CEMAL SÜRAYA'YI ANARKEN.

CEMAL SÜRAYA'YI ANARKEN.

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

"Aşk yok gayri memlekette Cemal Süreya gideli beri" Can YÜCEL

            2021 Ocak ayında sosyal medya şiirler-şairler geçidi gibiydi. Paylaşımlarla şiirimizin büyük ismi Nazım Hikmet'in 119. doğum  yılı kutlanırken aramızdan ayrılışının 20. yılında Necati Cumalı  ve aramızdan ayrılışının 31. yılında Cemal Süreya selamlandı, şiirleri, sözleri ve yaşamları paylaşıldı.

            Üniversite yıllarında elimizde  genellikle Nazım Hikmet'in şiir kitapları olurdu.  Hayata bakışımızla ilgili  ilk yapılanmayı Nazım şiirleriyle şekillendirmiştik. Yoğun akademik yaşam ve koşturmalar arasında  Nazım dışında yaşamımda şiir ve şairlere 1990'lı yıllarda ancak pencere açabildim.  Son on yılda ise her yerde, her yanım şiirdi, her masada sevgiyle okunmuş şiirler vardı.    Cemal Süreya şiiri  ile ilk tanışmam  üniversitede çalışma arkadaşım Muhittin Aygün'ün bazı beraberliklerde okuduğu ve çok sevdiğim  "Aşk" şiirindeki "Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git/Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler/ Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin/Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık/Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı/Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü/Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti/Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz/Sanki hiç olmamıştı" büyüleyici dizeleriyle başladı. Yıllar sonra Ardahan'da yapılacak Dursun Akçam anma etkinliklerine beraber gittiğimiz  arkadaşım şair Tuğrul Keskin'in Kars'ta  kaleye bakarak coşkuyla okuduğu  "Kars´tayım bu ne biçim Kars bir kenarda/Pekala yalçınlık iddiasında bulunabilecek bir tepenin üstünde/Kars kalesi yükseliyor/Gökyüzünü Ankara kalesine göre daha soyut ve daha elverişli bir şekilde/Hırpalayan bu kale de olmasa/N´olacak bakalım hırpalayan bu kale de olmasa/Kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk/Biliyorsun ben hangi şehirdeysem/Yalnızlığın başkenti orası/Bir de yine sevgili çocuk/Biliyorsun kişi tutkularıyla/Yalnızlığını adlandırıyor o kadar" Cemal Süreya'nın "Göçebe" şiirinden dizeler olağanüstüydü.  Cemal Süreya artık yaşamımızda, şiir dünyamda vardı.  

            Cemal Süreya kimdi? Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya,  1931 Erzincan'da  doğar ve  9 Ocak 1990 tarihinde İstanbul'da aramızdan ayrılır. Pülümür'den Erzincan'a göç eden  ve anadili Kürtçe olan bir aile ortamında dünyaya gelir.  Ailesi Dersim İsyanı nedeniyle Erzincan'dan  Bilecik'e göç etmek zorunda kalır. "İkinci Yeni"  şiirinin öncü isimlerinden anılan  Cemal Süreya şairliği yanında yazar ve çevirmen olarak da kültür dünyamızda yer alır. Ortaokul ve lise yıllarında başladığı şiir denemeleri üniversite yıllarında ete kemiğe bürünür ve şiir kitapları yayımlanmaya başlar. Eserlerinde "aşk, kadın, yalnızlık, sosyal ve siyasal eleştiriler, ölüm, tanrı düşüncesi, portreler" temaları öne çıkar. Cemal  Süreya çıkardığı  Papirus dergisinde hayata, insana ve ülkeye dair bakışını ortaya koyarak adeta "yazın orkestrası" oluşturur.  1959'da Yeditepe Şiir Armağanı,   1966'da Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü ve 1988'de Necatigil Şiir Ödülü kazanmıştır. Ortaokul ve liseyi parasız yatılı okullarda  okur. 1950'de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin maliye ve iktisat bölümünde okumaya ve bu dönemde şiirlerini yayımlamaya başlamıştır. Yine bu dönemde eski geleneksel şiir anlayışını  bırakarak yeni şiire geçiş yapmıştır. 1954'te mezun olduktan 25 Kasım 1954'te vergi dairesinde  göreve başlar, daha sonraki yıllarda maliyenin değişik birimlerinde çalışır  sonunda Darphane ve Damga Matbaası müdürü olur.  2 Şubat 1982 tarihinde de emekli olur.

            Her şairin şiirini yaşadığı koşullar  ve acıları, mutlulukları belirliyor. Cemal Süreya'nın şiirinde  5-6 yaşında ailecek yaşadığı  ve hep sakladığı sürgün ile Kürt kimliği,  çocukluk dönemindeki aile içindeki sorunlar, annesizlik,  parasız yatılılık, üniversite yıllarında içinde bulunduğu entelektüel ortam, maliyede çalışırken yaptığı Fransa gezisi, ülke içinde yaptığı yurt gezileri, aşkları, evlilikleri, mutlulukları, mutsuzlukları belirliyor. Cemal Süreya, Muzaffer İlhan Erdost'un adını verdiği  şiirdeki "İkinci Yeni" tartışmasında Turgut Uyar, Edip Cansever, İlhan Berk gibi şairlerle birlikte anılıyor. Muzaffer İlhan Erdost bu kümelenme için "İkini Yeni, toplumsal sorunlardan kaçış şiiri değildi, olmadı da. Şiirin içsel yapılanmasında geçirdiği değişimdi sözkonusu olan. İkinci Yeni  değişen toplumun, değiştirdiği insanın, değişen şiiridir. Küçük burjuvazinin ilerici kesiminin şiiridir." ifadeleriyle açıklar. Attila İlhan şiirdeki bu yeni akıma karşıdır. Onunla yapılan bir söyleşide "İkinci  Yeni şairlerinden en üzüldüğüm, hayıflandığım Cemal'di. Bu Cemal niye bu boka karıştı diye çok üzülmüşümdür. Cemal çok büyük bir şairdi. Yani Cemal başından beri toplumcu-gerçekçi çizgide ilerleseydi, rahatlıkla bayrağı ona verebilirdik. Çok büyük şairdi, fakat onlar kaydırdı" diyerek sol yayınları kurucusu Muzaffer İlhan Erdost'u suçlar. O dönemde şiirdeki Garip akımının önemli temsilcisi Melih Cevdet Anday da bu akımın kendilerine karşı oluştuğunu  ifade eder. Süreya'nın En yakın dostlarından olan Muzaffer İlhan Erdost Cemal Süreya için "Cumhuriyet onu, Doğudan sürmüş Batıya bırakmıştır ama nesnel sonuçları bakımından Cemal'in özgürleşmesinin, aşiret birliğine bağımlılıktan özgür bireye dönüşümün toplumsal koşulları da, bu sürgünle birlikte gerçekleşmiştir. Bu nedenledir ki, Cemal'in ülkesi Türkçe oldu. Başkenti de şiiri" ifadeleriyle anlatır.

            Süreya'nın şiirlerinden örnekler verelim. Yaşadığımız ağır salgın koşullarında çoğu arkadaşımız  gibi Cemal Süreya'yı anarken içinde yaşadığımız acıları, ayrı düşmüş, hapsolmuş hayatları, mutluluklarımızı, mutsuzluklarımızı onun şiirleriyle ifade ettik.  Yaşadığı ilişkileri "Tam unuttum derken/bir şarkı çalar/ biri onun gibi güler/birisi parfümünü sıkıp onun gibi kokar/Tüm unuttuğun boşa gider" dizeleriyle aktarırken aşkı ve acılarını da "Öyle sevdim ki seni/Öylesine sensin ki!/Kuşlar gibi cıvıldar/Tattırdığın acılar" şiirine taşır.  Aşkın yarattığı travmayı da "Git diyorsun da/Olmuyor işte git demekle/Her şeye rağmen gidemiyor insan/Ben de sana sev diyorum mesela/Sevebiliyor musun" dizeleriyle ifade eder.

            Cemal Süreya'nın 1953'te babası için yazdığı  "Sizin hiç babanız öldü mü/Benim bir kere öldü kör oldum/Yıkadılar aldılar götürdüler/Babamdan ummazdım bunu kör oldum/Siz hiç hamama gittiniz mi/Ben gittim lambanın biri söndü/Gözümün biri söndü kör oldum/Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak/Şöylelemesine maviydi kör oldum/Taşlara gelince hamam taşlarına/Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi/Taşlarda yüzümün yarısını gördüm/Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü/Yüzümden ummazdım bunu kör oldum/Siz hiç sabunluyken ağladınız mı" şiiri  şairin iç dünyasının hesaplaşmasıdır adeta. Cemal Süreya'nın alkol ve sigara ile arası gayet iyidir. "Az Yaşadıksa da" adlı şiirinde "Ben sigaramı yaktığım zaman/Çünkü her sigara bir kelimedir/Ben sigaramı yaktığım zaman/Güz günleriydi bir şarkı olarak" dizeleriyle bu yakın  ilişkiyi dile getirir. Cemal Süreya dizelerinde ironi de vardır. "Teknokratlar" adlı kısa şiirindeki "Bütün mimarlar yüksek, mühendisler de/Bir sen kaldın alçak mimar ey Sinan Usta!" diyerek Mimar Sinan'ı selamlar.  "Tek Yasak" adlı kısa şiirindeki "Özgürlüğün geldiği gün/ O gün ölmek yasak"  diyerek özgürlüğü selamlar.  Cemal Süreya  dostları ve sevdiklerini "Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem/Daha çok seviyorum Cansever'i, Uyar'ı, Can Yücel'i/Bir de Fethi Naci'yi ve elbet Mustafa Kemal'i"  dizeleriyle onları selamlar. İşkencede ölen İlhan Erdost için yazdığı "İlhan'ın Anısına Türküler" adlı şiirinde ilk dörtlüğünü  "Senli benli buğday çocuk/Nerden başlasam bilemiyorum/Taşıtlar seçenek değil artık/Ayrıca cesaretim de yok"  dizeleriyle bezer. Yine yakın dostu  Edip Cansever'in ardından "Yeşil  ipek gömleğinin yakası/Büyük zamana düşer/Her şeyin fazlası zararlıdır ya/Fazla şiirden öldü Edip Cansever" dizelerini yazar. Cemal Süreya "Hükümet" adlı şiirinde "Bu hükümet/Pir Sultan'a pasaport vermiyor/Onu anladık/Yunus Emre'ye de/Basın Kartı vermiyor/Onu da anladık/Ama bu hükümet Ferman çıkarmış/Karacaoğlan'ı/Otobüse bindirtmiyor" dizeleriyle politik hicvi öne çıkarıyor.

            Yazıyı çok kısa  Cemal Süreya şiiri ile tamamlayalım "Hayat kısa, kuşlar uçuyor". Cemal Süreya'nın anısına, emeğine, yaşanmışlıklarına saygıyla.

Kaynaklar:

1)Erdost Muzaffer İlhan (2015), İkinci Yeni, Onur Yayınları, Ankara

2)Süreya Cemal (2020) Sevda Sözleri, Can Yayınları, İstanbul

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI