"Hamdi Yücel Gürsoy ve Muğla'da Yücelen Hikâyesi !?"
Muğla'mızın en seçkin ve en saygın iş adamlarından biri olan sayın 'Hamdi Yücel Gürsoy'un anlatımları ve fotoğraflı belgeleriyle bu kitabı derleyen, hazırlayan sayın Dr. Ali Abbas Çınar'ın halkımıza sundukları 320 sayfalık bu kitap, 05 Ocak 2023 günü bana da ulaştı.
Hamdi Yücel Gürsoy'u 1968 yılından beri tanıyan, küçük dayım Osman Gencel'in damadı, tam 55 yıldır hiçbir problem yaşamadığımız bir akrabamız olmasıyla da zaten kitapta anlatılanların çoğuna vakıf olan insanlardan biriydim. Ancak, çocukluktaki eğitim yaşamını, daha 10 yaşındayken annesini kaybedip de öksüz kalan bir çocuğun psikolojik ruh halini, babasının sürgünleri nedeniyle aksayan eğitimini, iş hayatında karşılaştığı zorlukları, bunları kendi becerisiyle nasıl aşabildiğini bilmiyorduk!? Anılarından anlıyoruz ki; iş hayatında 'hata' yapanları bir kez, ama 'yanlış' yapanları asla affetmediğini görüyoruz!.. Bu da çok doğru bir davranıştır, çünkü 'hata' insana mahsus kusur; ama 'yanlış' ise, içinde kendisine menfaat sağladığı bir davranış biçimidir, bu da iş yaşamında affedilir bir şey değildir!..
Hamdi eniştem, her zaman olduğu gibi, bu kitabı hazırlarken de, Muğla'da bu işi yapabilecek en donanımlı, en yetenekli arkadaşımızı, Dr. Ali Abbas Çınar'ı bularak, yine bizleri şaşırtmadı!.. Devrim Gazetesi'nden 'köşe yazarı komşum' da olan sayın Çınar'ın hazırladığı bu kitabı bir solukta okudum ve bitirdim!.. Son sayfayı bitirip de kitabı kapattığımda ilk düşündüğüm şey şu oldu: "Bu kitap, bizim Muğla'nın yeni yetişen tüm genç nesilleri tarafından mutlaka okunmalı, iyice içselleştirilmeli ve hayatları boyunca da başuçlarından hiç eksik etmemeleri gereken bir başvuru kitabı olmalı" dedim. Yani, bir başarı öyküsünün öyle havadan gelmediğini, belli zahmetlerin çekilmesi, belli enerjilerin harcanması, asla umutsuzluğa düşülmemesi ve belli yeteneklerin ortaya serilmesi gerektiğini, anı ve belgeleriyle en iyi anlatan bir eser olmuş bu kitap çünkü!..
Hamdi ağabey gönderdiği kitabın başına şu notu eklemiş: "Sevgili SAKİN KOŞAR; Böyle bir kitabı bana yazdırdılar. Sen bu işlerin erbabısın, bakalım ne diyeceksin? Tavla oynamaya devam ediyor musun? Hepsi geride kaldı be kardeşim!.." diye yazıp, imzalamış.
Ben zati hiç şaşırmadım Hamdi ağabeyin bu kitabı çıkarmasına; iş hayatı boyunca Ağa Han Ödülü sahibi 'Diplomasız Mimar, Şair' Nail Çakırhan, Prof. Dr. Şadan Gökovalı, İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Nebil Özgentürk, Ali Sirmen, Mustafa Balbay ve sağken hiç ayrılmadığınız merhum Başkanımız Ünal Türkeş gibi, ülkemizin ve İlimizin en ünlü gazeteci-yazarları ile bu kadar samimi olursan, sonunda işin buraya varacağını, sizin de bir 'Kitaplı Yazar' olacağınızı ben biliyordum!.. Sizin haberiniz yok tabii de, Ünal Türkeş Başkanımla bazı sohbetlerimizde O'na hep derdim; 'Başkanım bu adamla çok samimi olma, o adam tuttuğunu kopartır, bir gün gelir bizim gazetedeki 'Köşe Yazarlarını' bile işinden edip, kendisi yazmaya başlar, aman uzak dur ondan!" derdim, Ünal ağabey gülmekten yerlere yatardı!.. Ama o aralar çok yoğun kereste-inşaat-turizm-hastane-eğitim işleri olduğu için, bu işe zaman ayıramadı da, bizim köşeler o sayede kurtuldu çok şükür!..
Efendim şaka bir yana; bu kitap 'gerçek hayat hikâyeleri ve derslerle' dolu. Hamdi ağabey de çok açık yüreklilikle her şeyi anlatmış. Örneğin, Bankacılar için diyordu ki; "Onlar hava açık iken insanın eline şemsiyeyi verirler, yağmurlu havada şemsiyeni geri alırlar!.. Özel Hastane açana kadar her zaman güvendiği ve saygı duyduğu bazı doktorlar için, kendisine attıkları madikleri açıkça, hatta isim vererek anlatıyordu!.. Her iş için, öncelikle 'aile bağlarının', eğitim ve güvenin ne kadar önemli olduğunu, en büyük sermayenin de, aslında bu 'Güven Duygusu' olduğunu örneklerle, belgelerle, anılarıyla ve de olanları hiç eğip-bükmeden anlatmış, kendisine yürekten saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum!..
Özellikle genç kuşak çocuklarımıza 'Kılavuz' durumundaki bu kitabı bir tane köşe yazısıyla anlatmak mümkün mü!? Tabii ki mümkün değil!.. Bu yazılar devam edecek, Hamdi ağabeyin çok sık geldiği Bozüyük'teki anılarla, tavla maçlarımızı, Yücelen Oteli ve Hastanesi'nde geçen ilginç ziyaretlerimizi ileride yine anlatacağız!.. Önemli olan bizim yaşadıklarımız, gördüklerimiz değil, bunları yeni nesle bir öğüt verici, bir yol gösterici olarak sunabilirsek eğer, işte o zaman esas amacımıza ulaşmış olacağız!.. Sakin KOŞAR.