ABD ve ab önerdi: Annan planını onaylayın... KKTC'ye ambargoyu kaldıralım...
Ne oldu. Türkler onayladı, İyi ki Rumlar reddetti, Çünkü Annan Planı denilen bu plan, neredeyse Türk varlığını Kıbrıs'tan silecekti. Sonuçta Avrupa Birliğine üyelik görüşmelerin başlatılması vaadiyle kandırıp Güney Kıbrıs'ı AB'ye üye yaptılar. KKTC toprağını da işgal altında AB toprağı olarak onayladılar.
Bugün KKTC'ye en ağır koşullarda ambargo sürüyor. Oysa onların bizi Avrupa Birliğine üye yapmayacaklarını cümle alem biliyordu. Bunu gizli açık birçok toplantılarında dile getirmişlerdi. Biz de kapı açtık ama sonuçta birçok bahane uydurup görüşmeleri çöpe attılar.
ALDATILMA 1.
Merkel üç kez geldi... Ortadoğulu sığınmacıları bizden geri alın, (Nitelikli sığınmacılar doğal olarak onlarda kalacak, "Ne iş olsa yaparım abi" ciler bize geri gönderilecekti belli ki.) yenilerini göndermeyin, size Vize zorunluluğunu kaldıralım. (Bu arada 72 şartçığımızı da kabul ediverin.)
Ne oldu?
Uygulamaya gelince öyle bir "şartçık" ileriye sürdüler ki kabulü mümkün değil...
Sığınmacılar bizde kaldı. Vizeyi kaldırma vaadini iptal ettiler.
ALDATILMA 2.
Şimdi ABD Başkanı telefon etti. "İsveç'in NATO'ya girişini onaylayın. İstediğiniz F 16'ları size Satalım." dedi.
Son DURUM:
Kararname onaylandı TBMM'ye gönderildi, komisyon kabul etti Genel Kurula gönderdi.
Şimdi de diyorlar ki; siz onaylayın. Sonra F16 satışını biz ABD Meclisinde onaya sunarız... (Tasarı dokuz aydır onların meclislerinde beklemede işlem görmüyor. 1,5 milyar dolarımız da rehin tutuluyor.)
Şimdi biz de desek ki: Gelin aynı anda siz F16 tasarısını, biz İsveç onay tasarısını meclislerimizden geçirelim... ABD Peki diyecek sanıyor musunuz?
Yoksa ALDATILMA 3 mü olur?...
"YERİME OTURDUĞUNUZ İÇİN..."
Birçok zaman yaşlı insanlarımız gençlerin kendilerine; otobüste, vapurda, trende yer vermediğinden yakınıyor.
Ne var ki, kendilerine yer verilenlerin nezaket gereği bir teşekkür sözü etmeden "patadanak" oturmalarına da şaşıyorum doğrusu.
İzmir'de kent otobüsündeydim...
Önümde ikili koltukta bir genç oturuyor. Otobüse sözde beyefendi iki kişi bindi. Genç kendilerine yer verdi, arkaya doğru yöneldi, her ikisi de yüzüne bile bakmadılar...
Genç adam; orta kapıdan dönüp geri geldi "Yerime oturma nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ederim." dedi ve geri döndü.
Sağ tarafta oturan hala bir şey anlamamıştı. Yanındakine soruyordu:" Ne diyor bu kişi?"
Genç adamı içimden kutladım. Zekâ ve nezaketine de hayran kaldım doğrusu.
HAYVAN KİM İNSAN KİM? .
Ne zaman ki. İzmir Fuarında, plastik tabak içindeki irmikli helvanın tamamı yenilmeden çimenlere atıldığını. Bir karganın gelerek kalanı bitirdikten sonra gagasıyla tutarak götürüp çöp sepetine bıraktığını bir videoda gördüm. O zamandan beri, birçok kez kim insan, kim hayvandır aradaki kesin çizgiyi belirlemekte, karar vermekte zorlanıyorum.
Onun için de birisine "Hayvan" diye hakaret edilmesine... Hayvan, sözcüğünün hakaret sözcüğü olarak kullanılmasına şiddetle karşıyım.
OKUYAMADIĞIN HANGİ DEDENİN MEZAR TAŞI ?..
O yere göğe koyamadığınız Osmanlı, bizim dedelerimizi aldı götürdü.
Kimi, yemen çöllerinde. Kimi karlı Kafkas dağlarında . Bazısı yerini bile bilmediğimiz Galiçya'da. Bazıları da Çanakkale'de kaldı.
Alman'ın oyunuyla girdiğimiz savaşta şehit oldular ne yazık ki. Bir mezar taşını bırakın, mezarlarının yeri bile belli değil.
Lisedeki bu çocuklarınsa dedeleri 60-70 yaşlarında, daha hayatta ve ayaktalar .
ve. Bu ülkede 1928'den beri (95 yıldır) Mezar taşları yeni yazı ile yazılıyor.