TÜİK Mİ, İTO MU, ENAG MI !?

 

                  TÜİK Mİ, İTO MU, ENAG MI !?

Tam 30 Milyon emeği ve alın teriyle çalışanlar ile 13 Milyon emeklinin maaş zamlarının verileceği son enflasyon rakamları açıklanmıştı ki, üç farklı oran ortaya çıktı: Devletin resmî istatistik kurumu olan TÜİK, son enflasyon rakamlarını  % 73,5 çıkardı, ama bu sefer de, enflasyonu hesapladığı o meşhur 'Sepetteki' ürünlerin isimlerini ilk kez açıklamadı, İTO % 87 ve ENAG ise % 160,7 olarak duyurdular!.. Tartışma da burada alevlendi!..

Hemen özel istatistik şirketleri kamuoyu araştırmaları yaptılar, oradaki rakamlarda görüldü ki, artık halkımız TÜİK'in verilerine inanmıyor, çok büyük çoğunlukla İTO ve ENAG'ın açıkladıkları verilere inandıklarını söylüyorlardı!.. Yılların birikimleri sonrasında, sokakta röportaj yapılan bütün insanlar, tam maaş zamları yapılacağı sırada, yine TÜİK'in çalışanlara ve emeklilere kazık attığını imâ eden sözler sarf ediyor ve kızıyorlardı. Bir bilim insanı olan ENAG kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy hocaya ise, dünyayı dar ediyorlardı!..

Bazıları çıkıp; "Tabii ki böyle diyecekler, İTO ve ENAG'ın açıkladığı yüksek enflasyon rakamları tam maaş zammı öncesi çalışan ve emeklilerin işlerine geliyor, TÜİK'e de ondan kızıyorlar!" filân diyebilirler? Ancak, pazarda ve marketlerde alışveriş yapanlar, şekerin, yağın, peynirin, etin ve meyve fiyatlarının tam 'dört kat' arttığını görmüyor, bilmiyorlar mı!? Şu geçen Ocak ayında büyük lâflarla övdükleri maaş zamlarının, daha ellerine geçmeden eriyip gittiğinin farkında değiller mi? Siz âlemi kör, milleti sersem mi sanıyorsunuz!? Yetersiz maaşlarını her ay harcayan onlar değil mi? Sıkıntıyı yaşayan onlar değil mi? Güneşin balçıkla sıvandığı nerede görülmüş!?

Bizler sadece olup bitenlere bakıyor, gelişmeleri yazıyor, sizlere ulaştırıyoruz!.. Şahsen ben TÜİK'in başındakileri hiç tanımam, geçmişlerini ve isimlerini bile bilmem!.. Ama şu buhranlı dönemlerde bile, artık aldıkları maaşlarla bir çıkış yolu bulamayan, çocuklarını yeterince eğitip-besleyemeyen, eskiden olduğu gibi, maaşlarından kötü günler için 'Beş Kuruş' dahi bir kenara koyamayan, gelecek ayını bile 'Kredi Kartlarıyla' karşılayan bu emeğiyle çalışanlar ve emeklilerin, bir kurtarıcı gibi bekledikleri son enflasyon rakamları da 'Nasrettin Hocanın Kuşuna' dönmüş şekilde, her tarafından kırkılmış olduğunu görünce, hepimiz şok olduk!..

Bizlerin kimseyle bir alıp veremediğimiz yok!.. Kimseye düşman değiliz!.. İktidarda gözü olan muhalefet partileri değiliz, delik ceplerle siyasete atılacak halimiz de yok!.. Biz sadece karnımızı doyurup, kimseye muhtaç olmadan faturalarımızı ödeyebileceğimiz bir maaşımız olsun isteyen insanlarız!.. Hal böyleyken, hep şunu düşünüyor ve hep merak ediyoruz; "Çeşitli numaralarla oranı düşürülen enflasyon oranlarını hesaplayan insanların, akşam evlerine gittiklerinde, başlarını yastıklarına koyduklarında, zaafa uğrattıkları bunca insanın hallerini bir gün düşünüyorlar mı acaba? Böyle davrandılarsa, aybaşlarında buradan aldıkları maaşlarını harcarken, çocuklarına yedirirken, bir gün olsun 'vicdan azabı' duyuyorlar mı acaba? Bu yaptıklarının bir gün gelince hesaplarının mutlaka sorulacağının ayartındalar mı acaba?"  Şimdilik başka sorum yok, zamanı gelince devamını daha sonra soracağımızı belirterek sözümü bitiriyorum!..

Bugün de size Orhan Veli'nin 'Pazar Akşamları' şiiriyle veda edeyim bari:

"Şimdi kılıksızım; fakat/ Borçlarımı ödedikten sonra/ İhtimal bir kat da yeni esvabım olacak/ Ve ihtimal, sen/ Yine beni sevmeyeceksin!?// Bununla beraber Pazar akşamları/ Sizin mahalleden geçerken/ Süslenmiş olarak/ Zannediyor musun ki ben de sana/ Şimdiki kadar kıymet vereceğim!?"                          Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI