Gerçek devlet adamları, ülkesinin kaynaklarını halkın yararına kullanmak için düzenlemeler yapar, bu kaynakları ülkeye gelir getiren konuma getirmek için çaba harcar. Bu arada bu kaynaklardan gelecek kuşakların da yararlanacağını düşünerek onlara zarar vermez.
Çirkin siyasetçi; ülkenin kaynaklarının ve varlıklarının hoyratça yok edilmesine, yağmalanmasına göz yumar. Onun yönetiminde; ülkenin madenleri, toprakları, akarsuları kıyıları tarumar edilir. Çarpık yapılaşmalar, tarım alanlarının yok edilmesi sıradan uygulamalar haline gelir. Çirkin siyasetçi, gelecek kuşakların da o topraklar üzerinde yaşayacağını bir an olsun düşünmez.
SİZ EN İYİSİ
Bazılarımızın üstlendiği görevin gereklerini yerine getirme konusundaki vurdumduymazlığı, boş vermişliği bazen insanı çileden çıkarıyor. Bazen de "Gülsem mi yoksa ağlasam mı?" türünden bir ikileme sürüklüyor.
Epeyce bir süre önceydi. Sorunun çoğu kez çözülmediğini bilirim ama gene de dayanamadım. Bir devlet kurumunun ilgili birimine telefon ettim. Hizmetlere ilişkin bir yakınmam vardı. Görevli Bayan:
"Siz en iyisi şu numaraya telefon edin." diyerek bir telefon numarası verdi. O numaraya telefon ettim. O numaradaki görevli de "daha iyisi" olduğunu söylediği bir numara verdi. Ben vazgeçmek niyetinde değildim. Oraya da telefon ettim. Sonunda verilen telefon o ana kadar aldıklarımın en iyisiydi. Ne çıktı dersiniz? İlk telefon ettiğim yer. Meğer ki ben bilmeden başlangıçta "en iyisi" ne telefon etmişmişim.
ULUS BİLİNCİ VE ULUSAL LİDER
Dikkat ederseniz ABD'nin öncülük ettiği Batı ülkeleri, İslam dünyasında şeyhlerin, emirlerin, kralların egemen olduğu ülkelerle hiçbir sorun yaşamıyor. Gülüm-balım geçinip gidiyor. Hedef aldığı ülkeler; Libya, Suriye ve Irak gibi uluslaşma sürecine giren ülkeler... Onları diktatörlük olarak ilan ettiler ve -demokrasi getirme- bahanesiyle saldırdılar. Şu anda bu ülkeler parçalandı, halkı perişan oldu. Eski günleri mumla arar hale geldi.
Aynı güçler Türkiye'yi de hedeflerine koydular. Türkiye'yi doğrudan yenilgiye uğratamayacakları ve parçalayamayacakları için içten çökertme yoluna gidiyorlar.
Her ülkenin simge olmuş devletinin kurucusu, ulusal kahramanları vardır. Bu ulusal kahramanlar ulus birliğinin sembolü, ortak yaşamanın harcıdır.
Ulusal bayramlar ise, ulus bilincinin gelişmesinde çok önemli etkiye sahiptir. Türkiye'de Ulusal kahramanımız Atatürk'e saldırılmasının, ulusal bayramların kutlanmasının savsaklamasında ve hatta yasaklanmasının temelinde bu projelerin etkilerini açıkça görebiliyoruz.
Emperyalizmin bu oyununa gelmeyelim. Ata'mıza sahip çıkalım, ulusal bayramlarımızı daha büyük coşku ile kutlayalım ki Türkiye'mizi parçalamak bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin hevesleri kursağında kalsın.
YÜZLEŞME
ABD gibi ülkeler ve onun içerideki işbirlikçileri; "Türkiye'nin tarihiyle yüzleşmeye ihtiyacı var." ÖNCE TIRNAK KAPATILIP SONRA NOKTA KONMAZ MI? diyorlar.
Kızılderililerin neredeyse soyunu kuruttular, köle pazarlarında haraç mezat sattıkları zencileri daha düne kadar insan yerine koymadılar. İngilizler; afyon satışını yasaklayan Çin İmparatoruna "Kazancımıza engel oluyorsun." diyerek savaş açtılar. Çin'de, Avustralya'da, Hindistan'da milyonları katlettiler. Alman Naziler; Yahudileri Çingeneleri fırınlarda yaktılar.
Fransızların; bağımsızlık isteyen Cezayir'e karşı açtıkları savaş iğrenç olaylara sahne oldu.
Bütün bu batının sömürgecileri tarihleriyle yüzleşmeyecek de biz yüzleşeceğiz. Öyle mi? Bu öneri başlı başına yüzsüzlüktür. Hadi canım sen de.
TURGUT DERELİ