SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM: NE KADAR YALIN O KADAR SÜRDÜRÜLEBİLİR
Değerli okurlar, bir süredir modern yaşam tarzı yüzünden insan yaşamı dahil gezegende bütün canlı yaşamının nasıl sürdürülemez hale geldiğini konuştuk. Bu süreçte, insanın yarattığı beşeri sistemin yüz yüze kaldığımız bu durumun asıl kaynağı olduğunun altını çizdik. En son yazımızda ise, sürdürülebilirlik kavramına nasıl farklı anlamlar yüklendiğini; hatta içinin nasıl boşaltıldığını belirttik. Bu anlamda, sürdürülebilirlik geleceğin inşasının, bir bakıma yeni bir yaşam ve toplum inşa etmek isteyenlerin mevcut sosyo-politik ve ekonomik sistemin devam etmesini isteyenlere üstün gelmesine bağlı olduğunu söylemek gerekir.
Ancak, bu tartışmalar bir yana sıradan insan olarak bizlerin gündelik yaşamımızda atacağımız küçük adımların sürdürülebilir yaşam idealinin gerçekleşmesinde hatırı sayılır rol oynayabileceğini gözden kaçırmamalı. Söyle ki, bu yazının da başlığına konu olan "sade/yalın" yaşam aslında sürdürülebilir yaşamın en pratik yoludur. Gündelik yaşama bir birine bağlı özellikle iki temel ilkenin olabildiğince yön vermesiyle kedi çapımızda sürdürülebilirlik fikrini hayata geçirebiliriz.
Bunlardan ilki, "doğaya uygunluk (consistency)" ilkesi. Kullandığımız, yediğimiz, içtiğimiz vb. şeyleri ne kadar doğaya uygunluk ilkesine göre tercih edersek o ölçüde sürdürülebilir yaşarız. Referans oldukça açık ve basit. İnsan yapımı şeylerin olabildiğince doğaya ait olması ve doğada dönüşebilmesi. Geri dönüşümlü ambalajdan mevsimlik tüketime kadar çok farklı tercihlerimiz bu ilkeye hizmet edecektir.
İkincisi ise, "yeterlik (tutumluluk)" ilkesi. Çok rahat anlaşılacağı üzere, bu ilke " gerekmiyorsa tüketme," "gereğinden fazla tüketme" anlamına gelmektedir. Yani sizin anlayacağınız, pazar ekonomisinin çağrısına uymayıp, olabildiğince "cimri" yaşamak.
Aslında, üzerinde durduğumuz bu ilkeler tüketim kültürüne kendini kaptırmamış yaşam tarzlarına hiç yabancı değil. Türk toplumu kentleşmeden ve sanayi toplumunun davranış kalıplarına geçmeden önce büyük ölçüde böyle yaşıyordu zaten. Yapmamız gereken, geçmişimizde saklı olan ekolojik bilgeliğe ve sosyal duyarlılığa kulak vermek sadece.
Evet, ne kadar sade, yalın yaşarsak o kadar sürdürülebilir yaşarız. Sizce öyle değil mi?...