Dün sabah Habertürk radyosunu dinliyorum. Kanalın muhabiri ile Darphane ve Damga dairesi yetkilisi, Kuyumcular odası başkanınının da olduğu bir ortamda Reşat altınının 104 yıl sonra yeniden basılmaya başlandığının haberini veriyorlardı. Yeniden basılmaya başlanmasının gerekçesinin, Anadolu'dan gelen talep ve buna dayalı olarak sahtelerinin piyasaya sürülmesi olduğu belirtiliyordu.
Sonrasında TV ile birlikte yapılan yayında, anlaşılıyordu ki altın gösteriliyor üzerindeki figür ve resimlerin anlamı açıklanıyor.
Benim asıl burada üzerinde durmak istediğim konu ise bu değil. Hem sunucunun hem de kendisiyle söyleşi yapılan kişinin altın üstündeki yazıların defalarca "Arapça" olduğunu söylemeleri.
Son yıllarda bu söylem öyle yaygınlaştı ki anlaşılan; birçok kişi Arapça ile Arap harfleri arasındaki ayrımın farkında değil. Farsçanın da Arap harfleri ile yazıldığının da ayırtında değiller.
Oysa biri harf, diğeri ise dil. Kültürel değerlere önem verilmeyen toplumlarda değerli dostlar bu tür KAVRAM KARGAŞASI kaçınılmaz.
Cumhuriyet döneminde bizim dilimizin değil, sadece alfabemizin değiştiğini, Arap harflerinden Latin alfabesine geçildiğini umarım bu arkadaşlar da birgün öğrenecek.
GÖLGELER VE İNSANLAR...
Bu günlerde havalar çok sıcak. Hep gölge yerler arıyoruz. Farklı gölgelikler var. Birine sığınıyoruz...
Sonra düşündüm de kendi kendime şöyle dedim: İnsanların gölgesinde yaşamayalım da hangi gölge olursa olsun...
BU TOPRAKLAR BİZİM.
Gurur duyuyorum ki İzmir Homeros'a... Sinop; doğduğu kent olarak Diyojen'e. Samsun ve Trabzon; Amazon kadınlarına. Bodrum; Ünlü Tarihçi Herodot'a.. Çanakkale Truva'nın Tahta At'ına sahip çıkıyor. Belediyeler halkın desteğiyle, bu tarihi figürlerin heykellerini, modellerini yaptırıyor. Diğer kentlerimiz de 1071 öncesinde Anadolu'muzda var olan kültürlere sahip çıkmakta..
Elbette 1071 ve sonrası Anadolu'ya yoğun Türk göçleri oldu. Anadolu'ya gelen Türkler yerel kültürlerle kaynaştılar, Müslümanlığı ve dilimiz Türkçeyi egemen kıldılar.
Şunu asla unutmayalım: Biz Göbeklitepe'den (12.000 yıl) beri burada varız ve bu kültürlerin inşasında rol aldık.
Batılı tarihçi ve sosyologlar bizi Anadolu'nun işgalcisi olarak göstermek ve görmek istiyorlar hatta Birinci Dünya Savaşı sırasında : "Türkleri geldikleri Ortaasya isteplerine süreceğiz" diye kampanya başlattılar.
Şunu da anımsayalım. Büyük Atatürk; Hititlere ve Sümerlere sahip çıkmış; Hititolog ve Sümerologlar yetiştirilmesini resmen emretmiş ve uygulamaya koymuştu.
Son söz olarak derim ki: Halkımız bu konuda duyarlı. Biliyorlar ki onlar da kültürümüzün bir parçası...
Anadolu'nun tüm tarihine ve tarihi figürlerine sahip çıkmazsak; batılıların istediği olacak ve biz bu ülkede misafir gibi duracağız.
BANA GÜVENMİYOR MUSUN
Yerlerine ulaşması benim için çok önemli olan 10 adet mektubu PTT'ye götürdüm. Gişedeki memur parayı aldı ve zarfları bir kenara bıraktı.
"Makineden geçirmeyecek misiniz?" diye sordum,
"Bana güvenmiyor musunuz?" dedi... Hiç tanımadığım insanların, bana böyle bir soru yöneltmelerine inanamıyorum. Kendisine: "Siz görevinizi yapsaydınız da bu soruya gerek kalmasaydı daha iyi olmaz mıydı?" dedim.
Yanıt veremedi.
Formun Altı