2022-LGS ve YKS Sınav Sonuçları ve Düşündürdükleri
Prof. Dr. Kemal Kocabaş
Siyasal iktidarın son yirmi yılda ülkenin eğitim sistemini "Eğitimin dinselleştirilmesi ve eğitimin piyasalaştırılması" anlayışıyla yönettiğini biliyoruz. Eğitimde adaletsizlik üreten, eğitimi hak olmaktan çıkaran, laik-bilimsel çağdaş eğitim anlayışını dışlayan bu eğitim politikalarına günümüzde toplumun büyük bir kesiminin itirazının olduğu çok açık. İç içe geçen bu itiraz başlıkları nedeniyle Cumhuriyet Eğitim Devriminin tüm kazanımlarının yitirildiği ve sonuçta eğitimin niteliğini kaybettiğini, kamusal eğitimi çökertildiğini, eşitsizliklerin yoğunlaştığını ulusal ve uluslararası sınav sonuçlarında, eğitim raporlarında net bir şekilde görebilmekteyiz. Bu konuda pek çok örnek vermek mümkün. 21 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde Sefa Uyar'ın haberine göre 81 il milli eğitim müdürü arasında kadın sayısı sadece dört, 81 il milli eğitim müdürünün 21'i ilahiyat fakültesi çıkışlı, bu sayıya imam hatip lisesi çıkışlılar da eklendiğinde din eğitimi çıkışlı il milli eğitim müdürü oranı yüzde 37. Bu net bilgiler eğitimin kimlere emanet edildiği ve eğitime nasıl bakıldığına dair çok net bilgiler veriyor. Yine bu siyasal iktidar döneminde özel okullarda okuyan öğrenci oranı yüzde sekize, özel okul sayısının da yüzde 20'ye çıktığını Eğitim-Sen Haziran-2022 raporundan öğrenebiliyoruz. Tüm bu bilgiler ışığında okullarda sosyal eşitsizlik üreten bu eğitim sisteminden nitelik beklemek mümkün mü? Yoksul halk çocuklarının bu eğitim sistemiyle yaşam süreçlerini değiştirme şansı olabilir mi? Olmadığını Temmuz-2022 LGS ve OKS açıklanan sınav sonuçlarını irdeleyerek görebiliyoruz. Peki bu durum sürdürülebilir mi? Asla.
2022-LGS SONUÇLARI
2022-Liselere Geçiş Sınavına (LGS) giren 1 milyon 236 bin öğrencinin çoğu özel okul öğrencisi olan 193'ü tam puan aldı. Öğrencilerin yüzde 9,93'ü 400-500, yüzde 7,70'i 100-199 puan bandında yer alırken en yoğun puan aralığı ise yüzde 56,04 ile 200-299 aralığındaki düşük puan bandında yer aldığını görüyoruz. 2022-LGS'ye giren her beş öğrenciden biri yani yüzde 20'si en az bir testten bir tek soru bile doğru çözemedi. 199 bin 963 öğrenci sınavda sıfır puan çekti. LGS'ye giren öğrencilerin sadece yüzde 14'ü sınavla öğrenci alan okullara girebiliyor. LGS ile "nitelikli okul" olarak adlandırılan bu okullara giremeyen toplumun yoksul kesimlerin çocukları adrese dayalı sistemle evlerine yakın siyasal iktidarın topluma dayattığı imam hatip liseleri ve meslek liselerine, açık öğretim liselerine yani "niteliksiz" olarak adlandırılan okullara yerleştirilecek. 2022-LGS'de 20 soruluk matematik testinde doğru yanıt sayısı ortalaması 4,7 iken bu ortalama Türkçe testinde 9,2 ve fen bilimlerinde 9.5 olarak gerçekleşti. 2022- LGS sonuç raporu irdelendiğinde karşımıza çıkan çarpıcı sonuç eğitimdeki eşitsizliğin geldiği noktadır. Anne ve babası ilkokul mezunu olan bir öğrencinin aldığı puan ile anne ve babası üniversite mezunu olan öğrenciler arasındaki puan farkı 2021 yılında 117 iken 2022 yılında 126'ya yükseldiği görülüyor. Makas yani sınıfsal farklılıkların eğitime etkisi daha da belirgin hale geldiği ve eğitim hak olmaktan çıktığı açıkça ortadadır. Biraz daha ayrıntılı irdeleme yaparsak 2022 LGS'de, Türkçe'de 2 bin 786, İngilizce'de 83 bin 163, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük'te 12 bin 485, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nde 10 bin 937, matematikte 84 bin 711, İngilizce'de 83 bin 163, fende 5 bin 881 öğrenci, bir tek soru bile doğru çözemediğini görüyoruz. 20 soruluk fende 17 bin 231, matematikte 1857 ve anadil Türkçe'de 2 bin 786 öğrenci tam net yaptı. İngilizce doğru çözme ortalaması yüzde 5 ile en çok düşen test oldu. Çok net bir şekilde örülüyor ki orta öğretim süreçlerinde öğrencilere ana dili kullanma becerisi veremiyoruz. Bununla paralel olarak da yabancı dil de öğretemiyoruz.
2022-YKS SONUÇLARI
2022-Yüksek Öğretim Kurumu (YKS) giriş sınav sonuçları eğitimde çöküşün ne denli ağır olduğunu bir kez daha gösterdi. 2021 YKS'de toplam 23 bin aday sınavda sıfır çekerken 2022-YKS'de bu sayı 96 bin 518'e çıkmıştır. YKS'nin TYT (Temel Yeterlilik Testi) oturumuna 3 milyon 8 bin 287, AYT (Alan Yeterlilik Testi) oturumuna ise 1 milyon 852 bin 678 aday katıldı. Veriler, çok net bir şekilde eğitim sisteminin içinde bulunduğu olumsuz tabloyu ortaya koydu. TYT oturumuna katılan 3 milyon 8 bin 287 adaydan yalnızca biri tam puan alabildi. Öğrencilerin temel yeterliliklerini ölçen TYT sınavında 40 soruluk Türkçe testinde doğru yanıt ortalaması 17'de, yine 40 soruluk temel matematikte ise 6,9'da kaldı. 20 soruluk fen bilimleri testinin ortalaması 3,2, sosyal bilimler testinin ortalaması 7,9 oldu. Çok açık ki eğitimin dinselleştirilmesi politikalarıyla okulların hızla pozitif bilimlerden uzaklaştığını görüyoruz. Bu sonuçlar aynı zamanda okullarımızda fen okur yazarı olamayan, kendi ana dilini kullanamayan vasat eğitim sisteminin varlığını işaret ediyor.
Sınavın ikinci oturumu olan ve öğrencilerin üniversite tercihlerinde temel i rol oynayan AYT'de ise durum daha da vahim. Toplam 1 milyon 852 bin 678 adayın katıldığı bu sınavda 40 soruluk matematik testindeki doğru yanıt ortalaması yalnızca 7,2 iken, 24 soruluk Türk Dili ve Edebiyatı testinde ortalama 6,6, 12 soruluk felsefe grubu testinde ise ortalamanın 2,1, 14 soruluk fizik testinde 2, 13 soruluk kimya testinde 1.5, 13 soruluk biyoloji testinde ise doğru yanıt ortalamasının 2 olduğu görülmüştür. Eğitim sisteminin başarısızlığı tüm alanlarda karşımıza çıkmıştır. Eğer 180 puanlık AYT barajı kalkmamış olsaydı olan sayısalda 677 bin, sözelde 343 bin, eşit ağırlıkta ise 506 bin kişi barajın altında kalacaktı. Benzer şekilde 160 olan TYT barajına göre ilk oturumda bile 339 bin kişi barajın altında kalacaktı. Bu sınav sonuçlarıyla artık 1-2 neti olan bir öğrenci üniversiteli olabilecektir ve sonuçta üniversiteler yüksek lise gibi işlev görecektir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Açıklanan sınav sonuçları net bir biçimde ülkenin eğitim sistemi iflas ettiği gerçeğini ortaya koyuyor. Bu sorun asla göstermelik, pansuman önlemlerle çözülemez. Tüm basamaklarda niteliğini kaybetmiş bir eğitim sistemiyle, siyasal iktidarın arka bahçesine dönüştürülen, nitelikten çok niceliksel büyümeyi öne çıkaran üniversiteler ile ülke geleceğinin aranması olanaklı değil. Tüm bu süreçler genç insanlarımızı tüm alanlarda vasatlık döngüsünde bırakmaktadır. Dilini öğrenemeyen, en basit matematik işlemleri yapamayan, analitik düşünmeyen kuşakları yetiştirmekle ilgili anlayışı ülkenin aydınlık geleceği adına terk ederek eğitimde "nitelik devrimi" yapmayı hayat zorluyor. Çözüm ülkenin tüm çocuklarına kamusal nitelikli eğitim vermekten geçmektedir.
2022-LGS ve özellikle 2022 YKS sonuçlarının en belirgin özelliği sorulara verilen doğru yanıtların ortalamasının çok düşük olmasıdır. Bu sonuçlar çöken bir orta eğitim sistemini işaret etmektedir. Bu süreçlerden üniversite eğitimleri de etkilenmekte ve orta öğretimdeki nitelik kaybı üniversiteye yansımaktadır. Yukarıda verdiğimiz LGS ve YKS Sonuçlar, kamusal eğitimin çökertilmesinin ve eğitimdeki nitelik kaybının göstergesidir. Cumhuriyetimizin Köy Enstitüleri gibi "nitelikli kamusal eğitim" gelenekleri, deneyimlerinden yararlanılma anlayışı arayışlarımızda temel olmalıdır. Eğer Köy Enstitüleri olmasaydı yedi çocuklu yoksul bir aileden gelen sevgili babam 1940 yılında eğitim hakkına kavuşamayacaktı, yine parasız yatılı ilköğretmen okulu olmasaydı 1967 yılında ilkokul sonrası eğitim hakkına kavuşmakta zorlanacaktım. Eşitsizlik üreten bu eğitim sistemiyle yoksulluktan gelen bir öğrencinin eğitim yoluyla yaşamını değiştirme yolu kapanmıştır. Türkiye'de okullar sadece diploma veren, öğrencileri dönüştürmeyen, onları toplumsallaştırmayan, sanatla, kültürle buluşturmayan, hayallerini gerçekleştirmenin yollarını açmayan, eşitsizlik üreten kurumlara dönüşmüştür. Ülkede siyasal iktidarın ürettiği iklim de eğitimdeki çöküşün en önemli nedenidir. Eğitim sistemini neoliberal politikalar, ilahiyatçı-imam hatipli yandaş kadrolarıyla dinselleştirerek, ele geçirmeyi temel alan bir anlayışla ülkemiz yol alamaz ve alamıyor da.
24 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde Sayın Orhan Bursalı sınavlarda sıfır puan çeken öğrencilerle ilgili öneriş; "Devlet veya toplum, sıfır çekenlere başka bir fırsat sunabilir: Kitlesel, duruma göre 1- 2 yıllık sertifikalı kurslar. 10 binlerce insanı yararlı hale getirebilir. Tartışmaya açıyorum" ifadeleriyle belirtmiş. Bizim de Köy Enstitüleri üzerinden bir önerimiz var. Bilindiği gibi Köy Enstitüleri birer orta eğitim kurumlarıydı. 1940'lı yıllarda öğretmen adayı köy kökenli öğrencilere erkeklerde "yapıcılık, marangozluk, demircilik" alanında teknik beceri kazandırılırken kız öğrencilere "biçki dikiş, halıcılık ve ev sanatları" alanında beceriler kazandırılıyordu. Bugün ise liselerde verilen eğitim tümüyle öğretmen, sınav merkezli, ezberci, ve hayattan kopuktur. Liseyi tamamlamış, üniversiteyi giremeyen bir öğrenci çırılçıplak ve elinde hayata dair kazandığı hiçbir beceri yok. Bir öneri olarak orta öğretim kurumlarında ezberci, sınav merkezli akademik eğitimin yanı sıra onlara yaşamla barışık, öğrenci hobilerini öne çıkaran, uygulamalara yer verilse, yani dersler uygulamalı olarak çeşitlendirilse iyi olmaz mı? Bu anlamda öğrencilere bir biçimde ilgi alanlarına göre işlikler yapılmalı, öğrenci sınavlarda başarısız olma durumunda bir beceri sahibi olarak geleceğini kurgulamanın yollarını açılmalı. Yaklaşık yirmi yıldır eğitim ile ilgili tartışmalara katılan bir akademisyen olarak bunu öneriyorum. Ne dersiniz?
Türkiye okul öncesinden üniversiteye, öğretmen yetiştirmeden, mesleki eğitime bir "eğitim reformu" yapma iradesini ortaya koymalıdır. Ülkeyi yöneten kadroların bu işi yapamayacağına göre kendilerine "Millet İttifakı" olarak tanımlayan altı siyasal parti bir an önce topluma "eğitim hakkı ve laik eğitim" referansıyla nasıl bir eğitim reformu yapacaklarına ilişkin bir belgeyi sunmalıdır. Unutulmamalı ki insan hakkı olan eğitim "insanlaşma, özgürleşme, toplumsallaşma, aydınlığı, iyiyi, güzeli, doğruyu aramanın, yoksulluktan kurtulmanın" onurlu yolculuğudur