TÜRKİYE ARTIK “ OLTADAKİ BALIK” DEĞİLDİR …
ABD’NİNÇİRKİN YÜZÜ.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye yönelik son olarak yapmış olduğu“ Suriye’deki Kürtlere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik açıdan çökertiriz “ tehdidi. ABD’nin çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir. Rahip Brunson Krizi’nde Türkiye’ye çok ağır bir ekonomik bedel ödettikten sonra 12 Ekim 2018’de rahip Brunson’u geri alan Trump Başkanlığındaki ABD yönetimi , yine ekonomiyi bir sopa gibi kullanarak Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışmaktadır.
Bu söylem egemen bir devlete karşı yapılmış bir aşağılama ve tehdittir.Trump’ın yapmış olduğu bu açıklama diplomatik kurallara aykırıdır.Trump bu çıkışıyla ABD’nin çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir.Bu tehdit Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri harekat düzenlemeye kalktığı sırada savaş gemilerimizin yoldan geri dönmek zorunda bırakıldığı ,1964 yılında Türkiye’ye yönelik tehdit içeren dönemin ABD Başkanı Johnsonn’un Türkiye’ye gönderdiği “ Johnsonn Mektubu” ile eşdeğerdir.
Trump bu tehdidi ülkemize yapmıştır.Milli konularda particilik olmaz.Bu konuda tıpkı Kıbrıs Barış Harekatı sırasında olduğu gibi iktidarı ve muhalefeti ile bu tehdide karşı dik durmalıyız.
ABD’DEN YEDİĞİMİZ KAZIKLARDAN DAHA DERS ALMADIK MI?
1990’ların başındaki Körfez Krizi’nden sonra yaklaşık 30 yıldır,ABD’'nin Orta Doğu'daki politikalarının bedelini ABD’nin işgal ettiği ve saldırdığı ülkelerden sonra en ağır şekilde Türkiye ödemiştir. Güya Türkiye ABD ile NATO müttefiki ve stratejik ortak.Yere batsın böyle müttefiklik ve stratejik ortaklık
.Mütteki olan Türkiye’ye Patriot füzelerini satmayan ABD,Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzeleri satın almak istemesi ve bu konuda Rusya ile anlaşma yapması üzerine müttefiklik ayağına itiraz edip anlaşmayı engellemeye çalışmıştı.Sonrasında da 4 milyar dolar tutarındaki Patriot füzelerini Türkiye’ye satmaya karar vermiştir.Türkiye’nin burada söylemesi gereken “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye” söylemidir.
İsmet İnönü, 1960'lı yıllarda, Johnsonn mektubu sonucunda ABD ile aramız açılınca “Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer” demişti. Ayı tırmalar mı,parçalar mı,yaralar mı? Bilinmez. Böyle durumda yapılması gereken” Uyanık kalmaktır ”
.ABD “ Zamanında bizi yerli işbirlikçileriyle birlikte bizi Komünist Rusya’yayla korkutmuş ve “ ölümü gösterip sıtmaya razı etmişti”. Sonrasında da Türkiye’yi kendi kontrolü altına almıştı.Bunun sonucunda İçerideki işbirlikçileriyle birlikte SSCB ile ilişkileri gerginleştirip bizi kendi yanına çekmiş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra elinde kalan hurda silahları yardım ve hibe görüntüsü altında siyasi bağımsızlığımıza ipotek koyarak bize vermişti.
TÜRKİYE ARTIK OLTADAKİ BALIK DEĞİLDİR.
1950’lerden sonraki süreçte 1956 yılında ,Türkiye ABD’den ekonomik yardım talebinde bulununca Nelson Rockfeller ABD Başkanı Eisenhower’a yazdığı mektupda Türkiye için “ Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur “ diyerek uyarmıştı.
Adam doğru söylemiş.Çünkü o dönemde Türkiye ABD açısından” Oltaya takılmış balık” tı. ABD ,NATO ile Milli Savunmamızı,Fulbright Komisyonu ile Milli Eğitimimizi kontrol altına almıştı.Çok şükür ki ; Türk gençliği 50 yıl önce ABD’nin bu çirkin yüzünü görmüş ve “Kahrolsun ABD emperyalizmi “ diye haykırmıştı.Siyasi nedenlerden dolayı bu söylemin karşısında duranların da, bugün aynı çizgiye gelip, aynı söylemi dile getirmesi ülkemizin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı açısından çok büyük bir kazançtır.