HALKIMIZ VE AYDINLARIMIZ

HALKIMIZ VE AYDINLARIMIZ

Elbette halkımız çok değerlidir. Ata'mızın dediği gibi "Köylü milletin efendisidir." Ülkemiz için üretimde bulunan bütün insanlarımız başımızın tacıdır.

Ne var ki Aydınlarımız da çok değerli ve önemlidir: Ülkemizin ve kentlerimizin geleceğini planlayanlar.   Endüstriyel üretimi tasarlayanlar ve yönetenler. Ülkede öncü görevi yapacak üniversite gençliğini yetiştirenler. Çocuklarımızı okutan ve eğitenler. Sağlıklı yaşamamız için çaba harcayanlar. Ekonominin  parasal kaynaklarını yönetenler...Ülkede hakkın ve hukukun egemen olmasını gerçekleştirenler. Yargı erkinin yerine getirilmesi için gecesini gündüzüne katanlar. Ülkemiz içinde yürütme erkini her kademede tarafsız ve hukuk çerçevesinde yürütenler. Yurt dışında ülkemizin saygın bir konumda kalması için çaba harcayıp dış ilişkilerimizin rayında tutulmasıı için fedakarca çalışanlar. Sınırlarımızı koruyarak ülkemizde bağımsız ve özgür yaşamamızı sağlayanlar. Hepsinin ayrı ayrı değeri vardır.

Aydınların varlığı ve görevlerini huzur içinde sürdürmesi ülkemizin geleceği için çok önemlidir. Onlar olmadan ülkemizin gelişmesi, ileri gitmesi, çağı yakalaması ve uygar bir ülke olması olası değildir.

YAŞAMI ANLAMAK VE YORUMLAMAK.

İnsan belirli yaşa gelince yaşamın anlamını yeniden sorgulama gereğini duymaya başlıyor. İstemeden bir dilekte bulunmadan geldiğimiz bu dünyadan hiç beklemediğimiz bir zamanda, ummadığımız bir anda ayrılmak yaşama veda etmek durumunda kalabiliyoruz. Yaşamın anlamını bazılarımız bir dinin kutsal kitabının sayfalarında, bazılarımız bir filozofun sözlerinde, kimimiz bir bilim adamlarını yorumlarında arayışa çıkıyor. Eğer kişi ülkesindeki ortalama yaşam sürecini rastlantısal olarak yaşayabiliyorsa kimi zaman inandığı değerleri ömür boyunca değiştirmeden taşıyabiliyor ya da arayışını sürdürüyor.

Son günlerde bu süreçteki yaşamı suya atılan bir taş gibi düşünmeye başladım. O taşın yarattığı dalgalar, önce giderek çemberi büyüterek yayılıyor. Aile hısım akraba, arkadaşlar, dostlar, sevgililer, eşler, çocuklar, torunlar... Ortalama bir yaşam sürecini düşünürsek orta yaşlardan sonra o dalgalar çapı giderek daralıp dalga boyları kısalıp merkeze doğru harekete başlıyor ve yaşam tam o taşın atıldığı noktada son buluyor.

ŞUNU İYİ BİLMELİYİZ

Emperyalist güçler ve destekçileri biliyorlar ki: Türkler "Uluslaştıkları" .  "Atatürk ve Onun ilkeleri ile devrimleri çevresinde kenetlendikleri" zaman asla yenilgiye uğratılamazlar.

O nedenle de kenetlenmenin gerçekleşmemesi.. Türkiye'nin; laik-demokratik sosyal hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştırılması için ellerinden geleni arkalarına bırakmıyorlar...

AŞI SÜRECİNDE SAĞLIK ÇALIŞANLARI

İkinci aşımı, İzmir-Kâtip Çelebi Üniversitesindeki 10 aşı merkezinden birinde oldum. Odada iki personel verdi. Birisi kayıt yapıyordu ikinci aşılamayı.

İlki olan çok genç kadın sağ eliyle yazarken bir de baktım ki sol elinin üstünde serum takılı.

"Evladım nasıl olur sen rahatsızsın bu şartlarda nasıl çalışıyorsun?" dedim.

"Önemli değil amca sorun olmaz." diye yanıtladı. Nasıl sorun olmazdı. Kendisini takdir ettim diyemeyeceğim, üzüldüm sadece.

Ne var ki sağlık çalışanları bu durumda iken bile görev yaparken. Salonları pandemi kurallarına uymadan tıklım tıklım dolduranlar, aldırmadan sokaklarda ağız ağıza göbek atanlar, kurallara asla uymayan maske bile takmak istemeyenler geldi aklıma. Bu defa da gel öfkelenme!

Yazık değil mi sağlık çalışanlarımıza!? Onların vurdumduymazlığının bedelini sağlık çalışanları bu şartlar da çalışarak ödüyor. Düşüncesiz, vurdumduymaz, duyarsız insanları kınıyorum.

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI