EMEKLİLER TÜRKİYE MECLİSİ

EMEKLİLER TÜRKİYE MECLİSİ

(ÖN GİRİŞ)

 

Toplumlar, gruplar, bireyler yaşamın zorlukları, zorunlulukları karşısında her zaman bir çıkış yolu aramış, aramakta, aranmaya devam etmektedirler. Bu arayışlar, açık olan, kısmen de olsa demokrasi ve özgürlüğün var olduğu toplumlarda zamana yayılarak, dar anlamda barış içinde gerçekleşir. Fakat baskıcı, özgürlüklerin olmadığı, yönetenlerin (Egemenlerin) dikte ettikleri yaşam uygulamalarında, yaşam zorluğuna çözüm arayışları şiddetli, çok şiddetli, ani değişimleri, yani kısaca "devrim" dediğimiz çatışmaları beraberinde getirir ve kısa da olsa toplumu özgürlüğe, refaha kavuşmasını sağlar. Bu değişim ve devrim yozlaştığı zaman döngü devam eder.

Tarihe bakıldığında 1450-1460 yıllarından itibaren ticaretin çözüm arayışları, Ümit Burnu'nu 1488'de Portekizli kaşif Bartolomeu Dias ve 1492'de Uzakdoğu'da yeni ticaret rotaları bulmak için devamlı batıya doğru giden İspanya sponsorluğunda Christopher Columbus'un tesadüfen Amerika Kıtasını keşfetmeleriyle vb. gelişmelerle yeni ticaret yollarının bulunması, buharlı gemilerin yapılması sayesinde uzak diyarlara gidilebilmiştir.

Feodal, din-tarım imparatorluk olan Osmanlı İmparatorluğu bu gelişmeleri göremeyerek yıkılmış, yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti dünyadaki gelişmelerini de içine alan yeni bir yönetim tarzını faaliyete geçirmiştir.

İnsanlığın var olmasından itibaren (Genel anlamda) Totem (Totemizm), Canlıcılık, Ruhçuluk (Animizm), Şamanizm, Budizm, Zerdüştlük, Manihaizm gibi çok tanrılı dinlerle idare edilirken, toplumların idaresi (Yönetimi) Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi tek tanrılı dinlere bırakmıştır. Bu değişimlerin sonu gelmiş midir? Tabi ki hayır! Değişim devam etmiş,14 Temmuz 1789 Fransız devrimi birlikte "sekülerizm" ya da din ve devlet işlerini birbirinden ayıran "Laiklik" dediğimiz, burjuva demokrasisine geçilmiştir. Tüm bu değişimler önceki değişimlerin yozlaşması, işlevini yitirmeleri yeni arayışları gündeme getirmiş/getirmektedir.

Konumuza dönecek olursak; EMEKLİLER TÜRKİYE MECLİSİ'de böyle bir zorunluluktan doğmuştur. Yani kurulu olan sendikaların, derneklerin hak ve özgürlük arayışındaki işlevlerini yitirmeleri sonucu ortaya çıkmıştır. Nasıl ki, 1980 faşist askeri darbesini yapanlar "Atatürkçülük" adına, Atatürk'ü kullanarak hak ve özgürlükleri budamış, yok etmiş ise; demokrasiyi tramvaya benzeterek istedikleri yerde inenler de, temsili demokrasiyi, adaleti, hak ve özgürlükleri yok ederek halkı açlığa ve yoksulluğa sürüklemişlerdir. İktidarlar işlevini yitiren sendikaları vb. gibi kurumları yanlarına çekerek, halkın din gibi temiz duygularını kullanarak adalet, hak ve özgürlükleri yok etmişlerdir.

Seçtiğimiz milletvekilleri, yöneticiler adalet, hak ve özgürlük adına çalışmamış, bir avuç egemenin adına faaliyet yürütmüşlerdir. Keza kurulu bulunan sendikalar da görevlerini yapacakları yerde, hak arıyormuş gibi yapıp, emekçileri bölmüş, parçalamış, edilgenleştirerek (eylemsizleştirmek) pasif yığınlara dönüştürmüşlerdir. Siyasal partilerde olduğu gibi sendikalar ve derneklerde dikey örgütlenmenin (delege sistemi) gereği yönetime gelenler bir daha gitmemek üzere (halkın deyişiyle sendika ağalığı) buralarda çöreklenmişlerdir.    

24.10.2022 tarihinde toplanan İZMİR EMEKLİLER CEMİYETİ toplantısında katılanlardan biri yeni bir sendikanın kurulmasına, örgütlenmeye karşı çıkarken, emeklilerin haklarını nasıl alacakları konusunda bir öneri sunmaması, toplantıya katılanları demoralize (moral bozukluğu) etmiştir. Nasıl bir kibrit çöpünü kırarsınız, parçalara ayırırsınız, fakat onlarca kibrit çöpünü bir araya getirildiğinde kıramazsınız. Hak-hukuk aramada da bireyler olarak hiçbir şey kazanamayız ama örgütlü bir toplum olur, birlikte hareket edersek bütün haklarımızı söke söke alırız! Örnek olarak Soma ve Bartın maden kazalarını gösterebiliriz. İşçiler örgütlü olsalardı ne Soma'da, ne de Bartın vb. yerlerde ölmezler, haklarını da söke söke alırlardı!

İşte delege sistemi olmayan, yürütmenin ve diğer görev alanların maaş almadıkları, gönüllük esasına, yatay örgütlenmeye dayalı, tüm üyelerin görev alacağı ve oy kullanacağı EMEKLİLER TÜRKİYE CEMİYETİ bu şekilde örgütlenen bir yapıdır.

Daha ayrıntılı olarak örgütlenmeyle ilgili bilgileri EMEKLİLER TÜRKİYE CEMİYETİ KORDİNASYON KURULUNUN hazırladığı önerilerden oluşan görüşlerini ve yeni oluşacak öneri ve görüşleri gelecek yazılarda aktarmaya çalışacağım.

Saygılarımla.

YAZARIN DİĞER YAZILARI