CUMHURİYET EĞİTİM DEVRİMİNİN YILDIZLARI YÜCEL VE TONGUÇ’U YENİDEN ANLAMAK

CUMHURİYET EĞİTİM DEVRİMİNİN YILDIZLARI

YÜCEL VE TONGUÇ’U YENİDEN ANLAMAK

Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ

“En son teftişine çıkana değin/Koştururken ardından o uçmaktaki devin,/ Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için/ Açıldı nefesim, fikrim, canevim./ Hayatta ben en çok babamı sevdim”  Can YÜCEL

“Otlar, böcekler gibiydik bozkırda./Acılarda gökyüzü kadardık./Bizden geçerdi zamanın karanlığı,/Unutulmuş unutulmuş unutulmuş köylerdik./Sonra sen geldin; nisanlar geldi./Durdu o içimize akıttığımız kan./Yenilendi gücümüz bembeyaz./ Köyler babası, halk babası,/ Bize çalışmaya başladı tarlalar.” Mehmet BAŞARAN

 

26 Şubat 2019, unutulmaz Milli Eğitim Bakanı  Hasan-Ali  Yücel’in aramızdan ayrılışının 58. yıldönümü. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) şubelerinde şubat ayı içinde paneller ve “Yücel’in Çiçekleri” belgesel filmiyle  Hasan-Ali Yücel rüzgarları esti. 22 Ocak 2019’da Manisa, 23 Şubat 2019’da  Eskişehir, 24 Şubat 2019’da  Bursa ve  26 Şubat 2019’da Lüleburgaz ile  İzmir YKKED şubeleri   “Yücel’in Çiçekleri” belgesel filmi ve panellerle Yücel’i günümüze taşıdı.  Hasan-Ali Yücel’i konuşmak demek, ülkedeki eğitim ve kültür iklimini, yol arkadaşı, enstitülerin kuramcısı, uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç’u ve Köy Enstitülerini, yani Cumhuriyet Eğitim Devrimini konuşmak  demektir.

1897  İstanbul doğumlu Hasan-Ali Yücel, kent soylu bir aileden gelir. Küçük yaşta Yenikapı Mevlevihanesine gider.  Darülfünunda Felsefe eğitimi alır. 2. Meşrutiyetin yarattığı “Hürriyet” arayışından  çok etkilenir. Bu yılların düşünsel çok sesliliğinin içinde kendini yaratır, öğretmenlik  ve sonra  Mustafa Necati döneminde (1926-1929) Milli Eğitim Bakanlığı çatısında yer almaya başlar. 1893 Bulgaristan-Tatar Atmaca köyü doğumlu İsmail Hakkı Tonguç  ilkokul sonrası yaşamı, eğitim hakkına kavuşmak için geçen zorlu bir arayıştır. Katır sırtında ulaşılan  Kastamonu Öğretmen Okulu ve iki yıl sonra  İstanbul Öğretmen Okulu sonra da  Almanya’da güzel sanatlar eğitimi. Yunan işgalinde Eskişehir’deki öğretmenlik yaşamı ve işgalin acılarını yaşayarak kendini üretiyor. Tonguç, artık anti-emperyalist düşün dünyasıyla  Anadolu köylüsünün eğitim hakkına kavuşturulması uğraşısını kendine iş ediniyordu. Yücel ve Tonguç,  Mustafa Necati döneminde bakanlık çatısı altındadır. Tonguç öğretmenlikten müze müdürlüğüne, Yücel de maarif müfettişi olarak  artık Cumhuriyet Eğitim Devriminin akıl ve bilim referanslı  arayışlarında yan yana, omuz omuzadır.

Yücel ve Tonguç’un yaşamları daha sonra Cumhuriyet Eğitim Devriminin düşün merkezi olan Gazi Eğitim Enstitüsünde çakışır. Önce Yücel, 1930’lu yılların başında bakanlık tarafından eğitim ve okullar ile ilgili araştırma yapmak için Paris’e gönderilir. Daha sonra iki yıl boyunca Gazi’de müdürlük yapar ve oradan orta öğretim genel müdürlüğüne geçer. Tonguç ise Gazi’de önce resim bölümünün kurucusu olur, hatta CHP’nin altı oklu amplemini orada çizer, bir yıl Gazi müdürlüğü ve daha sonra da bakan Saffet Arıkan’ın davetiyle ilköğretim genel müdürlüğüne atanır. Cumhuriyet Eğitim Devriminin çok önemli iki isminin, bakanlığın tüm basamaklarına iş ve  emekle  atandıklarını görebiliyoruz.

Tonguç’u daha sonra Cumhuriyetimizin kurucusu  Mustafa Kemal’in önerisiyle geliştirilen “Eğitmen Kursları” projesinin başında görüyoruz.  Bu projeyle nüfusunun büyük çoğunluğu köylerde yaşayan yoksul halk çocuklarını öğretmene ve okula kavuşturmak temel amaçtı.  Köylerden gelen, askerliğini başarıyla yapmış çavuş ve onbaşılara  altı ay sure ile ilk üç sınıfı okutacak  yetiler kazandırılarak ve  onlara  modern tarım ve hayvancılık bilgileri verilerek köyü kendi içinden, kendi çocuklarıyla ayağa kaldırmak projesi hayata geçirilmişti. Eğitmen Kursları, Köy Enstitülerine giden yolculukta çok önemli bir ön çalışmaydı. Deneysel pedagoji yaşama geçiriliyordu ve  hedef “Canlandırılacak Köy” idi. Tonguç, bu süreci İlköğretim  meselesinde sıra, yoksul ve toplumun en ağır yükünü taşıyan halkın çocuklarını okula kavuşturmayı gelmiştir. Bunun icap ettireceği her türlü fedakarlığı göze almaya mecburuz.” sözleriyle ifade eder.

Hasan-Ali Yücel 1935 seçimlerinde 38 yaşında İzmir milletvekili olmuştu. 10 Kasım 1938’de Mustafa Kemal’in kaybı sonrası oluşan yeni hükümette Milli Eğitim Bakanı olur ve Tonguç da  ilköğretim genel müdürlüğüne asaleten atanır.  Yücel ve Tonguç artık  bakanlıkta en üst kadrolarda inanç ve tutkuyla Cumhuriyet Eğitim Devrimini 1940’lı yıllara taşıma imecesindedirler. Aralarında kendiliğinden bir iş bölümü gelişir. Yücel, bakan olarak CHP içi dengeler ve TBMM’nde bakanlığın projelerini savunma, anlatma işini üstlenir. Tonguç da 1939 1. Maarif Şurasının kararları doğrultusunda Köy Enstitüleri imecesinin kuramı ve uygulayıcısı olarak bu onurlu yürüyüşte yer alır. Köy Enstitüleri yasasının  TBMM’nde görüşülmesi süresince toprak ağalarının çıkışları, itirazları vardır. Niçin enstitü diyorsunuz, niçin öğrencileri köylerden alıyorsunuz, niçin karma eğitim soruları  öne çıkar. Yücel, iyi bir hatip olarak tüm bu sorulara yanıt verir. Yücel, “Biz imamın yerine devrimci düşüncenin adamını göndermek istedik. İşte Köy Enstitüleri fikri böyle doğdu” şeklindeki ifadelerle enstitü düşüncesinin içeriğini özetler. Yine TBMM’nde Emin Sazak’ın sorularına “İlköğretim sorununda Yüksek Meclisin üyelerinden yalnız Emin Sazak arkadaşımı kaygılı görüyorum… Onlar elbet Atatürk değiller ama onların parçaları, kolu-kanadı olarak köylere devrimleri taşıyorlar. Onlarla gurur duyuyorum, Türkiye’nin de gurur duyması gerekir. Evet, biz onları Atatürk’ün parçaları olarak yetiştiriyoruz… Arkadaşlar, Emin Sazak arkadaşımın oturduğu yerden içini çekmeye hakkı vardır. Çünkü ilköğretim davası feodal sistemle kendisini yönetmek isteyenlerin samimi olarak istemeyecekleri bir sistemdir.” İfadeleriyle yanıtlar.

               Yücel ve Tonguç’un Cumhuriyet Eğitim Devrimine tutkuyla verdikleri emek ve ortak aklı hayata geçirmeleri  günümüzdeki arayışlarda çok önemli çıkış noktasıdır. Yücel ve Tonguç, binlerce halk çocuğunun yaşamlarına aydınlanma düşüncesini katarak onların özgürleşmesi, insan olma  süreçlerini yaratmışlardır. Köy Enstitüleri, Cumhuriyet Eğitim Devriminin  evrensel dünya dağarcığına  Yücel, Tonguç emeği ile armağanıdır. 1952 yılında Tonguç Dünya Pedagoji Ansiklopedisinde bu nedenle onurla yer almıştır. UNESCO da 1997 yılını Dünya Hasan-Ali Yücel yılı ilan ederek   Yücel’i selamlamıştır. 1946 sonrası CHP içi iktidar değişmiş, CHP’nin sağ kanadı partide egemen olmuştur. Yücel’i, Tonguç’u tasfiye eden bu süreç enstitülerin tüm kazanımlarını birer birer yok etmiş, 1950 yılında da karma eğitimi kaldırmıştır. 1954’te de  DP iktidarı Köy Enstitülerini ilköğretmen okullarına dönüştürmüştür. 1950-1960 arasında Yücel ve Tonguç, CHP tarafından yalnız bırakılmış, Tonguç 24 Haziran 1960’da, Yücel de 26 Şubat 1961’de aramızdan ayrılmışlardır.

Can Yücel, babası Hasan-Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç emeğini onların kaybı sonrası “…Eğer Köy Enstitüsü meselesi bunca sarsıntıdan sonra hala Türkiye’de bir yönetim, öğretim, eğitim ve bir devrim sonucu olarak buralarda konuşuluyorsa gerek Tonguç’un, gere Hasan Ali’nin sade kuruluşunda değil, büyük sarsıntılardan sonra da tutumlarındaki iz’an, sağduyu hatta sol duyuyla hareket etmelerini bilmelerindendi.” ifadeleriyle dile getirir.  Cengiz Özkarabekir’in yönetmenliğini, bizim de danışmanlığını yaptığımız “Yücel’in Çiçekleri” filminin yurt içi ve dışında büyük ilgi görmesinin altındaki temel dinamik de budur.

 

Yücel ve Tonguç, kitapları, ürettikleriyle, düşünceleri ve eylemleriyle  hep yaşamaya devam ediyor. Onların çalışkanlıkları ve yurtseverlikleri geleceğimizi aydınlatıyor, esin kaynağı olmaya devam ediyorlar.  Yazar, şair, bestekar, eğitimci aşılamayan  Milli Eğitim Bakanı Hasan-Ali Yücel’e ve onun yoldaşı yazar, düşünür, kuramcı İsmail Hakkı Tonguç’un emeklerine saygıyla…

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI