CUMHURİYETİN MİLLİ EĞİTİM BAKANLARINDAN GÜNÜMÜZÜN MİLLİ EĞİTİM BAKANINA.
Prof. Dr. Kemal Kocabaş
"Yarın farklıdır bugünden/Adı değişir hiç olmazsa/Kara bir suyu/Geçiyoruz şimdilerde/
Basarak yosunlu taşlara/Sen bugünden yarına/Birazcık umut sakla"
Yukarıdaki Metin Altıok dizeleri, ülkenin tüm ağır koşullara rağmen yüreklerimizi umutla dolduruyor. Yosunlu taşlara rağmen yarınlara yönelik, yeni yıla dair umudu işaret ediyor. 2023 ülkemiz için sıkıntılı bir yıl oldu. 50 bin yurttaşımızı kaybettiğimiz deprem felaketi, 14 ve 28 Mayıs seçimleri ve halkın yarısının demokratik hukuk devleti özleminin bir başka bahara ertelenmesi, Akbelen'deki köylülerin yaşam alanlarını korumaya, doğa-çevre, küresel ısınma duyarlıklarını öne çıkaran direnişleri, orman yangınları, Riyad'taki oynanmayan futbol maçının tartışmaları vardı. Ayrıca uygulanmayan anayasa mahkemesi kararları, Hatay Milletvekili Can Atalay'ın özgürlüğüne kavuşamaması, Diyanet'in ölümü kutsayan, yaşam sevinci içermeyen fetvaları ve laik-bilimsel eğitimin yok etmeye yönelik iktidar politikaları, artan hayat pahalılığı ve yoksulluk 2023 yılına damgasını vurdu. Bu tartışmalarla 2024 yılına girdik. Bu süreçlerde CHP'ye çok önemli görevler beklemektedir. Geçen dönemlerde sağ seçmenlerden oy alma iddiasıyla çok fazla önemsemediği "laik toplum, laik eğitim" tartışmasını gündemine almasını ve ülkenin eğitim örgütlerinde eğitim üzerine kafa patlatan eğitimcilerle etkin bir kurumsal "Eğitim İzleme Kurulu" oluşturmasını öneriyorum.
CUMHURİYETİN MİLLİ EĞİTİM BAKANLARI
Bakan Yusuf Tekin'in Cumhuriyetin Milli Eğitim Bakanlarının öz yaşam öykülerini, çok zor koşullardaki başarıların, onların yurtseverliklerini ı tekrar okumasını öneriyorum. 1926-1929 yıllarının bakanı Mustafa Necati'nin "Memlekete mektep bulamayan çocuk bırakmayacağım" sözü ile yarattığı değişim heyecanını, bakanlık çatısını nasıl oluşturduğunu, Millet Mektepleri, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Talim Terbiye Kurulu kuruluşunu ve karma eğitimi nasıl hayata geçirdiğini tekrar incelemeli. 1932-1934 Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip'in toplumun demokratikleşmesi adına hayata geçirdiği "Halkevleri-Halkodaları" projesini, 1933 Üniversite reformunu tekrar bakarak onlardan ne kadar geride kaldığını görmelidir. Yine 1936-1938 Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan'ın "Bozkıra Çıkartma Yapacağız, Bütün Engelleri Aşacağız" şeklindeki yurtsever ifadeleriyle eğitim tarihimize kattığı Köy Enstitülerine giden yoldaki ilk durak olan Köy Eğitmenleri Yasasını tekrar incelemelidir.
Bakan Tekin'in, Milli Eğitim Bakanlığında önce öğretmen, sonra Maarif Müfettişi, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü ve Orta Öğretim Genel Müdürlüğü yaparak 1938-1946 tarihleri arasında eğitim tarihine adını yazdıran aşılamayan Milli Eğitim Bakanı Hasan-Ali Yücel'den öğreneceği pek çok şey var. Yücel, eğitim tarihimizde bakanlığa tırnaklarıyla, liyakatla gelen bir bakandır. Yücel; "Türk Vatanının dağlarında bayırlarında ve kırlarında, hatta en ücra yerlerinde kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız" sözleriyle halkın çocuklarının eğitim hakkını öne çıkaran bir bakandı. Ya siz?... Yücel dönemi Mustafa Kemal aydınlığının 1940'lı yıllara taşındığı bir dönemdir. Köy Enstitüleri, Tercüme Bürosu, yeni fakülte ve yüksek okullar, eğitim şuraları, konservatuar ve operanın kuruluşu, müzeler, 1946 demokratik üniversite yasası Yücel'in imzasını taşımaktadır. Sayın Bakan, sizin Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Eğitim Devrimi ile sorununuz olduğu çok açık. Bu anlamda siz çağımızın Milli Eğitim Bakanı olamazsınız. Neden olmadığınızı Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal ve yukarıda adı geçen Milli Eğitim Bakanlarının yaptıklarını bakarak öğrenebilirsiniz.
GÜNÜMÜZÜN MİLLİ EĞİTİM BAKANI
2023 yılının son aylarında 2024 yılı bütçesinin TBMM'nde görüşülme sürecinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin yaptığı konuşmada "Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz" sözleri imam hatip çıkışlı bir bakanın adeta Cumhuriyete ve kazanımlarına meydan okumasaydı. Bu yaklaşımıyla bakan sanki Cumhuriyetin Milli Eğitim Balkanı değildi. Geldiği tüm yönetim görevlerine ve akademik süreçlere iktidar desteğiyle gelen, eğitimle, pedagojiyle ilişkisi olmayan bakan konuşmasında önümüzdeki süreçlerde STK diye tanımladığı tarikat ve cemaatlarla işbirliğine inadına sürdüreceğini açıklaması siyasal İslamcı bakışın dışa vurumuydu. Bakan ayrıca tarikat ve cemaatlerle işbirliğini çocukların dağa çıkmasını önlemek adına yaptıklarını ifade etmesi tam bir akıl tutulması, halkın zekasıyla dalga geçilmesiydi. Tarikatlar asla (STK) sivil toplum kuruluşu değildir. Kamuya hesap vermeyen, denetlenmeyen, yönetim organlarını üyelerinin seçimiyle belirlemeyen hiçbir yapı STK değildir. Bugün iktidar desteği ile tarikatlar holdingleşmiştir ve ayrıca dokunulmaz olmuşlardır. Bakanlık projeleri adeta tarikatlara kaynak aktarmanın adı olmuştur. Bu anlamda günümüzde denetlenebilen, hesap veren, organlarının üyelerince seçilen yapılara demokratik kitle örgütü diyoruz. Bakan Tekin'in 2023'te uygulamaya kattığı ÇEDES projesiyle pedagojik formasyonu olmayan imamları okula katarak Cumhuriyet Eğitim Devrimi ve kazanımlarını, öğretmenlik meslek onurunu yok etmeyi hedeflemektedir. Son günlerde meydanlardaki hilafet bayrakları ve şeriat istiyoruz şeklindeki hezeyanlar ülkenin içinde bulunduğu kaotik süreci açıkça ortaya koymaktadır. Okul ve cami işlevleri farklı iki kurumdur. Günümüzde bu iki kurumun işlevi karışmıştır. Okullar adeta camiye dönüştürülmektedir. Bu durum sürdürülebilir bir durum değildir, akıl tutulmasıdır. Bakan, bir insanlaşma projesi olan karma eğitim karşıtlığı yaparak çocuklarımızı ayırmak, Sıbyan okulları açarak 4-6 yaşlarındaki çocuklarımızın zekasını baskılamak istemektedir. Eğitim tarihinden bir örnek vermek istiyorum. Hasan-Ali Yücel 1901 yılında 4 yaşındayken İstanbul Laleli'de bir sıbyan okuluna gider. Yıllar sonra aldığı eğitimi yıllar sonra "Bir taraftan öğretme usulunun ilkelliği, diğer taraftan ne yaptığımızı ve ne okuduğumuzu hiçbir suretle bilmeyişimiz, küçük yaşta zekamızı ezmek, bilincimizi karartmak için yeterli sebeplerdi" İfadeleriyle değerlendirir. Sayın Bakan, siz Cumhuriyetin ikinci yüzyılında soyut işlem dönemine geçmeyen çocuklarımıza dinsel eğitim vererek onların bilincini karartmak mı istiyorsunuz? Bakanlıkta yürüttüğünüz uygulamaların evrensel pedagojik dünyada karşılığı yoktur.
SONUÇ OLARAK
Türkiye 31 Mart'ta yerel yönetim seçimlerine gidiyor. Bu seçimler demokratik hukuk devleti anlamında, yerel yönetimlerde iktidarı kaybetmemek adına büyük önem taşıyor. Merkezi iktidarın Cumhuriyet ve laiklik karşıtı söylem ve politikalarını dengelemek adına bu seçimler çok önemli hale gelmiştir. Laiklik olmadan demokrasinin olamayacağını düşünerek ülkenin tüm demokratik güçleri Cumhuriyetin ikinci yüzyılında "barış, eşitlik, adalet ve özgürlük" değerlerinin hayata geçmesi adına birlikte davranma imecesini üreterek ülkedeki karanlığın aydınlığa dönüşmesine katkı vermelidir. Son sözü Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal'den alalım: "Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir." 2024 yılında ülkemizde akıl ve bilimin, özgürlüğün, aydınlığın egemen olması dileğiyle.