OKULLAR AÇILIRKEN KIYAMETİ KOPARMAK!
Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ
Kıyameti koparmak deyimi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un geçen haftalarda İstanbul’da çoğu siyasal iktidar yandaşı eğitimcilerin ve özel okulcu eğitimcilerin çoğunlukta olduğu bir grupla düzenlenen 2023’e doğru Türk Eğitim Sistemi “Bulma Konferansı”na “Eğitimde ‘bir şey yapmamız lazımın ötesinde kıyameti koparmamız lazım” ifadeleriyle gündemimizde yer aldı. “Kıyameti koparmak” deyimi; bir şeye çok kızarak bağırıp çağırmak, feryat etmek, itiraz etmek, yanlış yapıyorsunuz gibi anlamlar yüklenebilir. Burada sorulması gereken kıyameti kimin koparacağı, bakan mı? yoksa öğretmenler, veliler ve öğrenciler mi? Yönetenin kıyamet koparma hakkı var mı? Bu sorular önemli…
Eğitim dünyasının son aylardaki verilerine bakarak Türkiye’deki eğitimin niteliğini irdeleyelim. 27 Ağustos 2018 tarihinde basında Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF), “Eğitim Kalitesi 2018” raporu “Eğitim kalitesinde Dibi Gördük” başlığıyla yer aldı. Rapora göre, Türkiye, 137 ülkenin eğitim kalitesine göre sıralandığı listede 99’uncu sırada yer aldı. Pakistan ve Endonezya’nın gerisinde kalan Türkiye’nin kalite notu 7 üzerinden 3.1 oldu. 2008 yılında sıralamada 91, 2017 yılında 101 ve bu yıl da 99. sıradaydık. PISA-2015 sonuçlarını doğrulayan, eğitimdeki nitelik kaybını ortaya koyan en yeni uluslararası bir değerlendirme.
Eğitimin niteliğinin, öğretmen niteliği ile çok yakından ilgili olduğu açıktır. Eğitim fakülteleri nitelikli öğretmen yetiştiriyor mu? sorusunun yanıtını Ağustos ayında yayınlanan KPSS Sınavına giren öğretmen adayı eğitim fakültesi mezunlarının ÖABT (Öğretmen Alan Bilgisi Test) sınav ortalamalarına bakarak irdeleyelim. 50 soruda Türkçe bölümü mezunu öğretmen adaylarının ortalaması 2017 yılında 29.896 iken 2018 yılında 27.435’e düşmüş. Yani yeni mezun Türkçe öğretmenlerinin mesleğe adım atacakları bir anda yeterlilikleri 100 üzerinden yaklaşık 54… İlköğretim matematik 2018 ortalaması 12.478, yani 100 üzerinden yeterlilikleri 24.9… Fen Bilimleri mezunu öğretmen adaylarının 2018 ortalaması 15.503, yani 100 üzerinden yeterlilikleri kısaca 31… Lise matematik öğretmenlerinin ortalaması 12.991, yani 100 üzerinden kısaca 26… Sınıf öğretmeni mezunlarının ortalaması 20.179, yani 100 üzerinden kısaca 40… 16 öğretmenlik alanından 10’unda 2017 yılına göre ortalamalarda düşüş var. Bu verilerden çok açık “eğitim fakülteleri nitelikli öğretmen yetiştiremiyor” sonucuna ulaşabiliyoruz.
Ağustos ayında açıklanan üniversitelerdeki 2018 yerleştirme sonuçlarına bakalım. Devlet üniversitelerinin lisans ve ön lisans bölümleri için ayrılan 663 bin 679 kontenjandan 80 bin 103’ü, özel üniversiteler için ayrılan 118 bin 568 kontenjandan 37 bin 939’u boş kaldı. YKS’ye, öğrenim durumuna göre son sınıf düzeyinde başvuran 954 bin 353 adayın 450 bini üniversiteye yerleşemedi. Üniversite sınavına giren ticaret meslek liseli 88 bin adaydan 29 bini üniversitelere yerleşebildi. En çarpıcı sonuç endüstri meslek liseleri mezunlarının yerleşmesinde ortaya çıktı. Sınava bu okul türünden giren 144 bin 818 adaydan, dört yıllık bölümlere yerleşebilenlerin sayısı 4 binde kaldı.
İmam hatip liseleri gittikçe eğitim sisteminin en önemli problemi olma durumunda. MEB 2017-2018 istatistiklerine göre Anadolu imam hatip lisesi sayısı bir önceki öğretim yılına göre 253, imam hatip ortaokulu sayısı ise 557 arttı. Geçen yıl devlet bir ana okul öğrencisi için 1673 TL, ilköğretim öğrencisi için 4326 TL, genel öğretim öğrencisi için 6153 TL, mesleki ve teknik orta öğretim için 7504 TL harcama yaparken imam hatip lisesi öğrencisi için 12.707 TL’lik harcama yapmış (Kaynak: Eğitimsen Raporu). Buradaki adaletsizlik çok çarpıcı. Lise tercih (LGS) birinci yerleştirme sonuçlarına göre bu yıl imam hatipler için ayrılan kontenjanların yüzde 47.69’u boş kaldı. Siyasal iktidar tarafından öğrencilere dayatılan, olağanüstü kaynak ve mekan aktarılan imam hatip liselerinden 2018 yılında YKS’ye başvuran 234 bin 657 öğrenciden üniversitelerin dört yıllık bölümlerine yerleşenlerin sayısı 37 binde kaldı. Bu adayların 30 bini iki yıllık bölümlere kayıt hakkı kazanırken 21 bin 453 aday açık öğretim fakültelerini tercih etti. Yani imam hatip lise öğrencilerinin sadece yüzde 35’i üniversitelere yerleşebildi. Bu sonuçlar basında “İmam hatiplerin iflası” olarak yorumlandı. İktidarın olağanüstü zorlamasına ve desteğine insanları bu okullara zorunlu bırakmasına rağmen toplum imam hatipler tercih etmiyor. Net sonuç bu… Yani rasyonel olmayan ideolojik taraftar yetiştirme projesi bir anlamda sınıfta kaldı.
Yukarıdaki tüm değerlendirmeler Ağustos 2018 verilerine dayanmaktadır. Ama bir eğitim derneğinin başkanı olarak 2002 yılından beri siyasal iktidarın “evrensel laik, demokratik bilimsel eğitimi” yok etmek için her şeyi yaptığını biliyoruz ve izlemeye çalışıyoruz. Sayın bakan, gelinen noktanın nedenin bir dönem Talim Terbiye Kurul başkanı olarak içinde bulunduğu bu siyasal iktidarın eğitime bakışından kaynaklandığını bilmiyor mu? O nedenle kıyameti koparma hakkı öğrencilerimizde, velilerimizde, öğretmen sendikalarında, eğitim örgütlerindedir. Müfredatta Atatürkçüğe dönüş yapacakları basına yansıyan Sayın Bakan’a bu anlamda sorularımız var. Sayın Bakan,
- Öğretmen atamalarında mülakat sınavını kaldıracak mısınız?
-İlköğretim ve orta öğretim müfredatlarında akıl ve bilimi egemen kılacak mısınız? Mustafa Necati döneminde bir Cumhuriyet kazanımı olan “karma eğitimin” evrensel pedagojinin gereği olduğunu düşünüyor musunuz?
- Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında liyakatı temel alacak mısınız?
-Laik, demokratik, bilimsel eğitim anlayışını bakanlıkta egemen kılacak mısınız?
-Eğitimde sınıfsal, bölgesel ve cinsiyete dayalı her tür eşitsizliğe-adaletsizliğe karşı duruşunuz olacak mı? Sizin bakanlığınızda özel okullar desteklenmeye devam edecek mi?
-Tarikat ve cemaatlerle ortak projeler yapacak mısınız? Bu yapılara yurt açma izni vermeye devam edecek misiniz?
-Eğitimin nitelik kaybının bu siyasal iktidarın eğitimde 16 yıldan beri yürüttüğü dinselleştirme ve piyasalaştırma anlayışından kaynaklandığını düşünüyor musunuz?
-Ülkenin en önemli eğitim sorunlarından birisi öğretmen yetiştirmekle ilgilidir. Eğitim fakültelerinde Cumhuriyetin özgün öğretmen yetiştirme geleneklerinden yararlanarak ortak akılla nitelikli öğretmen yetiştirme arayışları üretecek misiniz? Eğitim fakültelerinin en nitelikli öğrenci kaynağı olan ve 2014 yılında kapatılan Anadolu Öğretmen Liseleri’nin yeniden açılmasını sağlayacak mısınız? Yıkılmak üzere olan öğrenci emeği ile yapılan Köy Enstitüleri mekanlarının restore edilerek yeniden eğitim dünyasına kazandırılmasını düşünüyor musunuz?
-Okul öncesi eğitimi zorunlu yapacak mısınız?
-Demokratik ve özerk bir üniversite hayaliniz var mı?
Sayın Bakan, bu soruların yanıtlarını aramak için sizleri izleyeceğiz. Bunları yapmadığınızda “kıyameti koparmak” ile ilgili demokratik hakkımızı kullanacağız. 19 milyon öğrencimize ve bir milyon öğretmenimize yeni öğretim yılında başarılar diliyoruz.