Değerli okurlar, Kars' a kadar gidilir de hiç HALK OZANLARI' ndan söz etmeden olur mu? Ama önce Namık KEMAL evi. Turumuzla çevre gezilerini bitirip de Kars merkeze girdiğimizde önce "GAZİ KARS" yazısının önünde otobüsümüzden inerek NAMIK KEMAL EVİ' ne giriyoruz.
1853-1854 yıllarında Vatan Şairi Namık KEMAL' in çocukluğunu geçirdiği ev olan bu ev, 18. Yüzyıl sonları 19. Yüzyıl başlarında Osmanlı konağı olarak yapılmıştır. 1852-1854 yılları arasında Kars Mutasarrıfı olarak görev yapan ve aynı zamanda Namık Kemal' in dedesi olan Abdüllatif Paşa tarafından kullanılmıştır. 2006 yılında Kars Belediyesi tarafından onarılmış ve günümüzde de Kars Belediyesine bağlı olarak " Halk Ozanları Kültür ve Sanat Evi" olarak kullanılmaktadır. Bu evin bahçesinde Âşık Şenlik' ten başlamak üzere 20 Halk Ozanının büstleri yer almaktadır. Buradan hareketle gelelim Karslı Halk Ozanlarına: Kültürel yönden tarihi köklü temellere dayanan Kars, gelenekler, görenekler, halk hikâyeciliği, maniler ve türküler yönünden oldukça zengindir. Anadolu' nun giriş kapısı olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kars, değişik kültürleri de içinde barındırır. Bu zenginlik içerisinde ÂŞIKLIK GELENEĞİ, ayrı bir önem oluşturur. Geçmişi Dede Korkut Hikâyelerine kadar giden sözlü gelenekler, âşıkların anlatımları ile günümüze kadar ulaşabilmiştir. Kağızmanlı Hıfzı, Toruni, Dede Kasım, Âşık Avasi, Âşık Rüstem Alyansoğlu, Murat Çobanoğlu ve Şeref Taşlıova Kars' ın yetiştirdiği en önemli âşıklar arasındadır. Şeref TAŞLIOVA, UNESCO, Somut olmayan Kültür Mirası çalışmaları kapsamında Türkiye Âşıklık Geleneği Dalında "2008 YILI YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ" olarak seçilmiştir. Âşıklık Geleneği, Kars' ta halen aktif bir şekilde sürdürülmektedir.
Âşık Şenlik: (1850-1913) 19 yaşındayken Ahılkelek' li Âşık Nuri' den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska Borçalı, Tiflis, Gürü ve Revan' ı gezerek çağının diğer şairleriyle karşılaşmalar yapmıştır. 1913' teki Revan yolculuğu sonrasında oradaki rakip şairlerin kıskançlığıyla yemeğine zehir katılmış ve memleketi Çıldır' a ulaşamadan Arpaçay ilçesinde ölmüştür. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında halk-toplum önderliği yapmıştır. Ünlü şiiri "93 KOÇAKLAMASI" nı bu sırada söylemiştir. Bu şiirde geçen "Can sağ iken yurt vermeniz düşmana" dizesi o dönemdeki yurt savunmasının temel felsefesini oluşturur. 180 adet şiiri, Selman Bey, Latif Şah ve Sevda kâr Şah gibi hikâyeleri bulunmaktadır. Şiirlerinde Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan ile Azerbaycan Sahası Saz Şairlerinden Hasta Hasan' ın etkisi vardır.
Âşık Şeref TAŞLIOVA: Şeref TAŞLIOVA, 1938 yılında Ardahan' ın Gülyüzü (Pekreşen) köyünde doğdu. Küçük yaşlarda şiir yazmaya başlayan Taşlıova, Âşıklık geleneğinin ünlü isimlerinden olan Âşık Şenlik' in oğlu Âşık Kasım' a çıraklık etmiş ve daha sonra Âşık Gülistan ve Âşık Müdami' nin yanında âşıklık sanatını öğrenmeye çalışmıştır. Yöresindeki diğer âşıklardan da feyz alarak âşıklık sanatını geliştirmiştir. Taşlıova, 1964 yılında TRT Kars radyosunun açtığı sınavı kazanarak 10 yıl kadar radyo programı yapmıştır. 1970'li yılların başında Kars merkeze yerleşen Taşlıova, 1990 yılına kadar sanatını icra ederek geçimini sürdürür. 1990 yılında Kültür Bakanlığının teklifi üzerine Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosuna sanatçı olarak atandı. Bu yeni görevi nedeniyle Ankara' ya yerleşen sanatçı, 2003 yılında yaş haddinden emekli oldu. 157 kadar âşık makamı bilen sanatçı, halk hikâyeciliğindeki makam bilgisiyle bu alanda önde gelen isimlerden biridir. Başta Avrupa ve Türk Cumhuriyetleri olmak üzere yurt dışında gerçekleştirdiği çok sayıda performansıyla âşıklık geleneğinin tanınmasına katkıda bulunan Âşık TAŞLIOVA' nı şiirlerinin bir kısmı Amerikan İndiana Üniversitesi tarafından, türküleri de Almanya Berlin Üniversitesi Uluslararası Geleneksel Müzik Enstitüsü tarafından derlenerek kitap haline getirilmiştir. 60 kadar şiiri 1990 yılında Kültür Bakanlığı tarafından "GÖNÜL BAHÇESİ" adıyla yayımlanmıştır. Ayrıca, Fikret Türkmen, Mete Taşlıoava ve Nail Tan tarafından O' nun eserlerinden derlenen "HALK HİKÂYELERİ" adlı kitap da 2008 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır. Âşıklık geleneğinin yaşatılmasına ve kuşaktan kuşağa aktarılmasında yetiştirdiği çıraklarla da katkıda bulunan ve bu nedenle pek çok ödüle layık görülen Taşlıova, 2010 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2008 Yılı için "YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ" ilan edilmiştir. Âşıklık geleneğinin bu önemli temsilcisi, 2014 yılında Ankara' da Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Her gelen insanlar geçer üstümden,
Muhannet sevdiğim yol ettin beni.
Çekmeyinen kopmaz idi yaprağım,
Aşkınla bir çürük dal ettin beni.
Abdal edip diyar diyar gezdirdin,
Kayığımı ummanlarda yüzdürdün.
Peteğimi kovanımdan süzdürdün,
Yadlar sofrasında bal ettin beni.
Şeref der ki, duyamadım sesin yar,
Sırmalıydı yüreğinde süsün yar.
Keşiş kızı Aslı mısın nesin yar,
Kerem gibi yaktın, kül ettin beni.
Âşık Murat ÇOBANOĞLU: 1940 yılında Kars' ın Arpaçay ilçesinin Koçköyü beldesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Karapapak (Azeri) Türkleri' nden ve asıl soyadı Çobanlar olan Çobanoğlu' nun annesi Lala (Lali) Hanımdır. Babası da Aşık Şenlik'in çıraklarından Aşık Gülistan' dır. Babası daha sonra oğlu Çobanoğlu ile 1970' li yıllarda İzmir' e yerleşmiştir. Çobanoğlu, saz çalmaya ve şiir söylemeye 1951 yılında gördüğü bir rüyada bade içtikten sonra başlamıştır. Çobanoğlu, 1966 yılından başlayarak sürekli Konya Âşıklar Bayramı'na katıldı. Artvin, Konya, Erzurum ve Mut' ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Sık sık radyo ve televizyonlarda değişik konularda söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Âşıklık geleneğinin bir parçası olan türkülü hikâyeler anlatma konusunda da başarılı örnekler veren Çobanoğlu, kendi türkülerinin yanı sıra usta malı türküleri de genç kuşaklara aktardı. Ülkemizin her yanında bilinip tanınan Çobanoğlu, yıllarca radyo programları yaptı. Halk Edebiyatı ve Âşıklık geleneği üzerine çeşitli seminerler verdi. Türkiye dışında da İran' a dek birçok ülkede konserler verdi, yarışmalara katıldı. 1971 yılında Kars' ta açtığı özellikle usta-çırak ilişkilerinden her alanda âşıklık geleneğinin sürdürülmesinde katkı anlamında bir okul niteliğinde olan "ÇOBANOĞLU HALK OZANLARI KAHVESİ" yörenin âşıklar merkezine dönüştü.
ÂŞIK MURAT YILDIZ: 1922-2023. Arpaçay' ın Karahanlı Köyünde doğdu. Asıl adı Murat Yıldız' dır. Âşıklık geleneğine ve şiire küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Köylerine gelip giden âşıklar aracılığıyla bilgilenmeye başladı. İlk ustası Aşık Kasım' dır. Daha sonra Âşık Gülistan ve Âşık İbrahim' in yardımlarıyla kendini geliştirdi. Sonraki yıllarda oğlu Günay YILDIZ başta olmak üzere birçok genç aşığın yetişmesinde katkıda bulundu. Âşık, Karahanlı Köyünde öldü ve orada toprağa verildi.
KAĞIZMANLI HIFZI: Kağızman' da 1893 yılında doğmuş ve yine Kağızman' da 1918 yılında ölmüştür. İçli bir Halk Ozanı olan Hıfzı' nın en yaygın şiiri "SEFİL BAYKUŞ" tur. Bunun dışında doğa ile söyleşileri de oldukça önemlidir. Sade bir dille söylediği meşhur ÇİÇEKLER şiiri de oldukça ünlü bir şiirdir.
ÂŞIK GÜNAY YILDIZ: 1954 YILINDA Kars Akyaka ilçesinin Karahan Köyünde doğmuştur. Âşıklık geleneğini halen sürdürmektedir. Günay YILDIZ, 1996 yılında KARS HALK OZANLARI ÂŞIK ŞENLİK KÜLTÜR ve YAŞATMA DERNEĞİ' ni kurarak yok olmaya yüz tutmuş âşıklık kültürünü ve âşıkları halka kazandırmıştır.
ÂŞIK ENSAR ŞAHBAZOĞLU: Kars ili Akyaka ilçesinin Üçpınar (Mokuz) Köyünde doğmuştur. Âşıklık geleneğini halen sürdürmektedir.
ÂŞIK MUAMMER KARADAŞ: 1961 yılında Arpaçay ilçesinden ayrılıp Akyaka ilçesine bağlanan Geçit Köyünde doğmuştur. Âşıklık geleneğini halen sürdürmektedir. 2005 yılında " MURAT ÇOBANOĞLU ÂŞIKLARI KORUMA DERNEĞİ' ni kuran KARADAŞ, gönlünü verdiği âşıklık kültürünü yaşatmak için Birleşmiş Milletler, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kars Belediyesi ve MURAT ÇOBANOĞLU ÂŞIKLARI KORUMA DERNEĞİ' nin ortaklaşa kurmuş oldukları "NAMIK KEMAL ÂŞIKLARI KÜLTÜR EVİ" nde günübirlik çıraklar yetiştirmek için âşıklık geleneğini sürdürmektedir.
ÂŞIK RÜSTEM ALYANSOĞLU: 1939 yılında Selim ilçesinin Baykara Köyünde doğdu. Âşıklık geleneğine ilişkin ilk bilgileri yörenin âşıklarından olan babası Hüseyin Alyansoğlu' ndan aldı. Köyüne gelen bir göçebe kızı olan Bergüzar' a âşık olduktan sonra şiir yazmaya ve bağlama çalmaya başladı. Önce yöredeki, daha sonra Türkiye' nin öteki yörelerindeki birçok âşıkla tanışıp karşılaşma olanağı buldu. 1981 yılında ardında eşi ve beş çocuğunu bırakarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bir şiiri:
HAKKI YOKSULUN:
Dünyaya gelmeden felek peşinde/Asla hiç güler mi yüzü yoksulun.
Bir lezzet görmedi tatlı aşında / Kurumuş temelden tuzu yoksulun.
Durmadan baktırır her gün falına, / Saat bulmaz kayış bağlar koluna.
Beş kuruş getirip versen eline, / Tutmaz eli, görmez gözü yoksulun.
Yastığı şapkadır, ceket yorganı, / Yavan ekmeğidir kuru soğanı,
Bir çuvalı vardır, bir de urganı, / Kaldırmaya tutmaz dizi yoksulun.
Alyansoğlu bu ahvale erilmez, / Dolu vurdu çiçekleri derilmez,
Her ne söylenirse kulak verilmez, / Yalan olur doğru sözü yoksulun.