FIKRA GİBİ BİR ÜLKEYİZ VESSELÂM !..
---Bizim Temel üniversite sınavına girmiş. Sepette pamuk olmadığı için, bütün soruların şıklarını, cebinden çıkardığı 1 TL madeni para ile 'yazı-tura' atarak cevaplamaya başlamış. Salondaki bütün öğrenciler verilen süre sonucunda sınav kâğıtlarını verip çıkmışlar, Temel hâlâ yazı-tura atmaya devam ediyormuş. Bir sınav mümessili yaklaşıp, Temel'in ne halt ettiğini bildiği halde; "Ne o, soruları yanıtlayamadın mı yoksa? " diye gülerek sormuş. Temel gayet ciddi şekilde yanıt vermiş; "Hayır Hocam, soruları tam bir saat önce cevapladım da, şimdi sağlamasını yapıyorum!" diye cevaplamış.
---Bizim Temel Trabzon'da yaptığı bütün ticari işlerde başarısız olup da, batınca; alacaklılardan kaçmak için evine gelip, avlu kapısına; "Evde Yokum, İstanbul'da Toplantıdayım" yazıp, içeri geçmiş, tavandaki döşeklerin arasına saklanmış. Defalarca kapı çalındığında hiç ses etmemiş, adamlar gitmiş. Ertesi günü gene bir gurup adam gelip, ısrarla kapıyı çalmışlar, Temel yine seslenmemiş. Çok kızan bu alacaklılar kapıyı kırıp, içeri dalmışlar, eşyaların bazılarını kırıp, bazılarını da dışarı atmaya başlayınca, Temel dayanamamış ve tavandan bağırmış; "Ula şimdi İstanbul'da toplantıda olmasam vardı ya, aşağı inip topunuzun canına okurdum yemin olsun!" deyince, Temel yakayı ele vermiş.
Ülkemiz bugünlerde, 2001 yılını çırayla aratacak bir ekonomik krizin eşiğinde ya? Dolar bir türlü zapt edilemiyor, sabah yapılan tüm müdahalelere rağmen, öğleden sonra daha fazla yükseliyor, 'Türk Lirası (TL)' sürekli değer kaybediyor ya? Olan da, Merkez Bankası'ndaki bu milletin ıkına-sıkına ödediği vergilerin parasına oluyor ya? Peki, bizi yönetmeye talip olup da seçilen iktidar ne yapıyor? Tüm ekonomik gerçeklere rağmen, aynen bizim Temel gibi, bu durum karşısında hep 'yazı-tura' atarak bu işten kurtulmaya çalışıyor!.. Peki, bu adeta kumar gibi oynadıkları ekonomi çareleri tutar mı? 128 Milyar Dolar'dan sonra, daha kaç Dolar daha müdahale ettiler, asla tutmadığına göre, niye hâlâ aynı yanlışta ısrar ediyorlar ki!?
Ülkenin bütün kaynakları bitti, satılabilecek bir Cumhuriyet dönemi kazanımları bırakılmadı, 650 çeşit ilâç bulunamıyor, asgari ücret belirlenemiyor, ameliyatlar yapılamaz oldu, okullara ödenek gönderilemiyor, esnaflar da her gün gelen zamlardan dolayı, ellerinde bulunan mallarını satmak istemiyorlar!.. Vaziyet bu hale gelmişken, muhalefet partilerinin ısrarla çıkıp; "Siz bu işi beceremediniz, hemen bir erken seçimle bu işi yapabilecekler iktidara gelsinler, demokrasinin gereği budur!" diyorlar; iktidar sahipleri ise batık patron Temel gibi evin tavanına saklanmış, bu alacaklılara evde olmadığını söylüyorlar!..
Allah aşkına söyleyiniz, bunların da bizim Temel'den ne farkları var!? Bu tarihi ve güzelim ülkede yaşananların, bu 'Temel Fıkralarından' ne farkı var!? 2021'deki bir ekonomik kriz ile bir erken seçim sonucu göreve gelen bu iktidar, ne diye başarısızlığını kabul etmiyor da, ülkeyi bir erken seçimle düzlüğe çıkarmayı denemiyor!? Bu koltuklar onlara babalarından mı kaldı? Bu ülke demokratik, laik ve bir hukuk devleti değil mi?
Bakınız Orhan Veli, 1946 yılında yazdığı 'Pireli Şiir'inde ne diyor:
"Bu ne acayip bilmece/ Ne gündüz biter, ne gece/ Kime söyleriz derdimizi/ Ne hekim anlar, ne hoca.// Kimi işinde, gücünde/ Kiminin donu yok kıçında/ Ağız var, burun var, kulak var/ Ama hepsi başka biçimde!..// Kimi Peygambere inanır/ Kimi saat. Köstek donanır/ Kimi kâtip olur yazı yazar/ Kimi sokaklarda dilenir!..//Kimi kılıç takar böğrüne/ Kimi uyar dünya seyrine/ Karı hesabına geceleri/ Gündüzleri baba hayrına!..// Bu düzen böyle mi gidecek/ Pireler filleri yutacak/ Yedi nüfuslu haneye/ Üç buçuk tayın yetecek!..// Karışık bir iş vesselâm/ Deli dolu yazar kalem/ Yazdığı da ne; bir sürü/ İpe sapa gelmez kelâm!.." Sakin KOŞAR.