HASTALIKTA VE SAĞLIKTA

Dar gelirli ve orta halli aileler enflasyon ve pahalılık nedeniyle tüm gelirlerini harcamak zorunda kalıyor bugünlerde. Geçmişte hastalıkta ve sağlıkta, yaşlılıkta gerekir, diyerek bir kenara ayırıp bankaya koydukları üç-beş kuruşları varsa da: Faiz oranlarının enflasyonun oldukça altında belirlenmesiyle bu paraları bankada eriyip gidecek.

O azıcık birikimleri; kredi olarak, ucuz faiz oranıyla varlıklı kesimlere, sanayicilere ve iş adamlarına aktarılacak...

Onlar giderek zenginleşirken yoksullar daha da yoksullaşacak, orta halliler de yoksulluğa sürüklenecektir.

Siyaset bir noktada ulusal gelirin nasıl paylaşılacağının belirlenmesi için yapılır ve siyasi partiler kimden ve hangi sınıftan yana olduklarını politik yelpazede aldıkları yerle belirlerler.

Bu durumu yaratanların ne yapmak istediği kimin yanında yer aldığı açıktır. Halkımız bu gerçeği anlamalı ve tavrını ona göre almalı... Yoksa ezilmekten, yoksulluktan asla kurtulamayacak, belini doğrultamayacak, ezilmeye devam edecektir. 

AÇIKLAMA YAPILMALI

Irak-Suriye Teskeresi 2 yıllık süreçte ülkemize yabancı askeri güçleri konuşlandırma yetkisi veriyor...

Bu bölge, ülkemizin en hassas bölgesidir.

Bu askerlerin hangi ülkelerden çağrılacağı, sayılarının ne olacağı ne kadar süreyle ülkemizde kalacakları, görevlerinin ne olacağı, konuşlandırılacakları yerler ivedilikle kamuoyuna açıklanmalıdır.

2003'te Irak'a müdahale etmek üzere 65.000 ABD askeri Diyarbakır'a indirilecekti. Bu teskere son anda engellenmişti.

Sonrasında bu harekatın riskleri için öyle yorumlar yapıldı ki tüylerimiz ürpermişti.

EY BÜYÜK ATA'M...

Senin eğitim ordunun neferlerini bazıları ne duruma düşürdüler görüyor musun?

Fotoğrafların var. Öğretmen kürsüde ders anlatırken sen ayakta bekliyorsun, öğrencilerinin arasında pür dikkat onu izliyorsun. Bugünse yeni yetme bir kaymakam öğretmeni öğrencilerinin gözü önünde kendi sınıfında "Haddini bil" diye azarlayabiliyor.

Ona sahip çıkması gereken M.E. Bakanı ise kaymakam hakkında soruşturma yapılması için İçişleri Bakanı ile temasa geçmesi gerekirken... Konuşmasının içinde yer alan kuru bir "kınama" ile yetiniyor. Nerede öğretmeninin haklarını sonuna kadar savunan Senin Bakanın Mustafa Necatiler, Hasan Âli Yüceller?... Nereden nerelere geldik. Biz duayen öğretmenler acılıyız yaralıyız...

CANDAN AÇTIK CEHLE KARŞI BİR SAVAŞ.

1950'li yılların sonu öğretmen okulunda okuyan öğretmen adaylarıyız. Bayram törenlerine topluca gidiyoruz. Yolda marşalar söyleyerek:

Alnımızda bilgilerden bir çelenk,

Nura doğru can atan Türk genciyiz.

.

Candan açtık cehle karşı bir savaş,

Ey bu yolda ant içen genç arkadaş..

Gözlerimiz yaşarıyor söylerken. Biliyoruz ki devletimiz, bakanımız bizim arkamızda. Birçoğumuz atama öncesinde "Türk bayrağının dalgalandığı her yerde görev yapmaya hazırım." Biçiminde dilekçe vermiş.

Mezuniyet öncesindeyiz, haziran sonunda sınavlarımız bittiği zaman telgrafla mezunların adları bakanlığımıza bildirilecek ve 1 Temmuz'dan başlayarak "Depo Tayin" yapılacak maaşlarımızı alacağız. Atama sırasında adam kayırma yapılmayacak, işlemler tarafsızca yapılacak.

Görev yerlerimize giderken "Donatım Bedeli" adı altında bir ödenek verilecek göreve başlarken bekar evimizi az çok donatacak bir ödenektir bu (Öncesinde tam donanımlı bir bekar evine yetecek kadar)

Vatanımızı çok seviyorduk. Ülkemize ve ülkemizin geleceğini inşa etmeye hazırdık. Ümitlerimiz ve ideallerimiz vardı.

Şimdi geldiğimiz noktada gençlerimiz mezun olsa da yıllarca iş bekleyecek, arkası olanlar aradan sıyrılıp görevlere atanacaklar. Ülkenin geleceğine ilişkin umutları azalmış. İş bulsa bile boğaz tokluğuna çalışacak. Üçte biri yurtdışına gitmeyi düşünüyor.

Her şeye karşın umutsuz olmayalım, gençlerimizle el ele verelim. Bizi bu ideallere ulaştıracak tavrı alalım. Her şeyin daha güzel olacağı günlere birlikte ulaşalım.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI