NE DERSİNİZ?

NE DERSİNİZ?

Atalarımız, insanın gelip geçeceğini anlatmak için "Yalan Dünya" demişler. Bu gelip geçiciliği gözlerinde çok büyütmüşler. Bilmiyorlardı ki insanın yaşamının sonuna gelmeden ondan da beter bir dünya yaşanacağını.

Bilselerdi "Yalan Dünya" yerine "Sanal Dünya" derlerdi.

Evet, artık dünyamız yalan değil, ondan da beter olan sanaldır. Yani yalanın beteridir.

Bir konuğum oldu. Yiyip içtikten sonra ana bir yanda, baba başka bir yanda, çocukları da daha başka bir yanda ellerinde "akıllı telefon" çıt, çıt yazışıyorlar. Öyle dalmışlardı ki nerede olduklarını unuttuklarından emindim. Sanki bir derin uykuya dalmışlar gibi.

Başka bir dünyadalardı sanki. İnsan derin uykuya dalar ya işte öyle bir şey.

Şaşırdım. Bir an ne yapacağımı bilemedim.

Sonra dayanamadım:

"Bağışlayın ama siz bu işi evinizde de yapabilirdiniz. Buraya kadar konuşmayacaksak neden zahmet ettiniz?" dedim.

Derin uykudan uyanmışçasına önce bir afalladılar. Sonra "yazışmaya dalmışız. Kusura bakma."dediler.

Dediler de beni bir merak sardı:

Acaba hiç dokunmasam bu derin uykudan uyanabilecekler miydi?

İnanın abartmıyorum. Aile olma geleneğimiz, arkadaşlık, dostluk ilişkilerimiz hasta yatağında can çekişiyor. Özellikle gençlere acıyorum.

Her sabah adeta dünyanın yeniden yaratıldığını, yedikleri bir meyvenin, sebzenin nasıl yeşerip büyüdüğünü, nasıl çiçek açtığını, nasıl meyve verdiğini gözlemlemeden bu dünyadan göçüp gidecekler. Yazık edecekler kendilerine, yazık.

Farkına geç de olsa varanların ise "keşke"leri işe yaramayacak. Yaşamadan yitirdiklerini geri getiremeyecekler. Büyük pişmanlıklar yaşayacaklar. Büyük pişmanlıklar.

Bu telefonlara neden "akıllı telefon" dendiğini düşünelim. Neden mi? Çünkü aklımızı ona kaptırdık. Bizim yerimize onlar düşünüyor. Onlar yazıyor. Bizim kullandığımız robotlar yerine tuşlara dokunan robotlar olduk. Kendi elimizle yaşamayı kendimize haram ediyoruz.

Bir de resimlerle anlatarak yazma tembelliğine kapılıyor çoğumuz. Yani binlerce yıl öncesinin resim-yazısına geri dönüyoruz. Tam da egemen güçlerin istediği gibi.

Böylelikle gerçek dünyadan uzak, düşünmeyi, yazmayı unutarak sanal dünyada yaşayan robotlar oluyoruz.

Dünyamızı tek dilli, tek dinli (Açıkçası dinsiz) bireylerden oluşan bir imparatorluk yapıp yönetmek isteyen Dünya Gizli Derin Devletinin gelecek hayallerini süslüyoruz. Ama farkında değiliz. Asıl acı olan da bu. Farkında değiliz.

Bunlardan "Yararlanmayalım." demiyorum. "Robotların robotu olmayalım." diyorum. "Dünya güzelliklerinden soyutlanarak sanal dünyada yaşayan bireyler olmayalım." diyorum.

Özellikle gençler olmak üzere herkese sesleniyorum: "Lütfen robotların kullandığı, gelecekteki egemen güçlerin hayali devletinin sömürdüğü robot bireyler olmayalım. Dünyanın güzelliklerine gözümüzü kapatarak sanal dünyada yaşama isteğinden ve hastalığından kendimizi kurtaralım." Diyorum

Bu durumdaki büyük, küçük tüm dostlarım, ne dersiniz? Dünyanın gerçeğini yaşamaya var mısınız? 14.09.2021

Nuri Çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI