ÖZGÜRLÜĞÜN VE BAĞIMSIZLIĞIN BEDELİ .
Karnımız acıktığında lokanta ya da benzeri yerlere gidiyor karnımızı doyurduktan sonra teşekkür edip çıkıp gitmiyoruz.Yediğimiz yemeğin bedelini yani karşılığını ödüyoruz.Yine pazara ve alışverişe çıktığımızda aldığımız ayakkabı,giysi , kırtasiye vb. şeylerin karşılığını yani “Bedelini “ödüyoruz.
Her şeyin bir karşılığı ve bedeli olduğu gibi özgürlüğün ve bağımsızlığın da bir bedeli vardır.Bizler bugün bu ülkede özgür ve başı dik olarak yaşıyorsak,bunun da bedelinin tarih içinde atalarımız tarafından canla ve kanla ödenmiş olmasındandır.
Bizler atalarımızın canlarıyla ve kanlarıyla bedel ödeyip bizlere emanet ettikleri bu mirasa sahip çıkamazsak aynı bedeli bizler de öderiz.Nitekim günümüzde Güney Doğu’dan tabutlar içinde gelen gencecik şehitlerimiz de birer bedeldir.
ÜLKELERİN İZLEYECEKLERİ POLİTİKALAR COĞRAFYALARINDA SAKLIDIR
Coğrafyaları ülkelerin kaderidir.Napolyon’un dediği gibi ‘’ Ülkelerin izleyecekleri politikalar coğrafyalarında saklıdır’’Bizler üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bedelini ödüyoruz.Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bizlere yüklediği bazı sorumluluklar vardır.
Bizler dünyanın en sorunlu bölgelerinin kesiştiği ve çıkarların çatıştığı bir coğrafyada yaşıyoruz.Çevremizde ve dost ve müttefik olarak bildiğimiz Batılı devletler içinde dört gözle tökezlememizi bekleyen,bu doğrultuda çalışmalar yürütenler bulunmaktadır.
ETNİK KİMLİKLERİ İNSANLARIN KADERİDİR.
İnsanların annesini,babasını ,ten rengini ve içine doğmuş olduğu etnik kimliği seçme şansları yoktur.Etnik kimlik kaderdir.Bu açıdan bizim de doğuştan kazandığımız ve reddedemeyeceğimiz bir kimliğimiz var:’’Türk Kimliği’’ .
Bu kimliğe karşı tarihten gelen bir husumet besleyen bir çok devletle, sahip olduğumuz Türk kimliğinden dolayı bizlere farklı düşüncede bakan bir çok toplum bulunmaktadır.
BİR TÜRK'ÜN BENİM YANIMDA ÇİZMEMDEKİ ÇAMUR KADAR DEĞERİ YOKTUR.
Bir Alman Neo-Nazi kızı şu sözcükleri dile getirebilmektedir :‘’ Bir Türk’ün benim yanımda, çizmemdeki çamur kadar değeri yoktur’’.Onun gözünde biz dolar milyarderi de olsak ,Nobel kazanmış bir bilim adamı da olsak,dünya çapında çok önemli sportif başarılara imza atan bir sporcu da olsak onun yanında sırf etnik kimliğimizden dolayı değersisiz.
Bu yüzden Türk gençliği ülke ve dünya sorunlarına karşı kayıtsız kalıp,gününü gün etme lüksüne sahip değildir .Tarihimizin ve üzerinde yaşadığımız coğrafyanın hepimizin üzerine yüklediği ağır bir sorumluluk bulunmaktadır.
EL KAPILARINA NASIL DÜŞTÜĞÜMÜZÜ İYİ ÖĞRENELİM.
Şu gerçek unutulmasın ,bundan yaklaşık beş yüzyıl önce atalarımız Almanya’ya kadar ulaşıp ,Almanya’nın altını üstüne getirmişlerdir.Türk atlıları Almanya topraklarında nal izlerini bırakmışlardır.Alman İmparatoru Türklerin karşısına çıkma cesaretini gösteremeyip saklanmıştır.
Ama Kanuni’nin torunları 450 yıl sonra tekrardan Almanya’ya ‘’ El Kapılarına ‘’gitmişlerdir.
Niçin?Almanların yapmadıkları en zor ,en pis ve en tehlikeli işleri yapmak için.Oraya gidenler Almanya’ya uyum sağlayamadıkları için çok zorluk çekmişler,Almanlar tarafından dışlanıp, ikinci sınıf insan muamelesi görüp gettolarda yaşamaya mahkum edilmişler,evleri kundaklanmış ‘’ Türken Raus ‘’ ( Türkler defolun ) söylemleriyle karşı karşıya kalmışlardır.
Almanya topraklarında at koştururken, nasıl olup da Almanya’nın sokaklarını süpürür hale geldiğimizi ve bu hallere nasıl düştüğümüzü iyi öğrenip asla unutmamalıyız.
ÜLKEMİZİN İŞGALİNİ VE VERİLEN KURTULUŞ MÜCADELESİNİ UNUTMAYALIM.
Mondros Ateşkes Antlaşması’ının ardından yurdumuzun yaşadığı işgal sürecini ,bu dönemde yaşadığı acıları ve Türk halkının Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürüttüğü Kurtuluş Mücadelesi’ni hiçbir zaman unutmamalıyız.Unuttuğumuz an ,tükenip bittiğimiz andır.
Bu yüzden yurtta, çevremizde ve dünyada yaşanan olaylara karşı duyarsız kalmamalıyız.Geçmişte yaşanan hatalar ve yanlışlardan ders almalıyız.Bunun da cevabı “Tarih”tedir.Bu yüzden hepimiz belirli bir düzeyde tarih bilinci edinmeliyiz.Üzerinde yaşadığımız coğrafya bunu zorunlu kılıyor.Aksi takdirde daha çok bedel öderiz.