EKREM İMAMOĞLU…


Zorlu geçen bir seçim sürecinin ardından, açık ve net söylüyorum;  31 Mart seçimlerinin Türk politika dünyasına en önemli armağanı EKREM İMAMOĞLU adı oldu…

Seçim sürecinde göz doldurmuştu elbet… Ne var ki o gece en önemli kentimiz İstanbul’da seçimlerin AA ve Y. Seçim Kurulunun anlaşılmaz tutumları nedeniyle kilitlendiği anda, cesaret ve kararlılıkla ortaya çıktı. Tavrını açık ve net olarak ortaya koydu…

Sabaha kadar süren açıklamaları, soğukkanlı duruşu, nezaketi, kitleleri kucaklayan tavrı ile saygı uyandırdı…

Yüzünden gülümsemeyi hiç eksik etmeden, enerjisinde en küçük bir eksilme yaşamadan, yüzü eğilmeden sabaha kadar ayakta dimdik duruşu ile sonunda rakipleri de hakkını teslim etmek zorunda kaldılar.

Kendisini yürekten kutluyorum… Bundan sonra bilinmeli ki Türk siyaset dünyasında artık EKREM İMAMOĞLU adı vardır ve bu ad kolay kolay gündemden düşmeyecektir.

 

BİR NİSAN ŞAKASI…

Seçim hay huyu içinde insanlarımız bu yıl Bir Nisan şakasını unuttular sanırım… Bazıları içinse seçim sonuçları en çarpıcı Bir Nisan şakası oldu.

Meslek yaşamımdaki hala aklıma geldikçe güldüğüm Bir Nisan şakasını sizlerle paylaşmak istedim:
İzmir-Eşrefpaşa Lisesi'nde öğretmendim. 80'li yıllardı. Bir Nisan sabahı ilk derse girmek için sınıf kapısını açmak istediğimde içeriden engellendiğini anladım. Kapıyı zorlamaya başladım. İçeriden gülüşmeler geliyordu ama kapı açılmıyordu. Bir süre sonra kapı açıldığında üç öğrencinin bir sıraya oturup engelleme yaptıklarını gördüm. Sınıfça kahkaha atıyorlar yaptıkları şakadan mutlu görünüyorlardı.
Kararlı bir şekilde kürsüye yöneldim. O üç öğrenciyi yanıma çağırarak: Buna nasıl cesaret ettiklerini, hareketlerinin son derece yakışıksız olduğunu bu saygısızlığa asla göz yummayacağımı söyledim. Sınıfı da: "Size de yazıklar olsun!" diye kınadım. O arada ekledim:"Bu üç arkadaşınızı disiplin kuruluna vereceğim."
Sınıf donup kalmıştı. Bazı öğrenciler cesaretlenip, "Hocam lütfen affedin, arkadaşlarımızın kötü niyeti yoktu." diye ricada bulunmaya başladılar. Ricaları şiddetle reddedip o arada derse başladım. Sınıftaki hava iyice soğumuştu.
Bir ara dersi kestim:"BU DA BENİM BİR NİSAN ŞAKAM" dedim. Gülme sırası bendeydi.

 

KUZU GÖBEĞI MANTARI… (morchella esculenta)

Geçen yıl oğlum, kendisine hediye olarak gelen kuzu göbeği’nin bir bölümünü bize getirmişti ama bu yıl aramama karşın henüz bu değerli mantara ulaşamadım. Umarım bu yıl da bir kez olsun yiyebiliriz…

İyi bir besin kaynağı olan göbek mantarı; Bağışıklık sistemini güçlendirir… Kansızlığa iyi gelir… Kansere karşı etkilidir… Diyabete iyi gelir… Karaciğer ve kalp sağlığını korur. Göz hastalıklarında yararlıdır.

Ülkemizde başta Muğla olmak üzere Ege Bölgesi illerinde ormanlık alanlarda görülebilen bu mantar türüne, çeşitli illerimizde de bu mevsimde rastlanmaktadır. Umarım hemşerilerimizin bir bölümü doğrudan toplayarak ya da ilimizdeki pazarlardan bu mantara ulaşabiliyordur. İhraç da edilen mantar, lezzetli olduğu ve zor ulaşıldığı için de değerlidir. Her keseye uygun olmadığını, ederinin el yakabileceğini de belirteyim bu arada.

 

ÖDENTİ… AİDAT…
Apartman aylık ödentisini yatırmak için bankadaydım.
Sıram geldiğinde “Apartman ödentisini yatırmak istiyorum” dedim, görevli genç bayana…
“Aidatını mı?” diye düzeltti sözümü.
“Gerçi siz yaşlılar aidat diyorsunuz ama biz gençler ‘ödenti’ diyoruz” oldu yanıtım…
Neyse ki çabuk anladı ironiyi… Gülüştük…

TURGUT DERELİ

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI