DEMİREL'DEN ÖZAL'A, ÖZAL'DAN GÜNÜMÜZE NÜFUZ TİCARETİ...


Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl Ak Parti grup toplantısında dile getirdiği '' Babamın oğlu olsa bile kapıdan geri koyun '' söylemi bana Türkiye'de 1960'lardan bu yana Türk siyasetinde etkin olan ''Nüfuz Ticareti'' kavramını hatırlattı.

Cumhur Başkanı yakın çevresinden bazı kişilerin kendi adına ''Beyefendi böyle istiyor, Cumhurbaşkanımız böyle istiyor ''diye iş bitirmeleri ,Cumhurbaşkanımızı gına getirmiş olacak ki böyle bir söylemde bulunmuştu.

''KENDİM İÇİN BİR ŞEY İSTİYORSAM NAMERDİM''

ilk yolsuzluk '' Kendim için bir şey istiyorsam namerdim '' diyen Süleyman Demirel'in Başbakanlığı döneminde yapılır. Doğrudur Süleyman Demirel kendisi için bir şey istememiştir. Ama onun döneminde ''Demirel '' adı kullanılarak bütün sülale zenginleşmiştir.

MOBİLYA DİYE SUNTA PARÇALARI İHRAÇ EDİLEREK ! DEVLETTEN ALINAN 25 MİLYON TL VERGİ İADESİ.

İlk yolsuzluk Demirel ailesinden Başbakan Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel tarafından yapılır.

5 Şubat 1976'da Yahya Demirel'in Kıbrıs'a ihraç ettiğini söylediği ceviz yatak odası mobilyalarının gerçekte sunta parçaları olduğu ortaya çıktı. Bu şekilde hayali ihracatla Yahya Demirel devletten o zamanın parasıyla 25 milyon Türk Lirası haksız vergi iadesi alarak devleti dolandırmıştı.

1990'larda banka dolandırıcılığından yargılanan Yahya Demirel 2005'te tutuklanır.2012'de 17,5 yıl hapis cezasına çarptırılır ve aynı yıl 52 yaşında vefat eder.

''ANAYASAYI BİR KERECİK DELMEKLE BİR ŞEY OLMAZ.''

Nüfuz ticaretinin ikincisi Özal döneminde yaygınlaşır. Bunda ''Ben zengini severim '' diyen ve çoğunlukla tatillerini zengin iş adamlarının yatlarında geçiren Başbakan ( 1989-1993 Cumhurbaşkanı ) Turgut Özal'ın yaklaşımları etkili olmuştur.

1990'lara kadar yayın tekeli anayasa tarafından TRT'ye verilmişti. Buna göre başka bir özel kuruluşun radyo-televizyon yayın hakkı yoktu.

Nüfuz ticaretinin ne olduğunu bilen iyi bilen Cem Uzan o dönem Türkiye'nin en güçlü adamı olan Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlunu kendisine ''ortak '' ederek 1990 Eylül'ünde Türkiye'nin ilk özel televizyonu olan Star Tv'yi ( Star 1) Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen kurarak yayın hayatına başladı.

O dönem Özal'ın dile getirdiği ''Anayasayı bir kerecik delmekle bir şey olmaz ''söyleminden sonra anayasa delik deşik oldu. Bunu Show Tv.ve diğerleri izledi.4 Ekim 1992'de de Ahmet Özal Kanal 6'yı kurarak kendi başına yayın hayatına atıldı.

TÜRKİYE'DE SİYASET ZENGİNLEŞMEK İÇİN Mİ YAPILIR ?

Son dönemde Türkiye'de sık sık gündeme gelen siyasetçilerimizin mahdum (oğul) ve yakınlarının genç yaşta gelen zenginliklerin kaynağında da bu nüfuz ticareti yatmaktadır.

İş bitirici ve kurnaz iş adamları bir takım yerlere bağışlarda bulunarak, ya da ,'' Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez '' mantığıyla kısa sürede iş bitirmek için siyasetçilerimizin adlarını kullanarak bürokrasideki engelleri hızlı bir şekilde aşmak için siyasetçilerimizin mahdumlarını ya da yakınlarını kendilerine açık ya da gizli ortak olarak almaktadırlar. Görüldüğü gibi her şey yasaldır ve de kitabına uygundur. Böylece bu kişilerin ticaret sayesinde zenginleşmiş olduğu görüntüsü ortaya çıkmaktadır.

Böylece bizleri yöneten siyasilerin mahdumlarının genç yaşta gemi filolarının sahibi olmaları sağlanmıştır. Acaba halktan biri olsalardı aynı seviyeye gelebilirler miydi? “ Bu ihaleye şu kişi girecek siz girmeyin “ diye diğer firmalara yapılan üstü kapalı uyarılar da cabası.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI