DOĞAYA RAĞMEN Mİ, DOĞA İLE BİRLİKTE Mİ?
Değerli okur,
Bu köşede bir süredir yürüttüğümüz sürdürülebilir sohbetlerinde yüz yüze kaldığımız sürdürülemez durumun gittikçe doğadan uzaklaşan insan yaşamının kaçınılmaz bir sonucu olduğunu her fırsatta belirtiyoruz. Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız büyük deprem felaketi bunun en acı örneklerinden biri değil mi?
Barınma, her zaman karşılanması zorunlu temel insan ihtiyacı olmuştur. Günümüz modern toplumlarında artık barınma etkinliği temel insan ihtiyacının karşılanmasının ötesinde, statü, konfor vb. motivasyonların şekli haline dönüşmüştür.
Böyle olunca, barınma etkinliği doğal yaşam alanlarının yapılaşmaya açılması, evsel kaynak kullanımının ve atıkların gittikçe artması vb. nedenlerle büyük bir doğa bozucu bir etken haline dönüşmüştür.
Ancak, her doğa bozucu insan etkinliğinde olduğu gibi doğanın dilini gözetmeyen yapılaşmanın büyük bir felaketle sonuçlanabileceğini tekrar acı bir şekilde deneyimlemiş olduk. Normal şartlarda doğanın rütin bir davranışı, refleksi olarak görülebilecek deprem olayı, fay hattının üzerine ve sarsılmaya karşı yeterince esnek ve dayanıklı olmayan binalar yaptığınız zaman büyük bir felaket haline gelmektedir.
Maalesef doğaya egemen olmanın, onu kontrol etmenin yolu olarak yüceltilen modern uygarlığın sağladığı konfor ve refahın bedeli yıkım olarak karşımıza çıkmakta.
O zaman karar verme zamanı.
Doğaya rağmen mi, yoksa doğa ile birlikte mi?
Prof. Dr. Oğuz ÖZDEMİR
Sürdürülebilir Yaşam Eğitimi Derneği Kurucu Başkanı
[email protected].tr