Prof. Dr. Kemal KOCABAS
YKKED 2022 Aydınlanma Onur Odülünü 17 Nisan 2022 tarihinde Halic Kültür Merkezinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte duzenlenen bir torenle Sayin Dr.Erdal Atabeke vermis, Sayın Ekrem İmamoglu'nun desteği ile IBB icin hazirladigimiz "Koy Enstituleri" kitabi okurlarla buluşmuştu. Bu bulusmada tanıştığımız Sarıyer Belediye Baskanı Sayın Şükrü Genç 28 Mayıs-5 Haziran 2022 tarihleri arasında gerçekleştirmeyi planladıkları 9.Sariyer Edebiyat günlerinde Köy Enstitüleri ile ilgili bir panel düsündüklerini, ayrıca YKKED olarak kitap stantı açabileceğimizi, katkı vermemizi rica etmisti. 21 yildir ulkenin her kosesinde duzenlenen Köy Enstitüleri söyleşilerine yüksünmeden, tüm doğallığımızla, egosuz bir anlayısla katılmış birisi olarak daveti sevgiyle kabul etmistim. Daha sonra Sariyer Belediyesi Kultur Mudurlugiu ve Sayin Hallil Genc ile yaptigimiz telefon gorusmeleriyle "Koy Enstituleri Aydinligi ve Edebiyat" baslikli paneli sekillendirmistik.
29 Mayıs 2022 günü öğle saatlerinde Sarıyer Kiraçburnu'nda YKKED standında İstanbul şubesi emekçişlerinden sevgili Zeliha kardeşim ile birlikteydik. Sarıyer Belediyesinin güler yüzlü genç çalışanları ile tanıştık, olağanüstü bir konukseverlikle bizleri ağırladılar. YKKED stantında son üç yılda büyük bir emekle yayına hazırladığım "Akçadağ, Pamukpınar Aydınlığı" kitaplarını imzaldım. Sevgili dostlarım Prof.Dr.Oğuz Makal, Prof.Dr.Necmi Yüzbaşıoğlu ve pek çok arkadaşla kucaklaştık. Panel öncesi stantlara dolaşarak yeni çıkan kitapları karıştırdım. Sarıyer Kireçburnunda söyleşi, müzik, edebiyat, şiir vardı. Yaşanılan tam bir kültür şöleniydi.
Sarıyer Belediyesi yayınları en çok dikkatimi çeken yayınlar oldu. Bu yayınlardan Sarıyer Belediyesinin kültür ve sanat alanında çok önemli çalışmalara imza attığını gördüm. Sarıyer Belediyesi ortaokul, lise, ünivesite öğrencileri ve yetişkinler arasında 2011 yılından beri "Herkesin bir öyküsü vardır" sloganı ile "Fakir Baykurt Öykü Yarışması" açtığını ve bu öyküleri kitaplaştırdığını gördüm. Geçen hafta yurt dışına giderken yanıma aldığım Sarıyer Belediyesi stantından armağan edilen 2019 ve 2020 öykü yarışmasında ödül alan öykülerin yer aldığı kitapçıkları büyük bir beğeniyle okudum. İzmir'de Çiğli Belediyesi de 2020 yılından beri "Fakir Baykurt Roman Ödülü" veriyor. Yerel yönetimlerde sosyal belediyecilik adına bu çalışmalar çok değerli. Sarıyer Belediyesi kitap stantından aldığım "Yeşil Martı" dergilerini büyük bir zevkle inceledim. Derginin Mart 2018 10. sayısı kadın yazrlarımızın yazı ve şiirleriyle donatılmış çiçek bahçesi gibiydi. Bu sayıda derginin ilk bölümünde Modern Türk Şiirinin Kırmızı Karanfili Gülten Akın hakkında yazılar vardı. Akın'ın "Beni sorarsan/Kış işte/Kalbin elem günleri geldi/Dünya evlere çekildi, içerlere..." dizeleri insanı çarpıyordu. Dergide daha sonra Pınar Kür, Tomris Uyar, Melisa Gülpınar ve Sarıyer'deki kadın etkinlikleri geniş bir şekilde yer alıyor. Derginin 12. sayısında İnci Aral ile ilgili değerlendirme yazıları ve Sayın Halil Genç'in İnci Aral ile yaptığı söyleşi ilginçti İnci Aral'ın "Yerel yöneticilerin yaptıkları en iyi şey, edebiyat dünyasıyla insanları buluşturmak, bir araya getirmektir.Çoğu belediye başkanı sanatçı dendiğinde şarkıcı-türkücü anlıyor" değerlendirmesi öne çıkıyordu. Derginin özel sayısında 2019 Edebiyat Onur Ödülü verilen Ahmet Ümit, Murathan Mungan ile yapılan söyleşiler yer alıyor. Murathan Mungan'ın söyleşisinde "Murathan/sen bu ülkede yaşıyorsun/fazla umma bekleme/beklenti çıtanı yüksek tutma/ her an her şey olabilir/senin yazar olarak şair olarak derdin zamanla/şimdi ile değil diye" ifadeleriyle kendini telkin ettiği ifadeler bir Türkiye gerçeğiydi. Derginin bu sayısında Orhan Kemal Öykü Ödülü sahibi Sayın Hall Genç Sarıyer Edebiyat günlerini anllattığı söyleşide "Edebiyat ve sanat merhamet, adalet ve vicdan arayışınının izini sürer. İnsanın içindeki iyiyi bulma arayışı Edebiyat Günleri yapma düşüncesinin asıl kaynağı oldu" ifadeleriyle dokuzuncusu yapılan etkinliğin gerekçesinin altını çizer.
Saat 17.00'de 1.5 saat süreli paneldeydik. Konuşmamda günümüzde değişik kesimlerin Köy Enstitülerine bakışını, yerel yönetimlerdeki Köy Enstitülerinden esinlenerek yapılan çalışmaları, ülke gereksinmelerini temel alan Köy Enstitülerinin işlevselliğini ilgili yasa maddeleri üzerinden anlatarak enstitü kültürel mirasının önemini işaret eden değerlendirmeler yapmaya çalıştım. Diğer iki arkadaşım da Köy Enstitülü edebiyatçılar ve halk kültürü üzerinden enstitü gerçeğini konuştular. Tüm bu konuşmalar, enstitü gerçekliğinin ancak bütünsel bir yaklaşımla bakmanın gerekliliğini işaret ediyor. Köy Enstitüleri sadece öğretmen yetiştirme hareketi, sadece iş eğitimi, sadece halk kültürü vb. bakılmamalıdır. Kazanımları bir bütün olarak görmenin zorunluluğu çok açık. Tonguç, enstitü özgün eğitim sistemini "Köy Enstitüleri pedagoji alemine yeni değerler katan, çocuğu modern pedagojinin ilkelerine uyarak eğiten, haklarına kavuşturarak ona çocukluk ve gençlik çağının özelliklerine göre yaşamayı sağlayan; onu etkin duruma sokan ve bu bakımdan pedagojinin gelişmesine hizmet eden kurumlardır.Enstitülerde Türk çocuğunun yaratıcı kudreti meydana çıkarılmış, gelenekçi okulun çocukları ezen, yıpratan sakat usulleri yerine yeni metotlar geliştirilmiştir". Köy Enstitüleri bir aydınlanma hareketi, toplumsal değişim-dönüşüm hamlesi, düşünce devrimi ve bu anlamda insanlaşma, özgürleşme, toplumsallaşma süreciydi.
Enstitülerle ilgili güncel görev, kuruluşunun 92. ve tamamen kapatılışının 68. yılında Köy Enstitülerinin günümüzdeki karşılığını üretmektir. 1940 yılının sosyolojisi ile 2022 yılını sosyolojinin çok farklı olduğu bir gerçek. Köy Enstitülerinin kuramcısı, uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç, "Bu ulus gelecekte kendi çocuklarına, kendi gerçeklerine özgü Köy Enstitüleri benzeri kurumları mutlaka kuracaktır. Bu kurumların adı Köy Enstitüleri olmasa da var oluş nedeni kişilik eğitimi olacaktır. Kişilik eğitiminin temel direği demokratik eğitimdir" ifadeleriyle 1959 yılında geleceğe dair öngörüsünü ifade eder. Melih Cevdet Anday da "Bugünün ilericileri, Köy Enstitülerini, 1940'daki durumu ile canlandırmayı değil, sırası geldiğinde onu yeni koşullar içinde yeniden yaratmayı amaç edinmelidir." ifadeleriyle ne yapılması konusunda görüşlerini dile getirir. Köy Enstitüleri kazanımları günümüzdeki sorunların aşılması anlamında önemli bir referans olarak bizlere yol gösteriyor. Önümüzdeki dönemlerde yapılacak bir eğitim reformu arayışlarında "Eğitim hakkını temel alarak ülkenin tüm çocuklarına nitelikli eğitim olanakları sağlamak, laik, demokratik, bilimsel, karma eğitimi okullarımızda egemen kılmak, eğitimdeki dinselleştirmeyi ve piyasalaştırmayı son vermek, nitelikli öğretmen yetiştirmeyi sağlayarak okullardaki öğrenme etkinliğini hayatın gerçek problemleri üzerinden gerçekleştirmeyi hedefleyen öğrenci merkezli eğitimi temel almak, sanat eğitimini önem vermek ve öğrencilerin bütünsel gelişimini önceleyen, onların bilişsel, duyuşsal gelişimini temel alan bir eğitim arayışı" öne çıkarılmalıdır. Köy Enstitülü öğretmenlerinin aziz hatıraları adına öğrenci emekleriyle yapılan Köy Enstitüleri mekanlarının kültürel miras duyarlılığıyla restore edilerek yeniden eğitim kurumuna dönüştürülmesi de emeğe saygı adına güncel bir görevdir. CHP Genel Merkezinin 23 Haziran'da İsmail Hakkı Tonguç'un ölüm yıldönümünde düzenlediği sempozyumda bu arayışları ve önerileri ayrıntılarıyla konuşacağız.
İzmir Büyükşehir, İstanbul Büyükşehir, İzmir-Balçova, Tepebaşı-Eskişehir, Nilüfer-Bursa, Lüleburgaz-Kırklareli, Çiğli-İzmir Belediyelerinde ve Sarıyer-İstanbul belediyelerindeki Köy Enstitüleri duyarlılığını önceleyen çalışmaları görmekten YKKED olarak onur duyuyoruz. Yerel yönetimlerdeki dostlarımızın yoksul bölgelerdeki eğitim-kültür çalışmalarına yoğunluk vermesi, eğitim hakkını gerçekleştiremeyen kesimlere karşı pozitif ayrımcı yeni projeler üretmesini YKKED Genel Merkezi olarak diliyoruz. Teşekkürler Sarıyer Belediyesi.