BİR ÇALIŞMA SÜRECİNİN ARDINDAN (2)
"İNSAN OLMANIN GEREĞİNİ YAPTIK"
Günümüzde, eskiden çok önemli olan birtakım değer yargıları hızla olumsuz yönden değişiyor. Önemli gelenek ve görenekler, yerini temeli paraya dayalı çıkar ilişkilerine bırakıyor. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi, yardımlaşma, muhtaçlara yardım elini uzatma, dostluk, arkadaşlık gibi toplumun çimentosu olan güzellikler ortadan kalkıyor.
Tek ve en büyük değer, para oluyor. Paranın eskiden beri açamayacağı kapının olmadığı ile ilgili yaygın bir kanı vardır. Bir bakıma doğrudur, dünyanın her yanında geçerli olan bir değerdir para. Bazı insani değerler dışında parayla pek çok şeyi satın alabiliriz. Aşkı, sevgiyi, dostluğu, güzelliği, sanatçı, yazar, ressam, düşünür, bir sanat eseri sahibi olmayı parayla satın alamayız.
Acıdır ki günümüzde, özellikle son yıllarda, ülkemizde para getirmeyen değerler, gerçek değerler gibi görünmüyor. Böyle bir gidiş, ülkemiz açısından, geleceğimiz açısından son derece tehlikeli ve kaygı verici gelişmelerdir. Bizi biraz olsun rahatlatan, henüz bu konuda her şeyin bittiği noktaya sürüklenmiş ve iş işten geçmiş duruma gelinmemiş olmasıdır.
İnsani değerleri yaşatmak, ayakta tutmak için çaba gösteren, bu konuda dernek ya da vakıf kurarak bu çıkarcı gidişe karşı çalışmalar yapanlarımız da az değil. Bizi asıl sevindiren de bu durumdur.
Uzun bir süre önce böyle bir vakfın (EGET Vakfı) yöneticileriyle önemli bir röportaj yaptık.
Safai Özer Bey ve Özlem Uzman Hanım, kendilerine yetecek olanın dışındaki paralarının ve mal varlıklarının tümünü noter kanalıyla bağışladıkları EGET Vakfını kurmuşlar. Vakfın amacı, yoksul aile çocuklarına burs sağlamak olarak belirlenmiş. Gelir kaynağı olarak da trüf mantarı üreterek çiçek ve fide yetiştirip satarak bir de yardımseverlerin yardımlarıyla amaçlarını gerçekleştirmeyi hedeflemişler.
Rafai Bey, bir yılda sekiz bin öğrencinin burs için başvurduğunu, bu öğrencilerden bilgisayarın tespit ettiği ancak otuz b ir öğrenciye burs verebildiklerini, ülkenin içinde bulunduğu acıklı durumu bundan daha iyi anlatan bir örnek bulunmadığını belirtti.
Özlem Hanım ise henüz trüf mantarı üretimine geçemedikleri için küçük çaplı üretimler ve yardımseverlerin yardımlarıyla işleri yürüttüklerini belirterek bir sorumuza karşılık olarak da vakfı kurarken adlarını yaşatmak istemediklerini, insan olmanın gereğini yaptıklarını belirtti. Böylesine güzel bir düşünce bizi o kadar olumlu etkileyip duygulandırdı ki onun bu güzel sözünü röportaja başlık yaptık.
Bu yıl için başvuru başlatıldığında kısa sürede binleri çok aşan başvuru yapıldığını, böyle kısa sürede bu denli isteklinin başvurusunun öğrencilerin büyük bir açmaz içinde olmaları nedeniyle üzüldüklerini öğrendik. Ayrıca öğrencilere aylık olarak ancak 350 TL burs verebildiklerini, yardım yapabilecek durumdaki yardımseverlerin yardım edeceklerini umdukları biçiminde bir olumlu düşünce taşıdıklarını da öğrendik.
Yardım etmek isteyen yurttaşlarımız için gerekli bilgiler aşağıya çıkartıldı. Yazarak duyurmak bizden, gereğini yapmak sizden. 25.09.2019
Nuri çelik