HEMŞERİMİZ NAİL ÇAKIRHAN
Çakırhan, Ula ilçemizde1910 yılında doğdu. Zengin bağ ve bahçeleri olan bir ova kıyısında kurulmuş olan Ula, O zamanlar bir bucak merkeziydi. Geniş bahçeler içinde tek ya da iki katlı bembeyaz badanalı kırmızı kiremit damlı evleri ile de dikkat çekerdi. Evlerden birçoğu Muğla evleri gibi yerel mimarinin özgün izlerini taşıyordu.
Nail Çakırhan'ı, Türk kamuoyu özellikle aldığı "Ağahan Mimarlık Ödülü" ile anımsar. Aslında bir mimar değildir Çakırhan. O çok boyutlu farklı yetenekleri olan bir aydınımız, onun ötesinde sol çevrelerin çok iyi anımsadığı bir addır. Gençlik yıllarında şair olarak ortaya çıkan Çakırhan, olgunluk döneminde ve ileri yaşlarda mimari eserleriyle, yapıcı ve yaratıcı bir kişilik olarak tanındı ve kendisini kanıtladı.
Okuma-yazmayı daha okula gitmeden amcasından öğrenmiştir. Sonrasında İlkokula Ula'da başlar ve orada bitirir. 1921'de Muğla idadisine kaydettirir ailesi. Bir han odasında kalmaktadırlar, okumayı çok seven Küçük Nail, çoğu zamanını okul kitaplığında geçirir.
Hafta sonları; benim ortaokul yıllarımda Muğla gidip gelen Ulalı arkadaşlarım gibi, bazen yaya bazen at-eşek sırtında Ula'ya gidip gelir arkadaşlarıyla birlikte.
Muğla Ortaokulundan sonra Konya Lisesinde sürdürür eğitimini... Yazma serüveni, burada kendisinin öncülük ettiği "Kervan" adlı bir dergide başlar, başlar da ilk yargı ile tanışması da orada olur. Dergide yayınladığı bir şiirde kadınlara hakaret ediyor, denir ve dava açılır. Neyse ki mahkeme kurulu anlayışlıdır onu aklarlar.
Liseyi başarıyla bitirince İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine kaydolur. Tıp ve Hukuk Fakültelerinde sürdürmek istediği yüksek öğrenim dönemi her iki fakülteden de bir süre sonra ayrılmasıyla sona erer.
Şiirle uğraşısı devam etmektedir o sıralarda Nazım Hikmet'le tanışırlar. Nazım, Konya'da başının derde girdiği fakat aklandığı şiirini, bu kez "Resimli Ay" da yayınlar. Aynı şiir için bu kez İstanbul'da yargılanır. İstanbul'daki yargıç, Konya'daki yargıç kadar hoşgörülü değildir 6 ay ceza alır bu kez genç Nail. Yalnız Yargıtay bu cezayı onamaz.
Bu arada Nazım'la dostlukları pekişir. 1+1=1 başlıklı ortak kitaplarını çıkarırlar. Ama polisle başları derttedir, komünist teşkilatı kurdukları gerekçesiyle sorguya alınırlar her ikisi birden 1930'datutuklanır. Artık üç yıl süreyle mekânları Bursa Cezaevi olacaktır. Bu süre onları daha çok birbirine yaklaştırır.
Af yasasıyla cezaevinden çıktıktan sonra 1934'te İstanbul'u terk eder ve Hopa üzerinden gizlice Sovyetler Birliği'ne geçer.
Orada iki buçuk yıl sosyalizm ve ekonomi eğitimi alan Çakırhan; Stalin, Kruşçev, Tito, Hoşimin, Dimitrov gibi önemli siyasetçilerle karşılaşır. Bazılarıylaysa tanışma fırsatı bulur.
İkinci Dünya Savaşının ayak sesleri duyulmaktadır. Sovyet yönetimi de onların ülkelerine dönmelerini istemektedir. O da gittiği gibi ansızın Odesa üzerinden İstanbul'a döner. Oradan da Ula'ya. Bu arada askere alınmıştır ama rahatsızlığı nedeniyle terhis edilir.
Askerlik dönüşü Tan gazetesinde çalışmaya başlar. Bir toplantıda Atatürk'ün yakın arkadaşı Cemil Çambel'in kızı Üniversitede asistan, daha sonraları Arkeoloji profesörü olacak olan Halet Çambel'le tanışır birbirlerine âşık olurlar, ailenin onaylamamsına karşın gizlice evlenirler.
1945'te Zekeriya-Sabiha Sertel'lerle tanışmış, Görüşler dergisinin sekreterliğini üstlenmiştir. Diğer yandan Türkiye Sosyalist Emekçi Partisinin kurucuları arasında yer alır. Bu dönem de 1950'ye kadar sürecek yeni bir cezaevi döneminin kapısını açar.
***
Eşi, Adana Karatepe'de Prof. Bossert'le birlikte arkeolojik kazılarda görev almıştır. Bu kez rastlantı onu yeni bir alana sürükler, inşaatı ansızın bırakan yüklenicinin işini üstlenmesini isterler. İşi benimsemiş kitaplar okuyarak, ustalarla konuşarak mimarlık denemelerinin içine girer.
1963'te Ankara'da, projesini Turgut Cansever'in çizdiği Türk Tarih Kurumu binasının inşaatında sonrasında Alman Elçiliği'ne bağlı Alman Lisesinin yapımında sorumluluk üstlenir.
Yoğun çalışmalar onu yorar, tedavi görür ama genel sağlığı bozulmuştur. Eşiyle birlikte memleketi Ula'nın yakın kıyısı Akyaka'ya yerleşme kararı alırlar. Akyaka'da iki dönüm yer alır. Oraya özenle planladığı, Ulalı ve Muğlalı ustaların yardım ve emekleriyle yapımı sonrasında kendisine "Ağahan Mimarlık Ödülü" nü getirecek evin temelleri atılır, uzun denilemeyecek bir çalışma dönemi sonunda inşaat tamamlanır, o evde yaşamaya başlarlar.
Muğla yöresi geleneksel mimarisinin izlerini taşıyan bu ev, çağdaş iç yapısı ve doğayla olağanüstü uyumu ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Ev, görmek isteyen dostlarının, çevre halkının geniş ilgisiyle karşılaşır.
Arkadaşları, dostları, yörenin varsıl kişilerinden yoğun istekler almaya başlamıştır. Onları turizmciler izler, dikkatli bir çalışma sonucu yarattığı yapılar Akyaka'ya yepyeni bir görünüm kazandırır.
Basında da yer alan çalışmaları kendisinin de beklemediği bir anda 1983'te Dünyanın en saygın ödüllerinden "Ağa Han Uluslararası Mimarlık Ödülü" nü kazandırmıştır.
Büyük Jüri Kararında onun ödülü kazanma nedenini şöyle açıklıyor: "Tasarım ve bezemede geleneksel yaşam biçiminin yansıtılması ve sürdürülmesinden kaynaklanan bir yalınlık ve incelik vardır. Evin tasarımı geçmiş örneklerin basit bir yinelemesinin ötesindedir; bezemeleri ağırbaşlı, eskiye benzer yeterli orandadır.
Doğayla olağanüstü uyumu ve çok amaçlı kullanımın üstün niteliği ve iç mekânın etkisi yapıya büyük üstünlük kazandırıyor. Bu havadar ve çekici ev, el sanatlarını canlandırması ve kültürel duyarlığı için özellikle dikkate değerdir."
Bu arada birtakım akademik çevreler Mimarlık eğitimi almamış, kendi kendini yetiştirmiş birinin ödülü almasına eleştiriler yöneltmeye başlamışlardır. Yeni bir mektepli-alaylı tartışmasını fitilini ateşlemiştir bu ödül. Nail Bey, bu çekişmelerin dışında tutar kendisini.
Ödülden gelen parayla bugün bir kültür evi olarak işlev üstlenmiş Büyük Yalan" adlı TV dizisine de mekân olan Konakaltı hanının restorasyonunu gerçekleştirir.
Ertesinde; Montana, Letonia gibi büyük tatil köyleri, otel inşaatları birbirini izler. Bodrum, Muğla, Akyaka, Dalyan, Datça, Fethiye'deki ilginç göz alıcı yapılar, eski ustaların yarattığı yöresel yapıların izlerini taşıyan eserler geleceğe yönelik izler bırakmıştır. O, eserleriyle edebiyat ve mimarlık tarihimizdeki unutulmaz yerini almıştır.
Ünlü şair-yazar ve mimar Nail Çakırhan, 10 Ekim 2008 tarihinde 98 yaşında Muğla'da yaşamını kaybetti.
TURGUT DERELİ