HA GAYRET AZİZ YATAĞANLILAR, AZ KALDI !?

 

               HA GAYRET AaZİZ YATAĞANLILAR, AZ KALDI !?

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde yıllarca "Ahiköy" olarak anılan, halk arasında "Deveci Memleketi" diye adlandırılan İlçemiz, 1944 yılında yaslandığı dağdan adını alarak 'YATAĞAN İLÇESİ' olmuştur!.. İlk Belediye Başkanı da CHP'den seçilen 'Ahmet Toksöz' idi. İlçe yüzölçümü '836 Kilometrekare' olup, denizden yüksekliği de 373 Metredir!.. Merkezinden akan tek akarsu da; Kamış Çayı-Pınarbaşı Çayı-Bencik Çayı-Hisarardı Çayı'nın birleşmesiyle "Yatağan Çayı" olup, ileride Çine Çayı (Marsyas Çayı)'na akmaktadır.

Bu tarihi ve bereketli çayımız, asırlardan beri tüm bu yöre insanlarına çok lezzetli balıklar sunmuş, bol suyuyla ovalar sulanmış, çiftçilerin en büyük yardımcısı ve zenginliği olmuştur!.. 1970'li yıllara kadar 'Demirköprü' civarında, arazilerin sulanması için  yapılan yüksek bentler sayesinde, üst kısımlarında uzun ve derin göletler oluşur, buralarda kayıklarla gezintiler yapılırdı!.. Yatağanlı ünlü Balıkçı 'Deli İsmet' bu bentlerin altlarına küfeler koyar, onlarca küfe balıklar tutar, bunları Yatağan-Turgut-Eskihisar-Bozüyük'te kurulan halk pazarlarında satardı!.. Tertemiz ve yemyeşil bu çayın tüm kenarları halkın piknik yeri olurdu: Gençler top oynar, güreş tutar; kızlar salıncak biner, ip atlar, anneler yemyeşil çayırlarda onlara yemek ve çaylar pişirirken, babalar da tertemiz Yatağan Çay'ından balıklar tutarlardı!.. Ulan o güzel yılların Baharlarının yılanları bile çok güzeldi be, yılanları!..

Yatağan'ın şimdilerde en büyük Mahallesi olan 'Yeni Mahalle'de tek bir bina yoktu, oradaki uçsuz bucaksız diken tarlalarında sadece başı boş develer otlarlardı!.. 1970 sonrası, adeta mantar gibi yerden biten en az 5 katlı beton binalarla, işte orası şimdilerde bu hale geldi!.. Bazılarına sorarsanız, size hemen; "Nüfusumuz çok arttı, İlçe olarak çok geliştik!.." filân diyeceklerdir, acaba gerçek bu muydu!? Bazı belgesellerde izliyoruz; İngiltere bizden kat kat ileride ve gelişmiş vaziyette, ama hiçbir yerleşim yerinin yeşilliklerine, çayına-deresine-ağacına dokunulmamış, önceki doğal güzellikleriyle öylece duruyorlar, ya buna ne dersiniz!?

Evet, o yıllardan sonra nüfus hızla artmaya devam etti, önceki nüfusumuz 4.500 civarında iken, 53 yıl sonra bugün hareketli nüfusumuz 30.000'e yaklaştı!.. O yıllardan beri Yem ve Süt Sanayi Fabrikası, Termik Santralı, Kömür İşletmeleri, Mermer Fabrikaları, her yıl sayıları artan 'Zeytinyağı Fabrikaları' ve bir de artan nüfusun kanalizasyon akıntıları, hep bu bizim elimizdeki tek çay olan 'Yatağan Çayı'na yöneltildi!.. Tertemiz çayımızın suları zaman zaman kapkara, bazen sapsarı, bazen kara yeşil, bazen de mazot-fuiloil renginde akar oldu!.. Çevrecilerin gayretleriyle Muğla Büyükşehir Belediyemiz tarafından 2013 yılında 'Arıtma Tesisleri' temeli atıldı, bu yıl tam olarak faaliyete geçmesi bekleniyor!..

Ancak, daha yılın ikinci günü, yani 02 Ocak 2023 Pazartesi günü ailemizle Kayırlı Ovasına gezmeye gittik!.. Gördüğümüz manzara korkunçtu!.. Yatağan Çayı kapkara akıyor, parmak kadar binlerce yavru balık, simsiyah çay suyunun kenarlarında ağızlarını yukarı dikmiş, biraz oksijen alabilmek için çırpınıyorlardı!.. İhtimal ki, kısa süre sonra da havasızlıktan hepsi öleceklerdi!.. İçimiz acıyarak hemen oradan ayrıldık, görüntü çekmeyi bile unuttuğumuzun farkına, eve geldikten sonra varabildik!.. Hay bunları görmez olaydık, yeter ama yahu!..

Yüce Tanrı bize tek gerdanlık olarak bu 'Yatağan Çayını' bağışlamış, ama bizim yaptığımız şu işlere bakınız!.. Sayısız 'Zeytinyağı Fabrikası' asitli sularını bu güzelim çayımıza boşaltıyor, tek ve son inci gerdanlığımızı da tamamen öldürmeye gayret ediyorlardı, yazıklar olsun!..

HA GAYRET AZİZ YATAĞANLILAR, bu tek çayımızı da öldürmeye, yok etmeye az kaldı, ha gayret!..  Hani bu çayın etrafındaki çiftçiler nerede!? Hani o bizim çevre dostları, hani bizim doğamızı korumakla yükümlü yetkililer nerede!? Bunları yazdım diye ister bana küsün, ister kızın, ister dava açın, isterseniz '12 Eylül Gençleri' gibi yaşımı büyütüp beni de asın, umurumda bile değil!.. İşte gerçek bu, işte Yatağan Çayı orada, üşenmeden gidin de bir de kendi gözünüzle görün olan-bitenleri!.. Benim adım Hıdır, bu mevzudaki tüm diyeceklerim budur, vesselâm!..            Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI