Seçimin ertesi günü şehir içi otobüsündeyim. Herkesin yüzü gülüyor. Her inen, şoföre "İyi akşamlar" diyor. Hakkını da verelim: Kadın şoför de herkese çok nazik davranıyor. Gülümseyerek işini iyi yapıyor. Kimseyle özel bir yakınlık kurmadan içten davranışlarla dikkat çekiyor.
İçimden " Bu ne güzel bir halk, bunlar ne güzel insanlar ve bu ne güzel bir kent!" diye geçirdim. Zaten içimde buruk sevinç vardı ama gerçekten de ülkenin içinde bulunduğu açmaza karşın böyle bir kentte yaşamaktan dolayı değişik bir mutluluk duydum.
Sevincim tam değildi. Karşı zihniyeti yakından tanıyordum. Her ne kadar en üst makamdaki kişi, bunun bir yenilgi olduğunu, gerekli dersleri çıkartacaklarını söylediyse de bununla umutlanamadım, inanamadım. Çünkü biliyordum ki ders çıkartmayacaklar. Bu yenilgiyi bir özür kılıfıyla sarmalayarak geçiştirmenin yolunu bulacaklar. Pişkinliğe vuracaklar. Açıkçası zamana yayarak verilen bu dersi olağan bir işmiş, yenilenin kendileri değil, ana muhalefet partisiymiş gibi halkın beynine kazıma becerisini gösterecekler. İstemem ama bu gerçek, yakın bir gelecekte yaşanarak görülecektir.
Akşam eve döndüğümde kendisini yarı yandaş ve ortada gösterme çabasındaki bir Tv. kanalındaki tartışmayı biraz izledim. Fazla izlemeyi beceremedim. Öyle kılıf uyduruyorlar ve sonucu öylesine çarpıtıyorlardı ki şaşırdım, öfkeye kapıldım; dayanamayarak kanaldan ayrıldım.
Bir bakıma balkon konuşmasıyla ılımlı ve yanlışını anlayıp düzeltecekmiş görüntüsü veren Cumhurbaşkanını, bu laf cambazları, kendisi gerçekten de bu sözlerinde içtenlikli olsa bile yanıltacaklar ve bunun bir başarısızlık değil, önemsiz bir yerel tercih olduğuna onu inandıracaklardır. Dolayısıyla yine ders çıkartılmasına bu yandaşlar engel olacaklar. Onun gerçekleri kabul ederek eski yanlışlarından dönüş yapmasına izin verilmeyecek. Biz de iyi niyetlerle hayal kurduğumuzla kalacağız.
Bunun anlaşılmasının zor olduğunu biliyorum. Eğer siz de benim gibi o zihniyetin arasında üç yılınızı geçirseydiniz, eminim siz de yazılanlara inanırdınız. Dilerim yanılıyorumdur. Dilerim bu karamsarlığım, o zihniyettekilerin üzerimde bıraktığı silinemez kötü izlenimlerin bir sonucudur. Yakın bir gelecekte yaşayarak göreceğiz. Şunu hemen belirteyim:
Yandaşlar, laf cambazlığıyla bu büyük başarıyı küçültmek için her yolu deneyecekler. Bunun bir yerel seçim olduğunu, ana muhalefetin bir başarısı olmadığını, başka partilerin oylarıyla alınan geçici bir öfkenin geçici tepkisi, önemsiz bir sonuçmuş gibi gösterseler de bu büyük başarının sevincini yaşayalım ama bu, asla uzun sürmesin ve bizi şımartmasın. Tersine daha çok çalışmaya yöneltsin.
Yeni seçilen başkanlarımızın omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklenmiştir. İleride erken ya da zamanında yapılacak bir genel seçime kadar geniş halk kesimini çok çalışarak sürekli kendilerini destekleyecek biçimde kazanmalılar. Özellikle seçilen belediye başkanlarımızın asla gurura kapılmadan, şımarmadan ve çevrelerinde kendileriyle halk arasına duvar örecek kişilere fırsat vermemeleri gerekiyor. Çünkü belli bir makama gelen insanlarla halk arasına duvar örecek, onlarla halkın bağını kopartmaya çalışacak azımsanamayacak derecede çok fırsatçılar olmuştur; olacaktır da.
Bu seçimde kendisine güvenen, ancak alçakgönüllülüğü elden bırakmadan büyük bir özveriyle gece-gündüz çalışarak tüm engellemelere, karalamalara ve tertiplere karşın ana muhalefet partisi halkın oylarıyla birinci parti konumuna gelmiştir. Kendisine ileride yapılacak bir genel seçimde iktidar yolu açılmıştır. Bunun doğru değerlendirilip olağanüstü bir çalışmayla mümkün olacağı tartışma götürmez bir gerçektir. Seçmenin açtığı bu kredi, asla kazanılmış bir hak olarak görülmemelidir.
Başta kentimizin büyük şehir belediye başkanlığını kazanan Ahmet Aras, Menteşe B. Başkanlığını kazanan Gonca Köksal ve Ula B. Başkanlığını kazanan Mehmet Caner olmak üzere öteki ilçe belediye başkanlarıma diyorum ki haydi hepimiz de halka hizmet adına olağanüstü başarı için kolları sıvayalım.
VAR MISINIZ? 02.04.2024 ( Nuri Çelik)