ORHAN VELİ VE 36 YILA SIĞAN ŞİİR DOLU BİR YAŞAM
Prof. Dr. Kemal Kocabaş
"Urumeli Hisarına oturmuşum/ Oturmuş da bir türkü tutturmuşum"
Tüm dünya ve ülkemiz, aşıların yaygınlaşmasıyla salgında bir rahatlama dönemine girdi ve 1 Temmuz'dan sonra yine bazı önlemlerle eski normal dönemimize döndük. Dilerim Covid-19 varyantları önümüzdeki dönemde hayatlarımızı yeniden daraltmaz. Sedat Peker videoları, çok maaşlı bürokratlar, Tosun adlı dolandırıcının ülkeye dönüşü, son zamlar gibi yoğun bir gündemle yaz sezonuna girdik. Yaklaşık bir buçuk yıldır bizleri evlere mahkum eden salgın koşullarında yaşam alışkanlarımız değişti, sevdiğimiz arkadaşlarımızdan ayrı düştük, savrulup durduk. Bu dönemde duygularımızı, acılarımızı, sevinçlerimizi sanatla ve özellikle şiirle ifade etmeye çalıştık. 36 yıllık (13 Nisan 1914 - 14 Kasım 1950) yaşamına onlarca şiir katan Orhan Veli'yi bu süreçte yakından tanıma şansımız oldu.
Yaşadıklarımızı, salınımlarımızı, duygularımızı anlatamadığımız arkadaşlarımız için önce Orhan Veli'nin Bella Eskinazi'ye yazdığı iddia edilen "Anlatamıyorum" şiirini anımsayalım: "Ağlasam sesimi duyarmısınız/Mısralarımda/Dokunabilir misiniz/Gözyaşlarıma, ellerinizle?/Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel/Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu/Bu derde düşmeden önce/Bir yer var, biliyorum/Her şeyi söylemek mümkün/Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum/Anlatamıyorum." Naif, sıcacık, zarif duygular.
Orhan Veli, 3 Nisan 1914'te İstanbul'da dünyaya gelir. İlkokulu İstanbul'da dördüncü sınıfına kadar Galatasaray Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Gazi İlkokulunda tamamlar. Taş Mektep olarak bilinen Ankara Lisesi'ne kaydolur. Burada Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğrencisi olur. Edebiyat dünyasının iki önemli ismi Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday ile lise yıllarında başlayan arkadaşlığı olur. Lise mezuniyet sınavlarına giren jüride Mustafa Kemal de vardır. Orhan Veli, 23 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet gazetesinde "Yalnız tarihi değil, bütün bildiklerimi, öğrendiklerimi onun karşısında anlatsaydım, saatlerce o sorsa ben cevap verseydim. Gazi'nin karşısında imtihan vermek şerefini, bahtiyarlığını ömrüm oldukça saklayacağım." ifadeleriyle izlenimlerini anlatır. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde yüksek öğrenime başlar ama devam edemez. Burada Erol Güney, Mina Urgan, Azra Erhat, Abidin Dino'nun eşi Güzin Dino ve öğretim üyesi olarak Sabahattin Eyüboğlu ile tanışır. Orhan Veli ve arkadaşları Oktay Rifat ile Melih Cevdet Anday'ın şiirleri Varlık Dergisi'nde yayımlanmaya başlar. Şiirde Garip adını alacak yeni şiirleri önce 15 Eylül 1937'de sonra 1941'de yayınlanır. 1938-1941 yılları arasında PTT'de çalışmaya başlar ama memurluğa uyum sağlayamaz ve işinden ayrılır. Orhan Veli bu süreci "Güzel Havalar" şiiriyle anlatır: "Beni bu güzel havalar mahvetti/Böyle havada istifa ettim/Evkaftaki memuriyetimden/Tütüne böyle havada alıştım/Böyle havada aşık oldum/Eve ekmekle tuz götürmeyi/Böyle havalarda unuttum/Şiir yazma hastalığım/Hep böyle havalarda nüksetti/Beni bu güzel havalar mahvetti"
Orhan Veli, 7 Mayıs 1941'de üç yıl süren askerliğini Gelibolu'da yapar. O dönemde yazdığı "Şehir Haricinde" şiirinde bir kadın ve bahar tasviri öne çıkmaktadır: "Çatlamak üzre olan tomurcuklar/Güzel günler vadetmededir/Ve bir kadın, şehir haricinde/Otların üstünde/Güneşin altında/Yüzükoyun uzanmış/Göğsünde ve karnında/Baharı hissetmededir" Bu dönemde yazdığı "Giderayak" şiirinde bir iç hesaplaşma öne çıkar. "Handan, hamamdan geçtik/Gün ışığında hissemize razıydık/Saadetinden geçtik/Ümidine razıydık/Hiçbirini bulamadık/Kendimize hüzünler icadettik/Avunamadık/Yoksa biz./Bu dünyadan değil miydik?" Orhan Veli Gelibolu günlerine "Bir Roman Kahramanı" şiirinde yer verir: "Çadırımın üstüne yağmur yağıyor/Saros körfezinden rüzgâr esiyordu/Ve ben, bir roman kahramanı/Ot yatağın içinde/İkinci dünya harbinde/Başucumda zeytinyağı yakarak/Mevzuumu yaşamaya çalışıyordu/Bu şehirde başlayıp/Kimbilir nerde/Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu"
Orhan Veli, Tercüme Bürosunda çalışan Erol-Doray Güney çiftinin yakın dostudur. Onların "Edibe" adlı kedisini şiirine taşıyarak "Erol Güney'in kedisinin/bahar mevsiminde toplum meseleleri karşısında/takındığı tavrı anlatır şiirdir/Bir erkek kediyle bir parça ciğer;/Dünyadan bütün beklediği/Ne iyi!" derken kedinin hamileliğini de "Çıkar mısın bahar günü sokağa/,işte böyle olursun/Böyle yattığın yerde/Düşünür düşünür/Durursun" dizelerini yazar. Erol Güney o günleri şöyle anlatır: Bir gün Orhan bizde, Edibe de onun dizinde oturuyordu. Edibe birdenbire ayaklandı ve dışarıya çıkmak için hamle yapmaya çalıştı. Kapıya koşmuştu. Orhan ne olduğunu anlayamamıştı, açıkladım: "Ciğerci geçiyor, duyuyor musun, ondan bana ciğer alın demek istiyor" dedim. Ciğercinin sesini bizden çok önce duymuş ve tanımış olmasına da şaşırmıştı, ama bunu aklının bir köşesine not etmişti. Aradan birkaç ay geçti, bu sefer aşk yüzünden dışarı çıkmak istiyordu, gene Orhan vardı. " ifadeleriyle şiirin nasıl yazıldığını anlatır. Bella Eskinazi Dora Güney'in kız kardeşidir. Orhan Veli, Düşes adını verdiği Bella için kur yapar, mektuplar yazar ve onun için "Sereserpe" şiirini 7 Eylül 1950 tarihinde yazar: "Uzanıp yatıvermiş, sere serpe/Entarisi sıyrılmış, hafiften/Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor/Bir eliyle de göğsünü tutmuş/İçinde kötülüğü yok, biliyorum/Yok, benim de yok ama./Olmaz ki!/Böyle de yatılmaz ki!". Bella daha sonraki dönemlerde Hasanoğlan Köy Enstitüsünde yabancı dil öğretmeni olur.
Orhan Veli, 1950'li yılların başında yoğun bir yoksulluk içindedir. Kadın arkadaşı Nahide'ye yazdığı mektupta "Elimdeki tercümeyi kolaylayamadım. Bir bitirsem belki biraz rahat edeceğim. Hiç değilse sırtıma giyecek bir şeyim olacak. Sana yeni bir şiirimi gönderiyorum" şeklinde yazar. Orhan Veli'nin yoksulluk sürecini anlatan "Delikli Şiir": "Cep delik, cepken delik/Fes delik, fistan delik/Yen delik, kaftan delik/Don delik mintan delik/Kevgir misin be kardeşlik". Orhan Veli, 14 Kasım 1950 Salı günü, kaldığı evde fenalaşır ve saat on bire beş kala kalbi durur. Üç gün sonra cenazesi Beyazıt Camisi'nden kaldırılır. Melih Cevdet Anday Orhan Veli'nin son günlerini "Ölümünden bir hafta önce Ankara'ya gelmişti. "Aşk Resmi Geçidi" adlı son şiirini okudu" der. Şiirin son dizeleri: "Gelelim sonuncuya/Hiçbirine bağlanmadım/Ona bağlandığım kadar/Sade kadın değil, insan/Ne kibarlık budalası/Ne malda mülkte gözü var/Hür olsak der/Eşit olsak der/İnsanları sevmesini bilir/Yaşamayı sevdiği kadar" şeklindedir.
Orhan Veli, Sabahattin Eyüboğlu'nun yakın dostudur ve onunla sık sık Hasanoğlan Köy Enstitüsüne gider. Oradaki şiir gecesine katılır. "Yaprak" dergisinde yazdığı yazılarda enstitüleri önceleyen yazılar yazar. Yazdığı "Arifiye/Şöför durdu Enstitü Mektebi, dedi/Süleyman Edip Bey Müdürün adı/Bir yol da burada duralım:/Ellerinde nasır, yüzlerinde nur/Yarına ümitle yürüyenlere/Bir selam uçuralım." şiiriyle enstitüleri selamlar. Sabahattin Eyüboğlu, Orhan Veli'nin vefatı sonrası Mahmut Dikerdem'e bir mektup yazar. Mektupta Orhan Veli'nin fazla alkol alarak, meyhanelerden çıkmaz olduğunu, bundan vazgeçirmenin mümkün olmadığını söyler: "Son Pazar günü beraberdik. Boğaziçi'nde içmeden dolaştık. Orhan, Orhan, Orhan, nasıl gidersin böyle yahu. Bu kadar imkanla, bu kadar genç, bu kadar pisipisine.Dalgacı Mahmut meğer bir çeşit yıldızmış, akıp geçti. Ele avuca sığamadı. Bu imiş olacağı." Sabahattin Eyüboğlu dostu Orhan Veli'ye vefatı sonrası bir açık mektup yazar. "Orhan Kardeş" diye başlayan mektubu Ulus gazetesinde yayımlanır: "Sağlığında bir hayli mektuplaşmamıştık seninle. Hele sen askerliğini yaparken; Saros körfezinin bir yerlerinde askerliğin nerdeyse tadına varıp milliyetçi geçinen nice politikacı, şair ve mütefekkirlerin askerlikten kaçmak için türlü Bizanslıca, Osmanlıca yollara başvurmalarına şaştığın yıllarda. Ne oldu o mektuplarımız? Senin bana yolladıklarından birkaçı var bende. Arada bir okuyup yeniden tanıyorum seni. Renkli, kokulu, ışıklı düşünen gülüşlü, gülen düşünüşlü Orhan Veli, merhaba, bizden sana selam ola!" Eyüboğlu mektubuna şöyle devam eder: "Şair kardeş, sen sağcı ve solcu Karakuşların, yani bildiği bildik, dediği dedik birtakım doktrinci, ilerici, gerici, çatık kaşlı, kendini beğenmiş, akılları aşan, yüreklere sığmayan, bütün doğrulardan doğru, bütün güzellerden güzel, bütün iyilerden iyi olabileceğini sanacak kadar zavallı düşünce adamlarına o güzelim şiirleriyle ders vermiş ve dersini az kişiye anlatmış olan şair, Orhan Veli.Bizden sana selam ola."
Şiirleriyle, duruşuyla hayatlarımızı, yalnızlıklarımızı dizeleriyle güzelleştiren, tarifsiz kederler içinde yaşayan Veli'nin oğlu Orhan Veli'nin aziz hatırasına sevgiyle.
KAYNAKÇA:
http://www.leblebitozu.com/
Orhan Veli Bütün Şiirleri (2003), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
Başaran.M (2001)Sabahattin Eyüboğlu ve Köy Enstitüleri, Papirus Yayınları, İstanbul