taşlarlar.” diye bir atasözümüz vardır. Bunları bu sözün ışığında değerlendirerek aldırış etmemek gerekir. Ama “Çamur at, izi kalır.” diye de bir deyimimiz vardır. İşte bu nedenle iz kalmamasını sağlamak için üzerimize düşeni yapmamız gerektiğine inanıyorum.

Geçenlerde elbette ona oy vermeyen bir dostum, onu en çok sahibi yabancı olan bir kanalın ortaya çıkarıp kolladığını, onun sahibinin de bilmem kim olduğunu, bu nedenle bir proje olarak bize dayatıldığını söyledi. Elbette onunla fazla laf yarışına girmek istemedim. Bu türlü sözleri Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı olunca onun için de bazı arkadaşların dillendirdiğini, onlara da öncelikle uygulamasına baktıktan sonra hükmümüzü vermemiz gerektiğini söylediğimi, zaman içinde de çok iyi cumhurbaşkanı örneği olduğunu anımsattım. Onunla ilgili güzel örnekler verdim. Ekrem İmamoğlu’na da böyle bakmamızın, ona zaman tanımamızın daha uygun olacağını söyledim. Bu sözüme inandı mı bilmiyorum. Bence inanmadı. Çünkü peşin hükümlüydü ve bunu bilerek yaymaya çalışıyordu.

Bununla İmamoğlu’na güvenelim, bir şey yapıp yapmaması önemli değildir gibi bir mantık yürütmeye çalıştığım sanılmasın. Yalnız ona belli bir zaman tanıyalım diyorum.

Bazıları da ya gerçekten zamana oynar da bizi hayal kırıklığına uğratırsa endişesi taşıyor. Bunları da anlıyorum. Çünkü bize hayal kırıklığı yaşatanlar çok oldu. Bu nedenle iyimser bakmakta zorlanıyoruz.

Bu değerlendirmeyi yapan dostlar da rahat olsunlar. O göreve gelen kişinin durumun ciddiyetinden uzak, sorumluluğunu bilmeyen, o göreve gelmek için kendisine umut bağlayanları üzmek, utandırmak amacıyla o kadar çaba gösterdiğini düşünebilir miyiz?

İmamoğlu verdiği sözleri tutmak için elinden geleni yapmak zorundadır. Bunun için gerekiyorsa uyumayacaktır. Ya öyle birisi olmazsa? Zamanı geldiğinde bu sefer de onu zorlamak için eleştiri hakkımızı kullanırız. İmamoğlu’nun verdiği sözleri tutmamak gibi bir lüksü olabilir mi? Siz böyle bir lüksünün olduğunu düşünebiliyor musunuz? 10.07.2019

Nuri Çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI