YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLER DERNEĞİ (YKKED) 2022-AYDINLANMA ONUR ÖDÜLÜ DR. ERDAL ATABEK'E VERİLİYOR

YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLER DERNEĞİ (YKKED) 2022-AYDINLANMA ONUR ÖDÜLÜ

DR. ERDAL ATABEK'E VERİLİYOR

 

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

 

       YKKED, 2003 yılından beri  Köy Enstitülerin kuruluş günü olan  17 Nisan'da  Köy Enstitüleri ve Aydınlanma kültürüne ürettikleriyle, yaşam ve duruşlarıyla   katkıda bulunmuş aydınlarımıza "Aydınlanma Onur Ödülü" vermektedir. YKKED, bu ödülü şimdiye kadar ülkemizin çok değerli aydın ve sanatçılarından  " Vedat Günyol, Dr. Engin Tonguç, İlhan Selçuk, Server Tanilli, Halit Çelenk, Türkan Saylan, Cengiz Bektaş, Doğan Hızlan, Genco Erkal, Yaşar Kemal, Ataol Behramoğlu, Yılmaz Büyükerşen, Gürer Aykal, Korkut Boratav, Muzaffer İlhan Erdost'a" verildi. Salgın nedeniyle yaşanan  iki yıllık aradan sonra YKKED 2022-Aydınlanma Onur Ödülü 17 Nisan 2022 Pazar günü İstanbul Haliç Kongre Merkezinde Saat 17.00'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte düzenlenen törenle  Cumhuriyet gazetesi yazarı, Türk Tabibler Birliği başkanı, ülkemizin yüz akı aydınlarından  Sayın Dr. Erdal Atabek'e  Sayın Ekrem İmamoğlu tarafından verilecek.

 

       Hekim, yazar Erdal Atabek 10 Ocak 1930 tarihinde Adapazarı'nda  anne ve babanın öğretmen olduğu bir aile ortamında dünyaya gelir.  1948 yılında Kabataş Lisesinden, 1955 yılında  İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden  mezun olur. 1962 yılında iç hastalıkları uzmanı olan Atabek  çeşitli sağlık kurumlarında çalışır. 1965 yılında Milliyet gazetesinde yazmaya başlar.   1974-75 yıllarında Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü, 1975 yılında  Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığı ve uzun bir süre (1966-1984) Türk Tabipler Birliği Başkanı olarak görev yapar. 12 Eylül döneminde 1982-1986 yıllarında Barış Derneği davasında diğer üyelerle birlikte yargılanarak dört yıl içeride kalır, sonrasında da  1986 yılında İstanbul Tabip Odası Barış Ödülünü alır.  Dergi ve gazetelerde yazdığı yazılarda, özellikle sosyal tıp ağırlıklı, aydınlanma, laiklik, Cumhuriyet Eğitim Devrimi, eleştirel düşünme ve ülke sorunlarına ilişkin görüşlerini yazılarında yer verir. Yazar Gülsüm Cengiz, Atabek ile ilgili  "O yaşama inanmaktan, yaşam için mücadele etmekten vazgeçmedi. Cezaevi koşullarında bile. Orada bile yaşamın değerini, güzelliğini görmüştü. Görmek için bakmak yetmez; görünenin ardındakini duyumsamak, düşünmek gerekir. O, cezaevinde tanıdığı insanları gözlemiş, onları oraya getiren toplumsal koşulları araştırmış, bu toplumsal koşulların dayattığı gerçekler ışığında yaşamı sorgulamıştır" değerlendirmesini yapar.  Çok sayıda yayımlanmış kitabı bulunan Erdal Atabek Cumhuriyet gazetesinde insan ve aydınlanmayı temel alan yazılarıyla bir düşün insanı olarak hayatımıza zenginlik katmaya onurla sürdürüyor. 

            Erdal Atabek,  yazılarında aydınlanma kültürünü; "aklın ve bilimin yaşamı yönetmesi" olarak değerlendirir.  Atabek Cumhuriyet gazetesinde yazdığı bir 17 Nisan yazısında "17 Nisan, kuruluş tarihidir. 1940 yılı. Köy çocuklarını eğitip köye öğretmen yapma projesiydi. Eğitimde ilk yerli, ilk milli. Atatürk çok beğenmişti. İsmet İnönü heyecanla destekledi. Hasan Âli Yücel Milli Eğitim bakanıydı. İsmail Hakkı Tonguç eğitimci, uygulamanın babası. Köy çocukları, kızlı, erkekli öğreniyorlardı. Toprağı ekmeyi, biçmeyi. Hayvancılığı, arıcılığı, marangozluğu, demirciliği, yapı yapmayı,  öğreniyorlardı. Tolstoy'u, klasikleri  okuyordu.  Klasik müzik dinliyorlardı. Âşık Veysel'den türkü söylemeyi. Geleceğin ışıkları parlıyordu. Güneşin ışıkları pırıl pırıl beyinleri aydınlatıyordu. Korktular. Toprak ağaları korktular. Bırakmadılar. Sömürücüler. Emek hırsızları. Özgürlük hırsızları. İnsanlık hırsızları. Bırakmadılar. Köy Enstitüleri kapatıldı. 1954 yılıydı" ifadeleriyle enstitü süreçlerini özetler. Çoğu yazısında yer verdiği  Köy Enstitülerini "Köy Enstitüleri sadece bir sembol değildir, bir işlevdir. Toprağı işlerken kendini de işleyeceksin. Tohumu serperken kendini de geleceğe hazırlayacaksın. Ürünü toplarken kendini de göreceksin. Tahtaları birbirine eklerken kendi anlamını da düşüneceksin. Bir yapının temelini kazarken ülkenin çatısını da bileceksin. Bir yaşam, bir işlevdir. Yaşarken bileceksin ki, yaşamının bir anlamı olmalıdır. Yaşarken bileceksin ki, dünyaya bir değer katmalısın. İşte, enstitülü öğrenci, öğreniyorsun ki; ellerinle harç kararken dünyayı değiştiriyorsun. Sürdüğün her karış toprak ürün verirken, salladığın her çekiç bir çiviyi çakarken, okuduğun her satır aklına yerleşirken, dinlediğin her ezgi içine işlerken, yaşamına anlam kazandırıyorsun, dünyaya değer katıyorsun. Aldığını çoğaltıp veriyorsun. Bildiğini arttırıp paylaşıyorsun. Biz, hepimiz, Köy Enstitülü öğrencileriz. Böyle bildik. Böyle öğrendik. Böyle yaşıyoruz" diyerek selamlar. Köy Enstitülerinin kapatılmasını  köy çocuklarının eğitilmesinin  istenmemesi olarak yorumlayarak  Köy çocukları eğitilip köylerde çalışırsa toprak ağaları ne yapardı. Köy eğitmenleri topraksız köylüyü uyandırırsa köylerin derebeyleri hükmünü nasıl geçirirdi?  Sorgulamasını yapar. Köy Enstitüleri kapatıldı. Çok partili sisteme geçildi. Toprak ağaları oy depolarının sahipleri oldular. Köy derebeyleri kendilerini seçtirdiler. Bu da demokrasi oldu diyerek süreçleri değerlendirir. Erdal Atabek, bir  başka yazısında  Köy Enstitülerinin niçin kapatıldığını sorgulayarak   bu sistemde yetişen ve yetişecek olanların soru sorup, tartıştıklarını,  farklı  düşünmeleri desteklediklerini belirterek "Böyle yetişecek insanlar, toprak ağalarının, emek sömürücülerinin, iktidar yağmacılarının işine gelmedi" saptamasını yaparak enstitülerin enstitü karşıtı Demokrat Parti döneminde kapatıldığını yazar. 

            Erdal Atabek, bir kültür insanıdır. Evrensel kültürü, dogmaları kabul etmeyen, özgür insan aklına dayanan, özgür insan iradesine dayanan kararlarla yaşayan yeni bir toplum yapılanması olarak tanımlayarak "Bu yapıda her şey sorgulanır, her şey tartışılır, eğitim din temelli değil, bilim temellidir. Toplumda kuvvetler ayrımı vardır. Yasama, yargılama, yürütme ayrıdır ve birbirini denetler. İnsan özgürlükleri, yaşama hakkı, kendi düşüncelerini sözlü ve yazılı ifade hakkı kutsal sayılır. İnsan hakları devletin ve toplumun güvencesi altındadır" vurgusunu  yapar. Türkiye'nin, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından 1923 yılında "evrensel kültür ilkeleri"ne göre kurulduğunu  ifade eden Atabek  "hukuk, eğitim, yasama, toplum yaşamının" temel yapıları bu ilkelere göre düzenlendiğini işaret eder. Cumhuriyetin köyden başlayan kalkınma hamleleri yaptığını,  halkevleri ve halk odalarının halkın kültür ocakları olduğunu, bu sayede  okuma yazma, kitaplar, tiyatro gibi kültür çalışmalarının  yaygınlaştığı değerlendirmesini yapar.  Atabek,  yaşadığımız yıllarda  bunların hiçbirisinin kalmadığını işaret ederek  "Laiklik ne yazık ki dinsizlik sayılarak ağızlara bile alınamıyor. Oysa toplumları din ve mezhep kavgalarından kurtaracak can simididir laiklik" düşüncesini dile getirir. Atabek, salgın döneminde aşının bulunmasının önemini işaret ederek  Covid-19 virüsünün insanlara bir ders verdiğini belirterek  "Aşıyı bulan, geliştiren, uygulayan "laik bilimdir" değerlendirmesini yapar.  Aşının  tarihi boyunca dogmalarla, önyargılarla, dine dayandırılan boş inançlarla savaşmış, bu savaşlardan zaferle çıktığını,  üfürükçüler, muskacılar, hurafeciler gene homurdanmışlarsa da toplumda karşılık bulamamışlardır diyerek  "Laik bilimin bu zaferinin bütün alanlar için uyarıcı, öğretici olmasını" diler.

            Erdal Atabek'in yazılarında "kültürel zeka" kavramını öne çıkararak  meslek eğitiminin  kültürel zekâyı geliştirmediği saptamasını yaparak kültürel zekanın, kültür eğitimiyle geliştiğini yazar. Köy Enstitüleri ve gelişmiş eğitim kurumlarının  bunu başardığını işaret eder. Erdal Atabek,  çağımızın eğitiminin temeli, eleştirel düşünceye dayandığını ifade ederek "Söyleneni eleştirme, değerlendirme, acaba öyle mi?  diye düşünme.
Söylenen, bilinen, aktarılan her şeyi sorma, sorgulama, başka seçenekler olup olmadığını araştırma. Acaba öyle midir, değil midir? Ne zaman bulunmuştur? Nedenleri nelerdir? Süreç nasıl gelişmiştir? Sonuca nasıl varılmıştır? Koşullar başka olsaydı sonuç nasıl değişirdi?"

sorgulamasının önemine işaret eder. Eleştirel düşüncenin bu yöntemle  soru sorup tartıştığını sonuçtan emin olsa da sormayı, tartışmayı sürdürme olarak tanımlayarak  "Batı uygarlığı yüzyıllardır bu yolla gelişmiş, bu yolda çatışmış, bu yolla bilimsel bilgiyi sınamıştır" saptamasını yapar.

            Cumhuriyet gazetesinde köşesini okula dönüştüren, yıllardır aydınlanma  düşüncesini topluma aktarmayı görev sayan Sayın Erdal Atabek  ürettiği aydın sorumluluğu nedeniyle YKKED 2022-Aydınlanma Onur Ödülünü vermekten dernek ailesi olarak onur duyacağız.  Emeğine saygıyla.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI