ENFLASYON VE FAİZ..

ENFLASYON VE FAİZ...

Şu anda ülkemizin en acil çözülmesi gereken sorunlarından biri, enflasyon...

Enflasyon arttıkça faizin yükseltilmesi gerektiğini çok iyi bilen ABD Merkez Bankası FED yetkilileri, Enflasyonun her artışında faizi 0.25 oranında artırarak yıllık %5.5'tan geri döndürdü ve yüzde 4.25'lere indirmeyi başardı. Geçmişte de Türkiye'de bu yöntem uygulanır ve başarılı olunurdu.

Ben bu konunun elbet uzmanı değilim ama 70 yıldır politikayı ve ekonomiyi izleyen bir köşe yazarı olarak tüm bilim adamlarının üzerinde birleştiği nokta biliyorum ki: Faizin artırılmasının nedeni o ülkede enflasyonun yükselmesinin bir sonucudur.

Oysa tam aksine, faiz sebep enflasyon sonuçtur, diyerek iddiada bulunduğunuz, pratikte de bunu uyguladığınız zaman gelinecek nokta bellidir ve bunu yaşayıp gördük. Faizi enflasyonun altında tutarsanız, diğer yandan bir de karşılıksız bol para basıyorsanız vatandaşın bankadaki tasarrufu giderek değer yitirir. Bunu bilen özellikle iş insanları parasını bankada tutmaz ve yatırıma yönelir. Bu bir ticari emtia olabileceği gibi; ev, arsa, işyeri gibi yatırım araçları olabilir. Talep artar ve böylece piyasadaki mal ve emtianın fiyatları hızla yükselir ve bunun adı enflasyondur. Ortodoks politikalardan heteredoks politikalara geçildiği söylenerek yapılan uygulamaların sonuçları ortadadır.

Yeni Bakan Mehmet Şimşek'in RASYONEL politikalara yöneleceğiz sözü, açıktır ki bir önceki yanlış politikalar terkedilip FED'in de uyguladığı bilimsel ve akli politikalara dönülecek, izlenimi yaratmıştı...

Ne var ki perşembe günü açıklana piyasa faizi rakamı %15 olarak açıklanınca; bu artışı piyasalar gerçekçi bulmadı, çünkü enflasyon bu faizin çok üstündeydi ve anında tepki verdi. Döviz, altın ve Borsa birden atağa geçti. Anlaşılıyor ki gerçekçi bir faiz politikasına dönülmedikçe fiyat artışları sürecek, ülkemiz faiz enflasyon sarmalından ve KKM denilen kur korumalı mevduatın bütçeye verdiği sınırsız zarardan kurtulma umudumuz ertelenecek.

 SUÇLARI NEYDİ?

Çocukluk yıllarımda çarşamba günleri sınıf öğretmenimiz götürür ya da hafta sonları kendimiz sinemaya giderdik.

Birçok kez bu bir kovboy filmi olurdu. Konuları da daha çok Amerika'yı doğusundan batısına doğru yavaş yavaş işgal eden beyaz adamın, Vatanlarını- topraklarını savunan Kızılderililerle olan savaşlarıydı.

Ufukta çatışma göründüğünde beyaz adam göçmen arabalarından bir çember oluşturur, tüfeğini alır arabasının altında sipere yatardı.

Ellerinde balta ya da mızraktan başka hiçbir savaş aracı olmayan zavallı Kızılderililer kümenin çevresinde atlarıyla dönmeye başlarlar. Beyaz adamlar "vahşi" dedikleri Kızılderilileri birer birer keklik gibi avlarlardı.

O yıllar beyaz Amerikalıların zenci ve Kızılderilileri bırakın üçüncü sınıf; insan yerine koymadığı yıllardı ve her nasılsa Amerikalı o düşünceyi bizlere kadar iletmiş ve benimsetmişti.

Biz çocuklar vatanını savunmaktan başka suçu olmayan Kızılderilileri birer birer öldüren beyaz adamı avuçlarımız patlayınca kadar alkışlardık. Hele beyaz adam zora girmiş ve Amerikalı askerler ellerinde sancakları, borazan çalarak yaklaşmaya başlamışlarsa bizim tezahüratımız ikiye üçe katlanırdı. Şimdilerde düşündüğümde bu yaptıklarımız için utançtan yerin dibine giriyordum.

Ne var ki son zamanlarda ülkemizin geleceğinin belirlendiği seçim sürecinde yaşadıklarımızı değerlendirince; biz çocukların o yaptıklarına şaşırmamamız gerektiğini daha iyi anlıyorum. İnsanoğlu çoğu zaman yeterli bilgisi de yoksa düşünmeden neler neler yapıyor ne kararlar veriyor, algı operasyonlarıyla nasıl yanıltılıyor daha iyi anlıyorum.

ÇAĞDAŞLIK.

Bir ülkenin çağdaşlık ölçütü ne otoyolları ne köprüleri ne gökdelenlerle dolu kentleridir.

Uygar ve çağdaş ülkeler; hukukun üstünlüğünü tartışmasız kılmış, yurttaşlarına insanca yaşama koşulları sunabilmiş, demokrasi ve laikliği tartışmasız benimsemiş, eğitim ve sağlık hizmetlerini en üst düzeye çıkarabilmiş olanlardır

                                                                                                          TURGUT DERELİ

                                                                                                                                                               

YAZARIN DİĞER YAZILARI