SAYIN 'BÜLENT ARINÇ' YİNE HUZURLARINIZDA !?
Hani hiç olmadık zamanlarda 'delik torbadan' çıkar gibi ortaya çıkıp, hiç üstüne vazife olmayan konularda fikir beyan eder, birilerine akıl verir, güya yol gösteriyor gibi yaparak, kalbinin derinliklerindeki eski bildik alışkanlıklarını, sanki resmî bir görevi varmış gibi, sanki çok akıllıymış gibi yaparak, bizlere yol göstermeye kalkar ya!?
06 Şubat 2023 Pazartesi günü 10 İlimizde başımıza gelen feci ve peş peşe büyük çaplı depremlerle yine yıkılıp, yine derin acılara gark olmuştuk ya!? Hani benim sürekli kendisini 'Bozuk Saate' benzettiğim, hani günde sadece 2 defa doğru saati gösterip, geri kalan 22 saati yanlış gösteren eski AKP kurucularından Bülent Arınç büyüğümüz var ya; sanki ülkenin ve biz ülke insanlarının başka dertleri kalmamış gibi, yine bir yerlerden çıkıp, şöyle demiş: ".Vatandaşlarımız şu anda seçim değil, yaşam mücadelesi veriyor!.. Seçmenden bahsedilmezken, 'Seçimden' bahsetmek nasıl mümkün oluyor? Ne Mayısta, ne Haziranda seçim olmaz, olamaz!.. Seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lâzım!.. Bu bir tercih değil, zarurettir!.." demiş, iyi mi?
İster beğenin, ister beğenmeyin; son cümlesi akılcıydı, harikaydı ve şöyleydi: ".Bu bir tercih değil, zarurettir!.." sözleri nasıl bir cümleydi ama!? Türkçe olan 'Zorunluluk' sözcüğü yerine, Arapça olan "Zarurettir" sözcüğünü kullanıyor ki; 'Zaruret' kelimesinin yanında 'Zorunluluk' sözcüğü çok zayıf, çok hükümsüz ve çok güçsüz kalıyor değil mi!?
Peki, sayın Bülent Arınç büyüğümüze sormazlar mı; "Ortada fol yok, yumurta yokken, size bunun için hiç kimse akıl danışmazken, durduk yerde bu 'Seçim Erteleme' fikrinizi ne diye böyle zamanda bir el bombası gibi orta yere bıraktınız!? Siz bir parti lideri değilsiniz, devlette bir göreviniz yok, kaç yıldır sizi partiniz bile 'Aday' yapmazken, bu açıklamanın sebebi ne!? Seçimlerin yapılması veya yapılmaması sizin aslî göreviniz mi!? Size ne bundan" demezler mi? Ne diyeceksiniz onlara, bunca iktidar ve muhalefet partisi lideri dururken bu acil çıkışınız neden, bunu da söyleyiniz bakalım!?
Bunca insanımız öldü, bunca binalarımız yıkıldı, milyonlarca insanımıza yeterli her türlü yardımı yapamıyoruz, yılların birikimi bir ihmalin sonucu çok acı çekiyoruz!.. Madem çok akıllı ve yetkilisiniz de, neden bu konularda bir gün çıkıp da akıl vermediniz!? Bu sözleriniz de, bozuk saatin günlük iki doğrusundan birine mi denk geldi acaba, ha!? Siz hukukçusunuz, Anayasamıza göre, 'Savaş Hali' dışında seçimlerin ertelenemeyeceğini bilmiyor musunuz!? Tatil edilen Üniversitelerimiz için de iktidara bir şeyler söylesenize!..
Neyse, bu acılı günlerimizde sözlerimize ve sorularımıza bir son verip, size Edebiyat Öğretmeni Mahmut Nacar'ın uzunca 'Tuhaf İşler' isimli şiiriyle baş başa bırakayım bari, böylesi daha uygun olacak çünkü.
"Hayatı dümdüz yaşarken/ Yolumuza bayır çıktı/ Musibet görüp, şaşarken/ Hakkımızda hayır çıktı!..// Şaşırmadım, neden tekim/ Doğru tek olur nitekim/ Derman aradığım Hekim/ Hem dilsiz, hem sağır çıktı!..// Yorulup, çekmeden zahmet/ Tecelli eylemez rahmet/ Namerdin payına nimet/ Mert olana, 'sabır' çıktı!..// Kavuşmak için yandığım/ Hayaliyle aldandığım/ Uzaktan Saray sandığım/ Kara kıldan, 'çadır' çıktı!..// Destura verdim selâmı/ Anlattım cümle meramı/ Mücevher sandığım adam/ Kalaylanmış 'bakır' çıktı!..// Gönülde olmayan yeri/ Kürkünden alır değeri/ Takmış küheylan, eyeri/ Koşturunca 'katır' çıktı!..// Pişmeden bozuldu hamlar/ Eşeğe döndü adamlar/ Mektep sandığım damlar/ Mektep değil, 'ahır' çıktı!..// İstedim, olsun çuhalı/ Aldım Acem işi halı/ Adı kendinden pahalı/ Yere serdim, 'hasır' çıktı!..// İhlâstan mahrum ise öz/ Yakar, haset denilen köz/ Teraziye koydum kem sözü/ Taştan bile ağır çıktı!..// Hürmet eyleyip yâdına/ Gül diktim senin adına/ Gül çıkmadı da, inadına/ Çalı, diken, çöğür çıktı!.." Sakin KOŞAR.