BAYRAM SONRASI SALGIN VE AŞI.

BAYRAM SONRASI SALGIN VE AŞI.

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

                Salgın, aşı, mafya  tartışmaları arasında "insansız"  bir  Ramazan Bayramı süreci  yaşadık. Bayram kutlamalarını  da artık çevrimiçi  ortamlara taşıdık. Çocukluğumuzda, köylerde, kasabalarda, kentlerde  yaşadığımız sıcacık, eş, dost ve akrabalarla ürettiğimiz bayram toplumsallıklarını, geleneksel kutlamalarımızı  hatırlayarak hüzünlendik.

                Arife günü Özdere'de bir markete gittiğimde şeker-çikolata bölümünde satış yapan  kızımız,  "Şeker almaz mısınız?"  diye sordu. "Şeker yaşımız geçti kızım."  diye yanıtlamıştım ama  aklım çocukluk yaşlarımdaydı. Kavaklıdere'de özellikle 4-8 yaş arası dönemde elimizde torba ile bayramlaşma koşturmalarımızı  ve ikram edilen şekerleri büyük bir zevkle tükettiğimiz sevgili çocukluk günlerini düşündüm. Arife günü Kavaklıdere mezarlığında yatan sevgili annemi, babamı ve yakınlarımı  "salgın ve kapanma" nedeniyle ziyaret edememenin acısıyla marketten ayrıldım.

                Ramazan ayı ve Bayramı, bizim çocukluk dönemimizde çok değerli dayanışma duygularını hayata geçirirdi. Kasabanın yoksulları  iftar yemeklerine davet edilir, onların gereksinmeleri karşılanır; yoğun akşam buluşmaları, söyleşiler yapılırdı. Bir başka dayanışmacı, insan odaklı  tat, güzellik  vardı o dönemin Ramazan aylarında. Babamın 1978'de vefatı sonrası annemi Ramazanlarda  yalnız bırakmazdık. Sevgili annem vefatından 3-4 yıl öncesine kadar hep oruç tuttu. Onun yüreğini ve sevgisini kattığı  iftar  ve sahur yemeklerinde yanında olmaktan, ona eşlik etmekten büyük mutluluk duyardım hep. Ekim 2019'da sevgili annemi kaybettik. Annemin kaybıyla çocukluğumuzun gocaevi kapandı, aynı mekanlardaki  65 yıllık Ramazan  geleneğimizin doğallığını, sevgisini de  yitirdik. Arife günü aklım köyde, çocukluğumdaydı ve  yüreğim yastaydı.

                Salgın koşullarında tüm dikkatimize rağmen Kasım 2019'da Covid-19 olmuştum. Yaklaşık bir ay boyunca Özdere'deki yazlık ev koşullarında kendimizi izole ederek, hekimlerimizin uyarılarını özenle yerine getirerek ayağa kalkmış ve  virüsü aşmıştık. Covid geçiren arkadaşlarımız her şeyi herkesle paylaşamıyorlardı. Mahalle baskısı gibi bir süreç yaşadılar adeta, gizlemeye çalıştılar. "Yeniden Merhaba Hayat" başlıklı yazımla o dönemde yaşadığım tüm süreçleri paylaşmıştım. O yazı sonrası pek çok arkadaşım bilgilenme için teşekkür etmiş ve arayanların sorularını yanıtlamıştım.  Covid geçirmemiz nedeniyle artık savunma antikorlarımız vardı ama yine de  dikkatli olmaya devam ediyorduk. Covid geçirmiş arkadaşlarımızla konuşuyor,  Covid ile ilgili bilimsel gelişmeleri izliyor, yayınları okumaya çalışıyorduk  hep.  Covid sonrası bende "çabuk yorulma, uyku bozukluğu ve bellek zayıflığı" gibi izler bıraktığını hissediyordum. Herkeste farklı farklı izler kalmıştı.  İsim hafızam  çok kuvvetli iken  şimdi  bazı isimleri hemen hatırlamakta zorlandığımı hissediyorum. Hekimlerimiz Covid-19 geçiren hastalar üzerinde sistematik bir bilimsel çalışma mutlaka yapıyorlardır.  Bu çalışmalardan çok önemli bilgilere ulaşılabileceğini düşünüyorum.

                Bilim, salgını aşmanın tek yolunun aşılanmak olduğunu söylüyordu. Ama Türkiye yeterince aşı bulmakta zorlanıyordu. Sonunda önce Çin aşısı ve sonraları Biontech aşısı uygulanmaya başladı. Bu yazıyı yazarken Sağlık Bakanlığının "covid19asi.saglik.gov.tr" adresinde yer alan anlık verilere göre, 16 Mayıs saat 19.45 itibarıyla uygulanan birinci doz aşı sayısı 14 milyon 959 bin 661, ikinci doz aşı 10 milyon 835 bin 497 oldu. Böylece toplam doz miktarı 25 milyon 795 bin 158 olarak gerçekleştiğini öğrendik. 80 milyon nüfus iki doz  yani 160 milyon  doza gereksinmemiz olduğunu düşünürsek toplumsal bağışıklık için aşılamada acilen hızlanma ihtiyacı görülmektedir.

                Uzmanların TV kanallarında ve sosyal medyada yaptıkları açıklamalarda Covid geçirenlerin altı ay sonra aşı olabilecekleri bilgisi verildi.  E-nabız sisteminde Covid geçirmemiz nedeniyle aşı olamayacağımız yazılıyordu. Bizimle aynı zamanlarda  Covid geçiren bir öğretim üyesi arkadaşım Biontech aşısı olduğunu bildirdi. Sevgili komşum, TRT sanatçısı  arkadaşım Şahin Akay ile birlikte  Özdere ormanlarında birlikte  yürüyüş yaparken 182'yi arayarak randevu alınabildiği bilgisini bana iletti.  Hemen orada vatandaşlık numarasını vererek 11 Mayıs 2021 günü İzmir'de Biontech  aşı randevusu alarak aşının ilk dozunu yaptırdım.

                Aşının tek bilimsel çözüm olduğunu bilen, aşı karşıtlığını da anlamakta zorluk çeken bir akademisyen olarak aşı olduğum için mutluydum. Aşıdan yaklaşık dört saat sonra "halsizlik, eklem ağrısı, üşüme ve titreme" nöbetleriyle  zor bir 30 saat geçirdim. Sevgili hekim ağabeyimin önerileriyle bol sıvı aldım, arada  günde 3-4 adet parasetamol alarak bu süreci atlattım. Komşularım, sağ olsunlar  çorba, komposto yaparak destek verdiler.  Sonra yaşadığım bu süreci  sosyal medya hesabında paylaştım. Onlarca arkadaşım yorum yazdı. Özellikle Çin aşısı olanlarda herhangibir sorun yaşanmazken Biontech aşısı olanların bazılarında  benzer sorunları   yaşadıklarını okudum yazdıklarında. Anladığım kadarıyla her bünyenin bağışıklığı farklı ve bünye buna göre tepki veriyordu. Bu arada aşının nelerden etkilendiğine ilişkin uzmanların öngörülerini okumaya başladım. En çok sorulan soru aşı öncesi ve sonrası alkol alınabilir mi?  Bu konuyla ilgili yapılmış bir çalışma yok. Ama temel yaklaşım alkolün bağışıklık olayını olumsuz etkileyebileceği öngörüsü. Bu nedenle  aşı öncesi ve sonrası belli bir süre alkol alınmaması öngörülüyor. Verilen süre konusunda farkli görüşler var. Bir başka uzman görüşü de aşı öncesi kişinin en az altı saat uyumuş olmasının aşının yapacağı olumlu etkiyi artıracağı görüşüyle  uyku-bağışıklık ilişkisine dikkat çekiyordu.

Bu yazıyı yazarken 16 Mayıs salgın rakamları ekrandaydı. Tabloya göre yeni vaka sayısı 10.512, vefat sayısı 223 ve toplam vefat sayısı da 44 bin 760 rakamını gösteriyor. Ekonomi ve salgın arasında sıkışan bir ülke olarak Türkiye 17 Mayıs tarihi ile "kademeli açılma" dönemine geçmeye hazırlanıyor. Salgına karşı dikkatli ve özenli olmaya, önlemleri almaya hep devam edeceğiz. Dilerim yaz aylarında salgın tümüyle kontrol altına alınır. Hep birlikte nefes alırız. Okurlarımın geçmiş bayramını sağlık ve güzellikler dileğiyle kutluyorum. Arkadaşlarım, bugün sosyal medyada bir duvar yazısı paylaşmış. Bu duvar yazısıyla herkesi selamlıyorum:  "Seni seviyorum hayat. Biliyorum sen de bana karşı boş değilsin."

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI